Kaldırımda cenaze kalmasın

İstanbul’daki Kilyos Mezarlığının kaldırımına gömülen Gerilla cenazeleri

İstanbul’daki Kilyos Mezarlığının kaldırımına gömülen Gerilla cenazeleri

  • Kilyos Mezarlığındaki kaldırıma defnedilen kardeşi Serhat Can’ın cenazesini iki yıllık mücadeleyle alabilen Hanifi Can, hala teslim edilmeyen cenazeler için ailelere çağrıda bulundu.

Bedlîs merkeze bağlı Oleka Jor köyündeki Xerzan Mezarlığı, 8-17 Aralık 2017 tarihleri arasında iş makineleriyle tahrip edilerek, 282 cenaze ailelerden habersiz çıkarıldı. Uzun bir süre nereye götürüldüğü bilinmeyen cenazelerin, 2 Ocak 2018’de Bitlis Valiliği tarafından yapılan açıklamayla, İstanbul Adli Tıp Kurumu'na (ATK) götürüldüğü anlaşıldı. ATK'de bekletilen cenazelerin daha sonra plastik kutu içerisinde İstanbul’daki Kilyos Mezarlığının kaldırımına gömüldüğü öğrenildi. Bunun üzerine aileler, cenazelerini alabilmek için birçok başvuruda bulundu. Israrlı girişimler sonucu en son 1999’da Xerzan Bölgesi’nde çıkan çatışmada şehit düşen Nizamettin Gökalan’ın cenazesi, 14 Aralık’ta ailesine teslim edildi. Geçen 5 yıllık süreçte ise sadece 23 cenaze, ailelere teslim edildi, diğer ailelerin bekleyişi sürüyor. 

Kardeşi Serhat Can’ın (Serhat Doktor) Kilyos Mezarlığındaki cenazesini iki yıllık mücadeleyle 2019'da alabilen Hanifi Can, cenazelerini hala alamayan ailelere çocuklarına sahip çıkma çağrısında bulundu. 

Cenazeyi alma mücadelesi

Kardeşinin 2005'te PKK’ye katıldığını, 2012'de şehit düştüğünü ve o dönem Malatya’daki Kimsesizler Mezarlığına gömüldüğünü söyledi. Can, o süreci şöyle anlattı: “DNA için kan örneği vermemiz gerektiği söylendi. Söylenen her şeyi yapmamıza rağmen sürekli olarak karşımıza başka bir sorun çıkarıldı. DNA testi çıkmasına rağmen ‘evet kan uyuşması var ama baba ve annenin olması şart’ denilerek, başvurumuz ret edildi. Babam o dönem hastaydı ancak başka bir çözüm yolu olmadığı için babam kan vermek zorunda kaldı.”

Babanın verdiği DNA testinden sonra yaklaşık bir yıl boyunca cenazeyi alamadıklarını dile getiren ağabey Can, “Kardeşimin cenazesini Malatya’dan alırken artık bozulma aşamasındaydı. Normal şartlarda Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) belirttiği bilgilere göre, bir cenazenin bozulma süresi çok daha uzundur. Ancak cenazeyi yaklaşık 50-60 santim aralığında gömmüşler, mezarın derin olmamasından dolayı da bozulmaya başlamıştı” ifadelerini kullandı. 

Cenazeyi kitlesel bir törenle Xerzan Mezarlığında bir kez daha toprağa verdiklerini söyleyen ağabey Can, 2017'ye gelindiğinde cenazenin diğer yüzlerce cenaze ile birlikte kendilerinden habersiz bir şekilde çıkarılıp İstanbul’a götürüldüğünü anımsattı. Can, “Defin ruhsatı Malatya Cumhuriyet Başsavcısı tarafından bize verilmesine rağmen cenaze mezarlıktan çıkartıldı. Cenazeler çıkarılmadan 15 gün önce bölge ‘güvenlik alanı’ ilan edildi. Ondan sonra oradaki köylüler dahil kimse bölgeye giremedi. Bu yüzden haber alınmıyordu. Düşünün ki devlet ölülere bile operasyon düzenliyor ve operasyonla cenazelerimizi oradan çıkartıyor. Bu kadar insanlık dışı bir uygulamayla işkence yapılabilir mi?” diyerek, kendilerine yaşatılanları “düşman hukuku” olarak tanımladı. 

Mezar yeri dört kez değişti

Durumdan haberdar olduktan sonra İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) ve savcılığa başvuruda bulunduklarını ifade eden Can, savcılığın kendilerine ruhsatın artık geçerli olmadığını söylediğini belirtti. Bunun üzerine ayakta dahi duramayan hasta babasından tekrar kan örneği aldığını kaydeden ağabey Can, “Bu haliyle hem bize hem de cenazeye işkence yapıldı. Ölüye saygısızlık yapıldı. Bunun hiçbir izahı yok” dedi. Kardeşinin cenazesinin Malatya Kimsesizler Mezarlığı, Xerzan Mezarlığı, Kilyos Mezarlığı ve en son olarak tekrar Bedlîs’te doğup büyüdüğü köye taşınmasıyla toplamda 4 ayrı kez toprağa verildiğine dikkat çeken ağabey Can, tüm bu uygulamaları insanlık dışı olarak yorumladı. 

Ailelere çağrıda bulundu

Aradan geçen 5 yılda hala ailelere teslim edilmeyen cenazelerin olduğunu söyleyen ağabey Can, ailelere şu çağrıda bulundu: “Devletin bu süreçte baskı ve hukuksuz uygulamaları bundan sonra daha ne kadar kötü olabilir ki. Kendi parçasından bir parça gitmiş zaten. Çocuğunun orada olduğunu hisseden ya da tahmin eden herkes başvuru yapsın. Başvuru yapmadıkları sürece ne cenazelerine kavuşabilirler ne de içlerindeki o şüpheyi kaldırabilirler.” MA/İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.