Savaşa uçak var, yangın söndürmeye yok!

Dosya Haberleri —

Karabük yangın / foto:AFP

Karabük yangın / foto:AFP

Batı ve Kürdistan'da can alan ve doğa katliamına dönüşen yangınların arkasındaki ihmaller ve rant hesapları sorgulanıyor

  • DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın: "İhmaller var, sabotajlar var. Önlem alınmamaktan kaynaklanan tedbirsizlikler var. Savaşa yaptıkları yatırımın yüzde birini bile yangın tedbiri ve ormanları korumakla ilgili yapmıyorlar. Mücadelemiz Orman Bakanlığı'na karşı ormanlarımızı, Çevre Bakanlığı'na karşı da çevremizi korumakla geçiyor."
  • CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: "Bir adamın 12-13 tane uçağı olan bir yerde, işte 2 trilyon faize para veren bir ülkede yangın uçağının olmaması bizim canımızı çok acıtıyor. İktidar, 'gece şu dağa saldırı yaptık, burayı temizledik' diyor. O zaman geceleri uçaklar uçabiliyor. Yangın için neden uçaklar çalışmıyor? Bu tamamen siyasi bir tercih."
  • Lice Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Demir: "Son bir haftadır sürekli Lice’nin çeşitli bölgelerinde yangın çıkıyor. Bir yeri söndürüyoruz başka bir yerden yangın haberi geliyor, bilinçli demek istemiyorum ama kuşku da uyandırmıyor değil. DEDAŞ ile ilgili ciddi sıkıntılar var. Elektrik telleri risk oluşturuyor. Kutlu köyünde elektrik tellerinden dolayı 6 inek öldü." 

GÜLCAN DERELİ

Ülke yangın yeri... Bu mecazi anlamda değil, gerçekten yangın yeri. Günlerdir birçok kentte yangınların ardı arkası kesilmiyor. İhmaller, rant ve sosyolojik yansımalarına bakıldığında yangının toplumsal alanda da sürdüğüne şahit oluyoruz. Her yangında ilk suçlanan genellikle Kürtler oluyor. Sosyolojik alanda ırkçılık körükleniyor, bir ırkçılık yangınına dönüştürülmek isteniyor. Halihazırda bir süreç yürütüldüğü için yangınların gerçek sebepleri konusunda kimi resmi açıklamalar yapılıyor, örneğin Kürtlerin suçlandığı yangınların elektrik dağıtım şirketleri nedeniyle çıktığı görüntülü olarak kamuoyuna yansıyor. Yine Bursa'daki yangını benzinle başlattığı tespit görüntülü yayınlanan Ufuk A. isimli şahsın da ihraç edilmiş bir asker olduğu ortaya çıktı. Yangınların arka planındaki sermaye-devlet ilişkisi ve ihmaller ise çoğunlukla görmezden geliniyor. Daha geçtiğimiz hafta Meclis'ten geçen maden yasasının, aslında bir doğa yangını yasası olduğu yeterince tartışılamadı bile. 

DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ile Lice Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Demir ile Kürdistan ve Türkiye'deki yangınları, ihmalleri ve rant ihtimalini konuştuk. 

Asıl sorumlular kimler?

Eskişehir'deki yangını söndürmek isteyen 10 işçi canından oldu ve "şehit" ilan edildiler. Eskişehir, İzmir, Bursa, Dersim, Lice, Bingöl, Adıyaman, Sakarya, Antalya, Bilecik, Karabük, Manisa, Muğla, Aydın, Osmaniye, Afyon'da yurttaşlar ve itfaiye ekipleri seferber olmuş durumda ancak müdahalede yetersiz kalınıyor. Bu durum bir kez daha yangın söndürme uçaklarının neden yetersiz olduğu tartışmasını gündeme getirirken, yanan yerlere otel dikileceği, madene açılacağı, rant hesapları olduğu yönünde soru işaretleri de artıyor.  

