Demokratik çözüme evet, özel savaş taktiklerine hayır

Murat Karayılan

Murat Karayılan

Karayılan, Kürt halkına dayatılan 9 yıllık amansız savaşı, Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğündeki kesintisiz direnişi ve Türk devletini bugünkü noktaya nasıl getirdiğini anlattı: 

  • Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, uluslararası ve bölgesel destek alan Türk devletinin tüm bileşenleriyle 9 yıldır Kürtlere karşı sürdürdüğü ve bütün sistemini buna göre organize ettiği savaşta, istediği sonucu alamadığını söyledi.
  • Karayılan, geçen yaz için “Bu yaz çemberi tamamlayacağız”, Ekim sonunu kastederek "Çok yakında kilidi kapatıyoruz” diyen Türk devletinin bunu başaramadığını vurguladı. Karayılan, savaşın devam ettiğini; tamamlanan çemberin ve kapanan kilidin olmadığını belirtti.
  • Karayılan, Ankara merkezli tartışmalar için de şunları söyledi: "Hareket olarak demokratik çözüm sürecine karşı değiliz. Sıradan özel savaş taktikleri kapsamındaki algı oluşturma politikalarına da prim verecek değiliz. Elbette ki koşullar değişmiştir, eskinin tekrarı olamaz.
  • Eğer Türkiye’nin çıkarını düşünen, gerçek yurtseverliğin ağır bastığı bir durum gelişiyorsa ve bu temelde bazı yeni adımları atacaklarsa Kürt tarafı buna yok demez ama asla yaş tahtaya da basmaz. Önder Apo’nun özgürlüğünü eksen almayan çözüm arayışları, yok hükmündedir.
  • Kuşkusuz Önder Apo’nun da işaret ettiği gibi PKK’nin, yine yasal-demokratik Kürt siyasetinin çözümde oynayacağı önemli roller vardır. Rejimin yaptığı, birini öbürüyle çatıştırmak gibi basit bir taktiktir. Bundan uzak durulmalı. Kürt bileşenlerin her birinin oynayabileceği rol de göz önünde bulundurulmalı.

Kasım'da 'kilit kapanıyor' diyen Türk tarafının, nasıl kapan kısıldığını ve neden kurtulma arayışlarına başladığını aşama aşama anlatan Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Türk savaş rejiminin, esasen 2021’de tüm üs alanlarını; Garê’den Kandil’e kadar her yeri, tekniğe dayanarak üç ay içerisinde ortadan kaldıracağını planladığını hatırlattı. Karayılan, Kürt direnişinin devam ettiğini belirterek, şu bilgileri verdi: Kuzey’de PKK’yi bitiremedi, PKK’nin tüm komuta merkezlerini dağıtamadı, Medya Savunma Alanları’nı ortadan kaldıramadı, Şengal ve Mexmûr Kampı gibi yerleri boşaltamadı, Rojava Devrimi’ni ve Özerk Yönetim'i tümden tasfiye edip işgali sürdüremedi. Türk devletinin Kürt sorunun çözümünde geçmişte Kürt Halk Önderi'ni ve PKK’yi muhatap olarak kabul etttiğini; yine yasal demokratik siyasete rol biçtiğini hatırlatan Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, şimdi ondan geri adım atılamayacağını ve bunun tartışma konusu yapılmasının iyi niyet olamayacağını söyledi. Devlet Bahçeli’nin çağrısı da her ne kadar kendi anlayışına göre ve Kürt tarafının asla kabul etmeyeceği, akıl dışı bir içerikte olsa da özünde Kürt Halk Önderi'ni muhatap olarak görmesinden dolayı yapılmış bir çağrı olduğuna dikkat çeken Karayılan, "Hakikat budur, bu hakikate göre yaklaşım olursa elbette ki Kürt tarafında da karşılık bulur" dedi.

