‘Kadın devrimi sürecinin şahitleriyiz’

Kadın Haberleri —

Yıldız, Semra ve Şen

Yıldız, Semra ve Şen

  • Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı 2. Uluslararası Kadın Konferansı’na katılan ve tüm oturumları takip eden Türkiyeli sosyalist kadınlardan Yıldız, Şen ve Semra konferansı, "Kadın devrimi sürecinin şahitleriyiz" diyerek görüş, duygu ve yaşadıkları heyecanı paylaştı.

ROJBİN KURT

Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı 2. Uluslararası Kadın Konferansı’na katılan ve tüm oturumları takip eden Türkiyeli sosyalist kadınlardan Yıldız, Şen ve Semra konferansa ilişkin görüş ve düşüncelerini gazetemize anlattı. 

‘Biz yoldaşız’

Hislerini sohbet havasında ve oldukça heyecanlı bir şekilde anlatan Yıldız şöyle dedi: “Düşünse 41 ülkeden 800 kadın var burada ve muhteşem bir şey. Zaten birlikte de onu konuştuk. Herkesin gözleri parlıyor, birbirine tebessümle bakıyor insanlar. Ve insanın tüyleri diken diken oluyor. Konuşmacılar, konuşurken. Ya şeyi düşünüyorsun, gerçekten biz hepimiz yoldaşız. Bütün dünya kadınları yoldaşız ve bütün ülkelerde daha doğrusu dünyada bu mücadele uğruna şehit düşmüş bütün kadınlar bizim yoldaşımız. Bir de şu var ki; bu mücadelelerden haberi olmayan kadınlar var, kadınlarımız var. Ve bunlar için de biz mücadele ediyoruz ve onlar da bizim yoldaşımız. Ben öyle düşündüm yani.” 

‘Kadınların dili ortaklaştı’

Konuşmanın bu noktasında sözü Semra Uzunok alıyor: “Yüzünü görmediğin, sesini duymadığın “bir yığın kadının da” (tırnak içerisinde söylüyorum) temsilcisi de burada. Birçok örgüt, yani aslında 800 kadın, milyonlarca kadını temsil ettiğini söylüyor, mücadeleyi anlatıyor. Biz tabi, hem Türkiyeli bir devrimci olarak ben, Kürt hareketinin ve Kürt mücadelesinin içerisindeyiz yani. Hemen dibimizde, yanı başımızda birlikte yürüttüğümüz bir mücadele. Ona alışkın, hani orada yaşanan katliamlara, orada yaşanan soykırıma, orada yaşanan kadın kıyımına şahidiz ama dünyada da bunun benzerleri çok. Dünyada işte çevresi için, yaşadığı alan için, bastığı toprak için mücadele eden, oradaki kadın -yani tırnak içerisinde söylüyorum bunu tabi- “daha geri ülkeler” diye tarif edilen ülkelerin kadınlarının burada sözünün, sesinin duyulması beni çok etkiliyor. Sözünü söylüyor olması, buranın ona o olanağı sağlaması çok önemli. Bir de ben şey duygusunu çok yaşarım; mesele işte Türkiye, Kürdistan topraklarında Jîna gibi kadınların ya da Nagihan gibi kadınların katledildiğini, Almanya’da sokağa çıktığımda bütün kadınlara anlatmak istiyorum. Hani öyle bir duygu oluyor ki bende, herkese bunu anlatmak istiyorum. Ama tabi Almancam çok yeterli değil. Ama ben burada o duyguyu hissettim, bütün kadınların dili ortaklaştı. Sanki benim acımı onlar anladı. Arada bir şey de olsa, hani çeviri de olsa. Ama biz çevirinin ötesinde onu hissedebildik bu salonda. Yani işte Latin Amerika’dan gelen bir kadın Kürdistan topraklarında bir kadının acısını, ben işte Guatemala’da işte o çocukları yakılan kadınların acısını. 

‘Kadınlığı yaşadık’

Bunlar hep bizim için haber ve bilgiydi. Böyle daha somut, elle tutulan daha acıların ortaklaştığı, daha dokunabildiğimiz. Yıldız’ın dediği gibi de, bütün kadınları tanıyormuşuz hissi yaşıyorum ben. Sanki hep yüzünü görmüşüm, biliyormuşum, hissetmişim gibi yaşadım bu iki günü. Bende üç yıldır göçmenim. Benim için şey duygusu oldu; sanki kendi coğrafyamda, hani Almanya’nın bir kenti ya da başkentinde değil de kendi coğrafyamda, kendi kadınlarımızla yapıyormuşuz hissi yaşadım. Çok önemli bir duygu o duygu. Kadınlığı yaşadık. Yani ırk, cins, ulus, bilmem ne hepsi burada gitti. Yok yani.”

