Kamusal eğitimi tasfiye planı

Toplum/Yaşam Haberleri —

Liseliler protesto

Liseliler protesto

Eğitim Bakanlığının proje okullarına müdahalesi binlerce öğretmeni mağdur etti, liselileri sokaklara döktü. 

  • Eğitim-Sen’li Hukuk Sekreteri Murat Özcan: “Uygulamayla; eğitimin özelleştirilmesi, köklü okulların içinin boşaltılması ve esnek çalışmanın dayatılması amaçlanıyor. Biz bunu bir ‘muhalif temizliği’ olarak değil, kamusal eğitimi tasfiye etme yönünde atılan bir adım olarak görüyoruz.”
  • Açığa alınan Duygu öğretmen: “Asıl mağduriyet Anadolu Liselerinde yaşandı. Norm fazlası olmayan öğretmenler de açığa alındı. Ben de onlardan birisiyim. 12 yıldır aynı okuldaydım. Bu uygulamanın neye göre yapıldığı, tercihlerin hangi kriterlerle kabul edilip edilmediği belli değil. Uygulama yaşamlarımızı altüst etti.”

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Türk Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 'proje okulları' kapsamında 8 Nisan’da açıkladığı “2025 Yılı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme” sonuçlarıyla 20 binden fazla öğretmen norm fazlası statüsüne alınarak görev yerleri değiştirildi veya kadro dışı bırakıldı. Eğitim sendikaları tarafından “kıyım” olarak tanımlanan bu uygulama, öğretmen meslek örgütleri ile birlikte proje okullarında okuyan öğrencilerin de tepkisine yol açtı. Birçok okulda öğrenciler, uygulamayı protesto etmek amacıyla eylemler düzenledi. Gazetemize konuşan lise öğrencileri, gelecek kaygısı nedeniyle sokağa çıktıklarını belirtirken; norm fazlası ilan edilen eğitimciler ise uygulamanın birçok çelişki barındırdığını ve binlerce öğretmenin mağdur edildiğini ifade etti. Eğitim-Sen İstanbul 3 No’lu Şube Hukuk Sekreteri Murat Özcan ise uygulamanın amacının kamusal eğitimi tasfiye etmek olduğunu söyledi.

Yapboz yönetmelik

Proje okullarının büyük kısmı yeni açılmış kurumlar değil. 2014 yılında yürürlüğe giren düzenleme ile bazı mevcut okullara özel statü verilerek bu okullarda görev yapan öğretmenlerin çalışma süresi ortalama 15 yıla kadar uzatılabiliyordu. Ancak 2020 yılında yapılan bir yönetmelik değişikliğiyle, bu okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süresi 8 yıl ile sınırlandırıldı. Eğitim emekçileri, yapılan atamaların herhangi bir objektif kritere dayanmadığını ve siyasi gerekçelerle yapıldığını belirtiyor. Eğitim-Sen, proje okulları yönetmeliğinin hukuki açıdan sorunlu olduğuna ve sürekli olarak değiştirildiğine dikkat çekiyor.

2 bin 153 proje okulu

Eğitim-Sen verilerine göre Türkiye genelinde toplam 2 bin 153 proje okulu bulunuyor. Bu okulların 729’u İmam Hatip Lisesi, 468’i Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, 440’ı Anadolu Lisesi, 363’ü Fen Lisesi, 94’ü farklı türlerde lise, 54’ü ortaokul, 3’ü ilkokul ve 2’si okul öncesi eğitim kurumu olarak sınıflandırılmış durumda. Bu okullarda en az 79 bin 286 öğretmen ve 5 binin üzerinde yönetici görev yapıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 14 Nisan’da yaptığı açıklamada Türkiye genelinde 38 bin öğretmenin görev süresinin dolduğunu, bunların yüzde 80’inin görevine devam ettiğini, ancak 6 bin öğretmenin görev süresinin uzatılmadığını açıkladı. 

Binlerce öğretmen açığa alındı

Özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde norm fazlası ilan edilen öğretmenler, ciddi mağduriyetler yaşadıklarını dile getiriyor. Eğitimciler, yapılan bu atamaların öğretmenler açısından hem psikolojik hem de ekonomik olarak yıpratıcı olduğunu vurguluyor.

Görüşlerine başvurduğumuz, ancak halen kamu görevinde bulunduğu için sadece isminin kullanılmasına izin veren norm fazlası öğretmen Duygu, uygulamanın baştan sona çelişkilerle dolu olduğunu belirtti. Proje okullarında çalışan öğretmenlerin, görev yaptıkları okullarda kalma hakları olduğu halde bu haklarının yok sayıldığını dile getiren Duygu öğretmen, atama sürecinin sorunlu ilerlediğini söyledi. 

 

 

Asıl mağduriyet Anadolu Liselerinde

Duygu öğretmen, MEB’in açtığı tercih ekranında sadece kendi okulunu tercih ettiğini, başka bir okula gitmek istemediğini belirtti. Ancak yalnızca tek tercih yaptığı için açıkta kalan öğretmenler arasında yer aldığını ve benzer durumda olan yüzlerce öğretmen bulunduğunu aktardı. Meslek liselerinde norm fazlası öğretmen sayısının görece az olduğunu söyleyen Duygu öğretmen, asıl mağduriyetin Anadolu Liselerinde yaşandığını belirtti. “Bu uygulamanın neye göre yapıldığı, tercihlerin hangi kriterlerle kabul edilip edilmediği belli değil” dedi.