Türk ordusunun Kürtlere karşı yeniden savaş ilanıyla 25 Temmuz 2015'te başlattığı saldırılar, 14 Aralık 2017'de Bradost ve Xakûrkê’yi işgal saldırısının ilk aşamasına evrildi. 11 Mart 2018’de ‘Kararlılık’ adı konuldu. 27 Mayıs 2019’da başlayan Pençe 1,2 ve 3’ün ve aradaki Garê hezimetinin ardından 16 Haziran’da geçilen 'Pençe Kaplan', 'Şimşek' ve 'Yıldırım’dan sonra 17 Nisan 2022’den itibaren 'Pençe-Kilit' adıyla devam ediyor. Dışarıdan görüldüğü kadarıyla Türk ordusu, Aralık 2017'den itibaren işgal et, yerleş ve işgal alanını genişlet konseptine uygun hareket etmeye çalışıyor. Askeri gücün yapısı ve donanımı, savaş araçları, lojistik, yerleşim yerlerine ve nüfusuna yaklaşım, yerel ve bölgesel güçlerle ilişki/iş birliği bu konsepte göre işletiliyor. Tabii bu süreçte Bakur'da bazı Kürt kentleri konvansiyonel silahlarla yeniden ve Rojava'nın üç önemli bölgesi işgal edildi. 9 yıllık kesintisiz bir topyekun savaştan söz ediyoruz. İşte bu 9 yıllık savaşı ve pes etmeyen Kürt direnişinin, Türk tarafına, Kürt Halk Önderi'nin Meclis'te konuşması gerektiğini söyletmesini, Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan ile konuştuk. Karayılan ile söyleşimizin, Devlet Bahçeli eliyle Ankara merkezli başlayan tartışmaları dikkate alıp son kısmını, ilk bölüme taşıyarak paylaşıyoruz.

Kendi cephenizden son 9 yılın önemli aşamalarıyla birlikte özetlemenizi rica etmeden önce karşınızda nasıl bir hükümet var ve ne yapmak istedi?

Türk devlet sisteminde geliştirilen iktidarlaşmanın niteliğini ve amacını çok kısa bir biçimde koymamızda yarar var: Ekim 2014’te kaleme alınan 'Çöktürme Planı’nı uygulamak üzere 2015’te altyapısı döşenen ama esas olarak 15 Temmuz 2016’da kontrollü bir biçimde yaşanan darbe senaryosu sonrasında şekillenen ve günümüze kadar devam eden iktidar, normal bir iktidar değildir. Devlet içinde yer alan sağ ve sol kanatlardan ulusalcı-milliyetçi-ırkçı damarların bir araya gelip ittifak kurması sonucu oluşan bir iktidardır. Toplumsal karşılığı olan Erdoğan’ın koordinesinde bir araya gelmiş olan AKP, MHP, Ergenekon ve Kızıl Elmacı kesimlerin katılımı ve desteğiyle oluşan bu hükümet biçimi, 1940’lardan bu yana kurulan hiçbir hükümete benzemeyen, özel savaşın bütün yöntemlerini de kullanan bir savaş hükümeti ve iktidarıdır.

İdeolojik ekseni, İttihat Terakki'dir

Temel görevi, Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinde Kürtlerin yer almasını önleme, statü kazanmamasını sağlama ve Misak-ı Milli sınırlarını işgal ederek Türkiye’nin bir bölgesel güç haline gelmesidir. Esasta Kürt halkının soykırımına dayanan, Türkiye’nin büyümesini hedefleyen gizli bir stratejiye sahip bir savaş iktidarıdır. Bu amaç için bir araya gelmiş yapılardan oluşan soykırımcı faşist bir rejimdir. İdeolojik ekseni Kemalizm değil, İttihat-Terakki çizgisidir.  Bu zihniyet yapısına dayanan hükümet, ordu, polis faşist-ırkçı bir sistemi kalıcılaştırmayı hedeflemektedir. Sistemini siyasi, sosyal, eğitim, ekonomik, diplomatik, vs. bütün açılardan savaşa göre şekillendirmeyi önüne koyan bir hükümettir.

9 yıldır yapmak istediği

Bu açıdan son 9 yılda Kürdistan’da geliştirilen savaş, diğer yıllarda yaşanan savaşa benzemeyen, daha kapsamlı, topyekun, devletin bütün gücüyle yürüttüğü bir savaş olarak yaşanıyor. Türk iktidarı, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumunu pazarlama dahil her şeyini ortaya koyarak, uluslararası güçlerin arasında oynayıp desteğini almaya çalışarak bu savaşı mutlaka kazanmak istedi. Somut amacı Kuzey’de PKK’yi yenmek ve bitirmek; PKK’nin Medya Savunma Alanları’ndaki tüm komuta merkezlerini dağıtmak, Medya Savunma Alanları’nı ortadan kaldırmak, Şengal ve Mexmûr Kampı gibi yerleri tasfiye etmek, Rojava Devrimi’ni, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'ni tümden tasfiye ve oraları işgal etmektir. Esas olarak Türk devleti, her bakımdan kendisini hazırlayarak dört parçada Apocu hareketi tasfiye temelinde bütün Kürt kazanımlarını ortadan kaldırmayı öncelikli bir hedef olarak önüne koymuştur. 9 yıldır bunun için tüm gücünü ortaya koyarak topyekun bir savaşı yürütüyor.