 

 

İhmaller var

Birçok noktada çıkan yangınları gazetemize değerlendiren DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, "Elbette bugün çok yaygın bir şekilde iklim krizinin etkisiyle hava sıcaklığının çok arttığı bir döneme denk geldi. Ancak sadece iklimin bu kadar bozulmasına ve sıcaklığın çok artmasına bağlı gerekçelerle sınırlı olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü geçmiş yıllarla kıyaslarsak Haziran’dan bu yana yaşadığımız yangın faktörünün sayısı iki katına çıkmış durumda. Hem orman mühendisleri hem de bilim insanları bunu söylüyor. Bununla ilgili ihmaller var, sabotajlar var. Önlem alınmamaktan kaynaklanan tedbirsizlikler var ve bunun yarattığı çok korkunç bir durumla karşı karşıyayız" dedi.   

Yangın birimini AKP kapattı

Geçtiğimiz yıl Mardin ve Amed'deki yangınlarda mahsur kalan ve yaşamını yitiren yurttaşları anımsatan Akın, "Bu yangınların ortasında kalan insanlarımız vardı. Bu sene de benzer durumları yaşıyoruz. En son Eskişehir'de 10 kişi hayatını kaybetti. Bir kısım yaralı insanımız da var. Bu vesileyle onlara başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Ama gerçekten burada bir hazırlık süreci olmadığını ve eğitim konusunda ciddi sorunlar olduğunu görüyoruz. Mesela bir örnek vermek isterim. 2018 yılında İzmir, Buca'da orman yangınlarına müdahaleyle ilgili bir eğitim okulu vardı ve aynı zamanda bir birimi vardı. Bu birimi AKP iktidarı kapattı. Şimdi ise el yordamıyla yangın söndürmeye çalışılıyor. Teknik olanaklar yok. Özellikle kurtarma ekibinin kendisini korumak için giysisi bile yok. Bu ülkenin yönetimi özellikle yangın faktörüne bağlı olarak yaşanan sorunlar karşısında tedbir almıyor, hazırlık yapmıyor. Savaşa yaptıkları yatırımın yüzde birini bile yangın tedbiri ve ormanları korumakla ilgili yapmıyorlar" ifadelerini kullandı. 

 

 

Ben yaparım anlayışının sonuçları...

Rant amaçlı sermaye destekli devlet kurumların yangınlara yeterince müdahale etmediğine işaret eden Akın, şöyle devam etti: "Ormanları yakarak gerçekten rant olarak çevrileceği konusunda çeşitli söylentiler, ifşalar var. Ve bunların büyük bir kısmı maalesef geçmiş dönemde yaşamış olduğu için de güvensizlik var. Tabii ki en önemli faktörlerden bir tanesi... Mesela İzmir'deki büyük yangın Gediz Elektrik'in altyapı hazırlıkları, tedbirleri almamasından kaynaklı oldu. Ve bu kanıtlandı. Elektrik ve eğitim politikalarının bu kadar ticarileşmesini, bu kadar özel sektöre peşkeş çekilmesi kabul edilemez. Araştırma önergesi verdik. Bir ay öncesinden tedbir alınması gerektiğini dahi söyledik. Ama Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuyla ilgili önergemize cevap bile vermedi. Bu ülkede ben bilirim, ben yaparım halindeki bir siyaset artık taşınamaz hale geldi."

Rant için mi yakıldı?