‘Umutta ortaklığı gördüm’

Şen Süer’de oldukça heyecanlı bir şekilde şunları dile getirdi:

“Vallaha ben dün buraya saat 09’da geldiğimiden beri, bir kere 800 kız kardeşim oldu benim. Yani nereye dönsem biri bana gülüyor. Müthiş bir sıcaklık, yakınlık, dayanışma, kız kardeşlik, başka bir şey. Yani bir erkekle dayanışmadan daha farklı bir şey o. Böyle içim hiçime sığmıyor. O şekilde hissediyorum ve şöyle bir umutla doluyum ben, tabi acıların ortaklaşması var. Zaten biz hep acıda ortaklaşıyoruz. Birazda umutta ortaklaşalım. Ben burada onu gördüm, umutta ortaklığı. Acıda zaten ortaklaşıyoruz, ortaklaştık. Bütün acılarımız bizim kadınlar olarak ortak. Anne çocuğunu yitiriyor. Müthiş bir ev içi şiddet, erkek şiddeti, öldürülme, kadın kırımı her şey yaşanıyor. Ama burada bir umutta ortaklık var. Onun için içim içime sığmıyor. Onun için ağlayacak raddelere geldim anlar oldu.”

‘Kadın ağını yaratmamız lazım’

Kadınların Konfederal sistemde ortaklaşma konusunda da görüşlerini dile getiren Şen, “Şimdi o çok uzun bir yol. Bunun için öncelikle bizim bir ağ yaratmamız lazım. Kadın ağını yaratmamız lazım. İlk adımımız o olmalı diye düşünüyorum. Onu yaratalım. Çünkü yolumuz çok uzun. Faşizme karşı, özellikle faşizmin en büyük mağduru kadınlar ve faşizm kadınları kullanarak kadınları mağdur ediyor bir de. Dolayısıyla buna karşı önce bu ağı oluşturmak, o adımdan sonra konfederalizme doğru gideceğiz inşallah” dedi. Şen “inşallah” deyince Sosyalistler olarak hafif bir gülümsüyoruz. 

‘Adım atmalıyız’

Bu noktada sözünü söyleyen Yıldız ise: “Dün bir konuşmacı söyledi; “Sürekli biz saldırılara karşı bir savunma durumundayız. Artık adım atmamız gerekiyor” dedi. Çok doğru söyledi. Hepimizin düşündüğü şeyi o dile getirdi. Bu ikinci konferans ve artık ondan sonraki süreçte umuyorum ki, böyle bir ağ kurulsun. Olması gereken o. İşte burada bir konferans oldu; “Tamam işte herkes kendi ülkesine gitsin, kendi çabasıyla mücadelesini versin” olmasın. Yani zaten o oluyor. Ama bir birliktelik, bir konfederasyon gerçekten çok önemli. Umarım bu gerçekleşir. Çünkü olması gereken en önemli şey” dedi.

’Nasıl yaşayacağımızın akidini yapmalıyız’

Semra da devamla şunları belirtti: “Bizim kişisel tarihimiz, genel tarih içerisinde çok anlamlı değil. Yani çok ufak bir nokta. Ama bu noktadan bizden öncekilerin biriktirdiklerini biz kişisel tarihlerimize ekleyerek toplumsal tarihi oluşturuyoruz. Yani aslında devrim süreci yaşıyoruz aynı zamanda. Yani kadın devrimi sürecinin şahitleriyiz biz. Özellikle Kürt Özgürlük Hareketi açısından baktığımda, bir halk olarak kabul edilmeyen, dili, kimliği, asimilasyona, soykırıma uğrayan bir halkın bir sloganının bugün dünya sloganı olma halinin çok somut bir ifadesi bu konferans. Ve kendi ideolojisi doğrultusunda çok doğru adımlar atıyor. Bugünkü bu toplam mutlaka bir yere evrilecek. Çünkü hani örgütlenmenin, -Burada örgütler var, işte ülkeler var.- ilk şeyi tanışmak, birbirine ait olmak ve oradan bir adım atmak. Şimdi güven duygusu çok önemli dediği gibi. Biz güveniyoruz artık birbirimize ve bundan sonra bunun akidini yapmamız gerekiyor, söz değil. Yani nasıl yaşacağımızın artık akidini yapmamız gerekiyor. Biz kadınlar nasıl yaşacağız, nasıl örgütleneceğiz, ne ekeceğiz? Rojava Devrimi’nin bir başka şeklini, belki oradan hareketle dünyanın başka yerlerine sıçrama olanağı yaratacak bize.”

'Yalnız değiliz'

Okuyucularımız için son sözlerini sorduğumuz Türkiyeli sosyalist kadınlar hep bir ağızdan; “Jin jiyan azadî” diye haykırdı. Konferansın heyecanını yüreğinin derinliklerinde hisseden ve o heyecanı anlatırken bile zorlanan Yıldız, “Büyük ihtimalle bütün ülkelerde yaşayan kadınlar, işte o mücadeleler sırasında kendilerini çok yalnız hissettikleri zamanlar oldu. Ki, konuşan arkadaşlardan da onu hissediyorsun. Bu konferans bir de şunu gösterdi; yalnız değiliz gerçekten. Bütün dünya kadınları gerçekten kız kardeşlerimiz. Biz onların, onlar da bizim kız kardeşlerimiz. Bunu söylerken bile tüylerim diken diken oluyor hala. Gerçekten bunu hissetiyorum. Artık yalnız değiliz yani. Çok önemli bir şey bu bence.”

Yıldız’ın da belirttiği gibi bu konferansın kadınlarda yarattığı umut ve yalnız olmadıkları hissi. Bu da güven demektir. Bu duygularla bütünleşen dünya kadınları, kız kardeşlerimizle bu konferans aracılığıyla bağlandık ve kadın devriminin ağılarını örüyoruz artık...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.