Kaparoz yöneticiler ve devlet

Forum Haberleri —

.

.

  • Çok yakın bir gelecekte, yanan orman alanlarını ranta açacak sesler gelmeye başlayacak. Erdoğan iktidarda kalırsa, Türkiye bir daha kolay kolay düzeltilemeyecek bir yıkımın içine sürüklenecek.

 

ROBERT PEKÖZ

Türkiye'de çok yönlü, çok boyutlu bir toplumsal çöküntü ve çürüme yaşanıyor. Erdoğan rejimi tam bir kaosun içinde. Kaparoz devlet yöneticileri, bir devlette olması gereken bütün burjuva normlarını yozlaştırdı.

Toplumun her alanında, formel bir fistül, daha derin bir şekilde toplumu kemirme ve parçalama rolünü oynamaya devam ediyor. Halktan kopan sarayın dikta rejimi, kendi geleceğini kurtarma derdine düştüğü için, halkın yaşadığı problemleri görmekten uzak bir dünyada yaşıyor. Bir anlamda halk kendi haline terk edilmiş durumda…

Sultanlık rejiminin vardığı sonuç, kendisine bir cennet, halka ise bir cehennem yaratmak oldu. Türkiye'de kriz yaşamın her alanında bütün ağırlığını hissettiriyor. Tam bir yönetememe krizi içinde olan Türkiye, büyük bir devlet bunalımı yaşıyor. Kaotizm toplumun bütün sosyal damarlarını bir ahtapot gibi sarmış görünüyor. "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" felsefesi sanki Erdoğan ve çevresindeki dalkavuklar için söylenmiş görünüyor…

İslamcı rejimin temel problemi, çağdaş normları olan bir burjuva devlet örgütlenmesi yerine, primitivizm değerleri üzerinden, yeni bir metafor içinde konservatif bir devlet yaratma çabasıdır. Bu noktada ortaya çıkan temel çelişki, ileri-geri arasındaki problem değildir. Problem Ortaçağ "sosyal yaşam" tarzını, yeni kalıplar içinde halka dayatmadır. Tam da bu noktada büyük bir sosyal ve politik kriz ortaya çıkıyor. Bu kriz direk bir rejim sorununa dönüşüyor. Devlet bütün toplumsal sorunlarda bir çıkmaz ve sorumsuzluk örneği yaşıyor…

Erdoğan odaklı tek kişilik dikta rejimin, pratik olarak bir işlevi kalmadı. Sarayda oturanlar, büyük bir endişeyle ve korkuyla yaşanan toplumsal hadiselere bakıyorlar. Türkiye coğrafyasında herhangi bir problemi çözme gibi bir güçleri kalmamış. Erdoğan'ın dalkavukları, halkın dikkatlerini manipüle etmek için sadece Erdoğan'ın okuması için metinler hazırlıyorlar.

Bu metinlerin özü, toplumda görülen büyük problemleri kamufle çabasından ibaret. Önünde bir metin olmadan iki cümle kuramayan Erdoğan, Türkiye'yi tarihsel tehlikelerle karşı-karşıya getirdi. Risklerle dolu bir günlük yaşam içinde boğulan halk, yeni bir arayış içinde. Toplumun içinde yaşadığı sıkıntılar, halkın öfkesini zorluyor. Toplumun fay hatlarındaki kıvılcımlar, yeni toplumsal patlamalara çok açık görünüyor…

Erdoğan'ın devleti sadece manipülasyonlar üzerinde duruyor. Covid-19 karşısında bocalayan ve halkını aldatan bir devlet var oldu. Sağlık Bakanı üzerinde yürütülen demagojiler inandırıcı olmaktan çıktı.

Erdoğan devletinin bir saygınlığı kalmadı. Bir maske dağıtımını bile organize edemeyen bir devlete halk güvenir mi? "Büyük lider ve büyük devlet" ancak halkı dolandırmakla, yalan söyleyerek zaman kazanmaya çalıştı, çalışıyor. Dışarıda aşı bile alacak durumda olmayan saray rejimi, yalanla halkı kandıracağını düşündü. "Yakında aşımızı üretime geçiyoruz" balonu, halkı kandırmaya yetmez.

Erdoğan son on yıldır sürprizlerle, müjdelerle, aya sert inişlerle, gaz ve petrol bulmakla halkı yeteri kadar oyaladı. Bu demagojilerin ağırlığı kalmayınca, garip düşmanlar üretmeye başladı. Erdoğan’ın izniyle devlet kurumlarını mafyanın kontrolüne vermek zorunda kalındı…

Türkiye coğrafyasında yükselen alevler karşısında çözüm aramayan, yangınların büyümesine destek olan bir devlet yüzü görünmüş oldu. Erdoğan’ın bütün sahtekarlıklarına halk şahit oldu. Yangınlar karşısında izlenen politika, tamamen bilinçli bir çözümsüzlük olarak yaşandı. Ege ve Akdeniz sahilleri bilinçli olarak yangına teslim edildi. Kürt yerleşim yerlerinde çıkan yangınlara kayıtsız kalan, halkın kendi çabasıyla söndürme girişimlerini engelleyen bir İslamcı faşist diktatörün kötü niyetiyle Kürtler karşı-karşıya…

Çok yakın bir gelecekte, yanan orman alanlarını ranta açacak sesler gelmeye başlayacak. Erdoğan iktidarda kalırsa, Türkiye bir daha kolay kolay düzeltilemeyecek bir yıkımın içine sürüklenecek. Toplumsal sorunlar bir çelişkiler yumağı haline gelmiş durumda.

Erdoğan'ın "benim devletim” dediği devlet, hırsızların, avantacıların, dolandırıcıların ve birden fazla maaş alan dalkavukların devletine dönüşmüş durumda. Yani Erdoğan ve çetesinin yarattığı bir devlet, halka karşı savaş açmış durumda. Kendi geleceğinden korkan diktatör ve dalkavuklar halkın başına büyük dertler açarak gidecekler...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.