Norm fazlası olmadığı halde!

Norm fazlası olmadığı halde kendi okulunda norm fazlası ilan edildiğini söyleyen Duygu öğretmen, bu durumun uygulamanın en çelişkili yönlerinden biri olduğunu ifade etti. “Zaten belli dönemlerde norm açığına göre öğretmenler tayin istiyor. Ancak bu kez norm fazlası olmayan öğretmenler de açıkta bırakıldı. Neye göre belirlendiği, neden kendi okuluma atanmadığım tamamen belirsiz” dedi. 12 yıldır aynı okulda görev yaptığını belirten Duygu öğretmen sözlerini şöyle tamamladı: “Uygulama yaşamlarımızı altüst etti. Örneğin Silivri’ye tayini çıkan bir arkadaşımız var. Bu sadece mesleki değil, psikolojik olarak da bir yıpranma yaratıyor. İstanbul gibi ulaşımı zor bir şehirde, uzak ilçelere yapılan atamalar öğretmenlerin aile yaşamını da doğrudan etkiliyor.”

 

 

Eğitimin özelleştirmesinin parçası

Uygulamanın bir “kıyım” olduğunu söyleyen Eğitim-Sen İstanbul 3 No’lu Şube Hukuk Sekreteri Murat Özcan, Bakanlığın benzer uygulamaları geçmişte de yaptığını ve emekliliği gelen öğretmenlerin yerine kendi kadrolarını yerleştirmeyi amaçladığını ifade etti. Binlerce öğretmenin norm fazlası ilan edilmesinin tamamen keyfi olduğunu belirten Özcan, herhangi bir objektif kriterin ortaya konulmadığını vurguladı. Uygulamanın sadece muhalif eğitim emekçilerine yönelik olmadığını, genel olarak eğitimin özelleştirilmesi, köklü okulların içinin boşaltılması ve esnek çalışmanın dayatılması amacı taşıdığını belirtti. “Biz bunu bir ‘muhalif temizliği’ olarak değil, kamusal eğitimi tasfiye etme yönünde atılan bir adım olarak görüyoruz. Öğrenci ve veliler de bu durumdan rahatsız” dedi.

Bakanlık düğmeye bastı ve…!

Özcan, okullarda ders saati sayısına göre öğretmen normunun belirlenmesinin yasal bir düzenleme olduğunu söyledi. Örneğin bir okulda 20 saat ders varsa bir öğretmen, 40 saatte ikinci öğretmen atanır. Ancak proje okullarında bu normların dışında bir işlem yapıldığını belirten Özcan, “MEB, hiçbir kriter gözetmeksizin bu okullarda görev yapan öğretmenleri norm fazlası ilan etti. Bakanlık bir düğmeye basarak herhangi bir kriter olmaksızın proje okullarında görev yapan eğitimcileri norm fazlası yaptı” dedi. 

400’e yakını Eğitim-Sen’li

Bakanlığın öğretmenlere, “İlçendeki şu okullarda açık var, bu okullardan birini seç” diyerek tayin baskısı yaptığını belirten Özcan, İstanbul’un hemen her ilçesinde bu uygulamadan mağdur olan öğretmen bulunduğunu ve yaklaşık 6 bin öğretmenin norm fazlasına çıkarıldığını, bunların 300-400’ünün Eğitim-Sen üyesi olduğunu kaydetti.

İş güvencesi ortadan kaldırılıyor

Özcan, norm fazlası ilan edilen öğretmenlerin artık iş güvencesi konusunda kendilerini güvende hissetmediklerini söyledi. Öğretmenler arasında, “Bugün beni buradan alan, yarın başka bir yere gönderir ya da açığa alır” şeklinde bir korkunun yaygınlaştığını ifade etti. Bu durumun sadece doğrudan etkilenen öğretmenleri değil, halen görevde olan öğretmenleri de huzursuz ettiğini belirtti. 

Tüm yetkiler okul müdüründe

Bazı okullarda öğretmen açığı olmasına rağmen öğretmenlerin norm fazlası çıkarıldığını dile getiren Özcan, yetkinin okul müdürlerine verildiğini söyledi. Özcan, “Tüm yetkiler okul müdürlerine verildi. Okul müdürleri iktidar yanlısı sendikalarla birlikte kurulan komisyonlar üzerinden kritersiz bir şekilde birçok öğretmeni tasfiye edip onların yerine kendi kadrolarını yerleştirmek istiyor” dedi. 

 

 

* * *

Liseliler: Geleceğimiz için sokağa çıktık

Eylemlere katılan lise öğrencileri, uygulamaya tepki göstermelerinin temel nedeninin geleceğe dair duydukları kaygı olduğunu ifade etti. Geleceğe yönelik plan yapmanın artık neredeyse imkansız hale geldiğini belirten öğrenciler, “Kuralsızlık ve belirsizlik üzerine kurulu bir gelecek, biz gençlerin umutlarını karartır” diyerek tepkilerinin nedenini özetliyor. Öğrenciler sadece öğretmenlerine yapılan haksızlığa değil, bu uygulamaların kendi yaşamlarını da doğrudan etkileyecek olmasına karşı çıktıklarını belirtiyor. Öğrenciler, “Hocalarımızın kendi istekleri dışında başka okullara gönderilmesi, bu keyfi uygulamaların ileride bizim yaşamlarımızı da etkileyeceği korkusu nedeniyle sokağa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullanıyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.