Kanlıların Kürtlerden oy isteme kuyruğu...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Recep Tayyip’ten başka oy isteme sırasındakilerden biri "Toledo" Ahmet Davutoğlu, öteki Tansu Çiller’in etekleri kanlı zaptiyesi Meral Akşener. "Vergi verenler, bize oy de verir” diye düşünüyor olmalılar.
  • Güney Kürdistan’da, köpekleri savaşçı olarak öne sürmeye başladılar. İşgallerine direnen Kürt gerillaların mevzilene, kimyasal bomba yüklü köpeklerle saldırıyorlar. Hey hayvan hakları sonucuları, intihar bombacısı köpekler için sesiniz nerede sizin?

Tüm Kürtlerin yaşamak için, harcadıkları paranın bir miktarı, “dolaylı vergi” olarak Türk devletinin kasasına akıyor. Çalışan ve üretenler ise kazançlarının bir kısmını “doğrudan” devlet kasasına yatırıyor.

Elbette, vergi salt Türk icadı ve icraatı değildir. Hukuka dayalı yani gerçek anlamda devlet olan yapılanmalarda, toplanan vergiler, yurttaşa hizmet veya nakdi olarak, geri ödüyor.

Gelgelelim Türk devleti kuruluşundan itibaren, hiçbir evrede devlet olamadı. Kürtler açısından Terör çetesi olarak kaldı. O nedenle Kürtlerin ödediği vergiler, asla hizmet olarak kendisine dönmüyor. İş arama veya iş kurmak için devlet kapısına gittiğinde, kimliğine işlenmiş “terörist“ yaftası karşılıyor, kendisini. Pek çoğu orada kelepçelenip hapishaneye yollanıyor.

Kısacası, Kürt’ün verdiği vergi, hizmet olarak geri dönmüyor. Haraçtır. Geri dönmesi, karşılığı asla yoktur.

O para Kürt’ün celladını besliyor. Kurşun, yangınların kibrit parası, ölüm ve zindan olarak Kürtlere döndü, yüz yıldır dönüyor.
Kürt, ibadet için gittiği Türk camisinde de, ödediği vergilerle karşılaşıyor. İmama, vaize maaştır o para. Vaizin ağzından bolca küfür, soyuna hakaret, ölüm duası dinliyor. Halkı teröristtir. Soyu, ırkçı histeriyle kahrediliyor.

Orada, burada amelelik, ırgatlık yapan Kürt linç ediliyor, Konya’da topluca katlediliyor. Bekliyorsunuz ki, Kürt’ün verdiği vergilerle maaş alıp ailesini yaşatan polis, görevini yapsın. Yapıyor da. Kürt’ü azarlayıp, aşağılamakla başlıyor. Kürt mahkemede düşman muamelesi görüyor.

Tecavüzcü değil, Türk tecavüzcüye tecavüzcü dedi diyen cezalandırılıyor.

Kürtlerin ödedi verdilerle, seri katiller besleniyor. Katil insan avında can verirse, devlet söylemiyle ağzıyla yücelterek, şehit mertebesine ulaştırıyor.

Kürtler, 1950’den beri yani 72 yıldır, seçimden seçime “sayın” ve de “vatansever”dir, Türk politikacıların dilinde. Dilenirken, böyle şereflendiriyorlar Kürtleri.

Vaadleri boldur. Biri Kürt’e aş, iş kapısı aralayan yatırımdan söz ediyorsa eğer, öteki demokrasi, özgürlük ve eşitlik üzere feryad u figan vaadler sıralıyor.

Ama her şey, oyu alıp gidene kadardır. Polisin selamını alıp makam kapısından içeriye girdiği andan itibaren, Kürt “lan eşkıya” veya son yılların ezberiyle teröristtir.

“Hizaya gel terörist” sözü yankılanır dört bir yanda...

72 yıldır tekrarlanan olgu budur. Demokrasi diye diye, Kürtleri ana yurtlarında prangalı tutuyorlar.

Receb ül Tayyip yalan, dolan dolambacı olan Türk tipi demokraside,“yüksek şerefli”lerden, (siz nasıl okursanız o anlamındadır şerefli sözü) bir “şerefli” zalimdir. Bir kanlı el...

Boylu boyunca yer yüzünde Kürt olmak suçtur, onun dünyasında. Kulağına öyle fısıldamış, Ergenekon ırkçılar...

Ve bir parantez, kitlelerin ne olduğunu doğru dürüst bilmediği, “kahrolsun Amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizmi” naraları atan faşistler bile solcuydu. Ergenekoncular işte bu eskilerden.

Parantezi kapatıyoruz. Recep Tayyip’in hayatını, servetlere çökme sanatı ve kan ile göz yaşından ibaret olan eserlerini sıralayacak değilim.

Ancak ordusu, Güney Kürdistan, Rojava ve Şengal’de insanlık suçlarına devam ediyor. Ordusu çocuk katl ediyor. Kürt savaşçılarına karşı savaş suçu işleyerek kimyasal bomba kullanıyor.

Dünyanın evrensel gelişim ile dönüşümüne hiç bir katkısı olmayan Türklerin, büyük kötülük ve büyük suç olsa da artık bir icatları var. Güney Kürdistan’da, köpekleri savaşçı olarak öne sürmeye başladılar. İşgallerine direnen Kürt gerillaların mevzilene, kimyasal bomba yüklü köpeklerle saldırıyorlar. Hey hayvan hakları sonucuları, intihar bombacısı köpekler için sesiniz nerede sizin?
Her neyse, bugüne dek sırasıyla Kürt katilliğinde görev yüklenmiş görüşler, (en başta Recep Tayyip’in AKP’si) Kürtlerin oyu için sıraya girmiş durumda.

"Kürt” diyorlar. “En iyi katil benim. Oyunu bana ver ki, iyiliğin için seni öldürmeye geleyim. Yok ediciliğin en iyi  yolunu ben biliyorum” sözünü açık söylemiyorlar.  “İyiliğin için bir oy koyuver” diyorlar.

Recep Tayyip’ten başka oy isteme sırasındakilerden biri “Toledo” Ahmet Davutoğlu, öteki Tansu Çiller’in etekleri kanlı zaptiyesi Meral Akşener.

“Vergi verenler, bize oy de verir” diye düşünüyor olmalılar.

Kürdistan kan ve acılar içindeyken, utanma hissi mı? İşte o yok bunlarda...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.