Geçtiğimiz günlerde tepkilere rağmen Meclis'te maden yasası onaylandı. Bununla birlikte sermayeye yeni rant alanları açıldı. Bu durum da yangınlarla ilgili şüpheleri arttırdı. Ve akıllara şu soruyu getirdi; ormanlar sermayeye peşkeş çekilmek için mi yakılıyor? Akın, sorumuza şöyle yanıt verdi: "Özellikle bu maden yasasıyla ilgili Türkiye'de ilk kez uzun süren bir tartışma oldu. 27 saate varan bir komisyon toplantısından sonra bizim tüm itirazlarımız dikkate alınmadan neredeyse alelacele komisyondan geçti. Şirketlere dönük gösterilen bu toleransa rağmen ormanını, zeytinini, merasını düşünmeyen bir anlayışın her türlü kötülüğe ortak olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık niyetlerini açık etmek konusunda hiçbir tereddütte olmadıkları görünüyor. Ama şunu söylemek isterim, sizin sorunuza gerçekten olmaz böyle bir şey demek isterdim ama maalesef bu ülke bu tür işlerin olduğu ve bu tür işlerin yapıldığı bir yer hâline geldi."

Bakanlardan ormanları koruyoruz!

Devlet kurumlarının üzerine düşeni yapmadığını kaydeden Akın, "Ormanlarımızı korumak anayasal olarak da devletin görevi olmasına rağmen maalesef bizler bunu yapmak durumda kalıyoruz. Mücadelemiz Orman Bakanlığı'na karşı ormanlarımızı, Çevre Bakanlığı'na karşı da çevremizi korumakla geçiyor. Oysa bunlar kamusal olarak onların görevidir. Yıllardır bu işin içinde olan bir mücadele insanı olarak söylüyorum, gerçekten bakanlıklar tamamen amaçlarına uygun bir siyaset değil, şirketlerin ihtiyaçlarına uygun bir siyaset yapıyorlar. Bunu çok net görüyor ve yaşıyoruz" dedi.

Kendi suçlarını örtüyorlar

Yangınlarla ilgili Kürt yurttaşlara yönelik suçlama, ırkçılık ve spekülasyonlara da yanıt veren Akın, "Mutlaka bir kötü üretmek ve kötüler üzerinden kendi suçlarını kapatmak gibi bir siyaset üretiyorlar. Bunu devletin içindeki bir kısım güçler, özellikle bu şirketlere ortaklık kuran birçok medya bunu çok yapıyor ve insanları da buna inandırmaya çalışıyorlar. Ama yine de buradan sizlerin vasıtasıyla söylemek istedim; Böyle bir gerçeklik söz konusu değil. Bu tamamen insanların birlikte yaşamasının ortasına bomba atmaktır. İnsanları birbirlerine düşürerek gerçek suçların kapatılmasına yönelik bir anlayıştır. Bu siyasetin de birlikte yaşamı ve barış ortamının zehirlenmesine sebep olan sonuçlar ürettiğini, kasıtlı olduğunu düşünüyorum."

 

***

 

CHP'li Sarıbal: Bunlar siyasi tercih yangınları 

 

 

Bursa'da yangın bölgesinde olan ve telefon ile görüştüğümüz CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ise son durum hakkında şu bilgileri paylaştı: "Ağlaşan bölgesinde çıkan ve bizim Katırlı Dağları, Saman Dağları dediğimiz bölgede yerleşim köyleri olan bir bölgeyiz. Burası kızılçam ağırlıklı olmak üzere meşe ve diğer bitki türlerinin olduğu geniş bir alan. Son durum şu; akşam köyler boşaltıldı, Karahıdır köyü kısmen boşaltıldı, Edir köyü boşaltıldı. Avdancık'ta kısmen bir boşalma oldu ama oranın tamamen boşaltılması söz konusu değil. TOKİ bölgesi risk altında. Yerleşim yeri olarak bütün bu alanların dışında elbette şu anda kontrol edilemeyen bir yangın alanı var. Bakan 100-110 hektar diye bir şey söylemiş, bin dönüm gibi ama söyleyeyim en az on katı. Yani en az 10 bin dönüm alanda bir yangından bahsediyoruz. Yangın devam ediyor. Hava sıcak, rüzgar var, nem düşük. Yani yangın için iklim koşulları ve coğrafya çok uygun. Burası çok geniş bir alana sahip. Karadan müdahale gerçekten çok zor. Yanacak yer kalmayana kadar yangın devam ediyor. Yanacak başka bir şey bulamayınca yangın duruyor."

40 noktada yangın büyüyor

Karadan müdahale olduğunu ancak yetersiz olduğunu vurgulayan Sarıbal, şöyle devam etti: "Elbette müdahaleler var, çok geniş bir çalışma var. Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, diğer illerden gelen itfaiye ekipleri, AFAD, Orman Genel Müdürlüğü, tüm bütün kurumlar çalışıyorlar. En önemlisi bütün çiftçiler, bütün köylüler çalışıyor. Ama bu yangın yerden söndürülecek bir yangın değil. Bu yangın havayla alevleri söndürülüp ancak yerden soğutulacak bir yangın. Ancak öyle durdurulabilir. Dolayısıyla şimdi sadece gördüğümüz ve sadece benim gözlerimle hakim olduğum 10 noktada yangın var. Kaldı ki bu sadece bir bölge. Tümüne baktığımızda en az 30-40 noktada yangın hala devam ediyor. Gerçekten çok üzgünüz. Hava araçları hemen hemen yok. Dünden bugüne hava araçları oldukça az geldi ve gitti. Şu anda da hemen hemen hiç yok. Saatlerdir gözümüzün önünde küçücük tutuşmalarla çıkan yangınlar kocaman yangına dönüşüyor maalesef. Bir adamın 12-13 tane uçağı olan bir yerde, işte 2 trilyon faize para veren bir ülkede yangın uçağının olmaması bizim canımızı çok acıtıyor. İktidar, 'gece şu dağa saldırı yaptık, burayı kontrol ettik, burayı şuradan temizledik' diyor. O zaman geceleri uçaklar uçabiliyor. Dron’lar gece çalışıyor. Yangın için neden uçaklar çalışmıyor? Neden helikopterler çalışmıyor? Ya kimse kusura bakmasın, bu tamamen politik, siyasi bir tercih. Hani diyorlar ya bu bir kader. Hayır, kader değil. Tam tersi ormanlar, doğa kendi kaderine bırakılmış. Çok üzgünüz."

 

Tekirdağ yangın / foto:AFP

 

Bütün kurumların yetkilerini aldı

Maden yasasını da değerlendiren Sarıbal, tamamen rant amacı güdüldüğünü belirterek, "Bakın bu bir siyasi tercih. İktidar son çıkardığı kanunlarla birlikte yani 215 sayılı kanunla beraber Orman Bakanlığı'nın, Tarım Bakanlığı'nın, Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın yetkilerini aldı. Bütün kurumların yetkilerini aldı. Ormanları, meraları maden gerekçesiyle ranta açtı. Bilgi bile vermeye ihtiyaç duymadan el koyabilecek. Dolayısıyla onların yaptığı zararı zaten konuşamıyorum bile. Şu anda (27 Temmuz Saat 13:50) yeniden çok geniş bir yangın alanı görüyoruz ve tekrar alevlendi her taraf. Şimdi böyle olunca bu yangınlarda elbette bunların etkisi var. Bizim dediğimiz gerekçelerle de çıkabilir. Maden sermayesinin yaptığı hatalar da çıkarabilir. Sermayenin isteği üzerine özel yakılmış da olabilir. Her şey olabilir. Sabotaj da olabilir. Ama mesele bu yangın çıktığı andan itibaren çok kısa sürede çözebilecek bir mekanizmanın kurulu olmaması. Bu yok. Yani Yenişehir Havaalanı kuş bakışı 20 kilometre. Oradan helikopter ve uçak havalandığında bu yangına 5 dakikada ulaşır. Gölbaşı hemen yanı başımızda su dolu. Hemen yanı başımızda Demirtaş Barajı, hemen yanı başımızda yangının çıktığı yerde Ericek Göleti var. Ama uçak yok, helikopter yok, yok. Herhangi bir orman planlaması amenajmanı yok. Yangın yolu yok. Şu anda sadece müdahale ettiğimiz yer neresi biliyor musunuz? Ana asfalt, dağı ikiye yaran ana yoldan müdahale ediliyor. Başka hiçbir şekilde müdahale edilemiyor" dedi.

Tabii ki sebep iktidar

Yangın uçaklarının olmamasına tepki gösteren ve iktidarın politikalarını eleştiren Sarıbal, sözlerini şöyle tamamladı: "İktidara şunu söylemek isterim; sizi bu dünyada değil öbür dünyada cennete göndereceğiz diyen o akıl artık bitsin. Ve eğer cehennem varsa şu anda bu topraklarda, bu ülkenin insanlarına cehennemi yaşatıyorlar. Çok meraklılarsa gelsinler bu yangının içerisinde cehennem nasıl oluyor görsünler. Dolayısıyla bunun bütün sorumlusu politikacılardır, siyasetçileridir, yönetenlerdir, kamu kurumlarıdır. Açıkça kamu eliyle, devlet eliyle, hükümet eliyle, siyasi elleriyle bu ormanlarımız katlediliyor. Çünkü faize para buluyorsanız, saraya uçak yapmaya para buluyorsanız, saraya yeni saraylar yapmaya para buluyorsanız, yeni cezaevleri yapmaya para buluyorsanız kusura bakmayın yangın söndürmeye de para ayıracaksınız. Türk Hava Kurumu'nun uçakları Ankara'da bekliyor. Nöbet sistemi dahil bekliyor ama onlardan bir destek alınmıyor. Bu nasıl bir ülke? Neyini sorgulayacağız? Nasıl başka sebepleri söyleyebiliriz? Tabii ki sebep iktidar. Tabii ki sebep iktidarın temel politikaları."

 

***

Biri söndürülüyor, diğeri başlıyor

 

 

Lice'deki yangınlarla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan Lice Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Demir, "Yangının gerçekleştiği yer tarihi bir bölge. 11 saat sonra söndürüldü. Çok büyük bir alan yandı. Onu söndürdükten sonra şimdi Fis köyünden yangın haberi geldi. Son bir haftadır sürekli Lice’nin çeşitli bölgelerinde yangın çıkıyor. Bir yeri söndürüyoruz başka bir yerden yangın haberi geliyor, bilinçli demek istemiyorum ama kuşku da uyandırmıyor değil. Halkımız da bu konuda duyarlı olsun" dedi. 

Biz habere yayına hazırladığımız sırada Lice'den bir yangın haberi daha geldi.

Yine bu haberi hazırladığımız sırada Erxenî ilçesinde bir yangının daha çıktığı belirtildi. Yangını söndürmeye giden Amed Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı itfaiye aracı kaza geçirdiği ve kazada yaralanan Haydar Öz’ün yaşamını yitirdiği bilgisini aldık.

6 inek DEDAŞ ihmali sonucu öldü

Bölgedeki yangınlarda Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi'nin (DEDAŞ) ihmallerine dikkat çeken Demir, "DEDAŞ ile ilgili ciddi sıkıntılar var. Elektrik telleri riskler oluşturuyor. Lice’nin Kutlu köyünde elektrik tellerinden dolayı 6 inek öldü. Bu konuları defalarca müdürlerine ilettik. Ancak Lice de muhatap bulamıyoruz. Özel sektör oldukları için keyfi davranıyor. Halktan para alıyorsan hizmet de etmek zorundasın ama yok bu teller herkesin yaşamını tehdit ediyor. Bu hayvanlar insanları geçim kaynağıydı. Bu ilk değil, daha önce benzer durumlar oldu ancak ne halkın mağduriyetini gideriyorlar ne de önlem alıyorlar. Yine bu ihmaller sonucu 500 ton saman yandı. Buradaki geçim kaynakları belli hayvancılık ve tarım. Halk bunları da kaybederse nasıl geçinecek? Buradaki sorunların çözülmesi için yetkililerin de üzerine düşeni yapması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.