Karanlık geçmişimizle yüzleşme vakti

Forum Haberleri —

Valencia'daki Bétera askeri üssünün tozlu depolarında, metal bir sandığın içinde örtüye sarılı halde bekleyen bu at üstünde Franco heykeli, 1983'te kamu alanından kaldırılan ilk örneklerden biri.

Valencia'daki Bétera askeri üssünün tozlu depolarında, metal bir sandığın içinde örtüye sarılı halde bekleyen bu at üstünde Franco heykeli, 1983'te kamu alanından kaldırılan ilk örneklerden biri.

  • Almanya, İtalya, Portekiz ve hatta Slovenya gibi daha genç demokrasiler bile geçmişle yüzleşme ve onu sergileme konusunda İspanya’nın önünde.

*MARIA RAMIREZ

Bu hafta İspanyol demokrasisinin 50. yılı ama diktatörlüğün suçlarını yeterince konuşmamış olmak bizi hâlâ kırılgan kılıyor. Bugün hayatta olan çoğu İspanyol gibi ben de Franco’nun ölümünden sonra, tam 50 yıl önce doğdum. Annem-babam kuşağı için bile 1939’dan 20 Kasım 1975’e kadar süren diktatörlük artık uzak bir kâbus. Çocukluğumda duyduğum hikâyeler ağırlıklı olarak Franco sonrası demokratik geçiş dönemiyle ilgiliydi; her şeyi sıfırdan inşa etmeye girişen gençlerin umut ve enerjiyle dolu olduğu bir dönem.

Annem, bana hamile olduğu 1977’de ilk özgür seçimlerde oy kullandı. Annem, o yılları hayatının en mutlu dönemi olarak anlatır. Aynı yıl uluslararası basın, çok yakında “sağlıklı, modern ve canlı bir ulus” olacak İspanya’da “geniş bir iyimserlik” olduğunu yazıyordu. Filozof ve eski siyasi mahkûm Julián Marías, Ekim 1977’de “Franco yılları inanılmaz derecede uzak görünüyor; imkânsız görünen neredeyse her şey çoktan gerçekleşti” demişti. Franco’nun ölümünden henüz iki yıl bile geçmemişti; ne tam bir demokratik sistem ne de anayasa vardı. Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi o yıllar da siyasi şiddet ve ekonomik krizlerle damgalanmıştı. En eski hatıralarımdan biri, Şubat 1981’deki darbe girişimi sırasında duyduğum korku, kafa karışıklığı ve radyo bültenleri.

Yine de geriye dönüp bakıldığında İspanya’nın fakir, izole ve kırsal bir ülkeden birkaç yıl içinde açıklık ve sosyal haklar bakımından Avrupa’nın çoğunu geride bırakan dinamik bir demokrasiye geçişi olağanüstüdür. 50 yılda Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (bugünkü parayla) 15 katından fazla arttı, ihracatın değeri neredeyse 8 katına çıktı, 35 milyondan neredeyse 50 milyona çıkan nüfus içinde çalışan sayısı yaklaşık iki katına ulaştı. Eşcinsel evlilik 2005’te, yani ABD, Birleşik Krallık ya da Almanya’dan yaklaşık 10 yıl önce yasallaştı.

Af, unutuşa dönüştü

Demokrasiye geçiş, hızı düşünüldüğünde şaşırtıcı derecede sorunsuz oldu; bunun bir kısmı Avrupa fonları ve desteğinden kaynaklanıyordu. İspanya, adalet ile uzlaşma arasında denge kurmaya çalışırken ağırlığı büyük ölçüde uzlaşma tarafına koydu. Diktatörlüğün suçları neredeyse hiç yargılanmadı; yıllar geçtikçe af, unutuşa dönüştü. Franco rejiminin eski yetkilileri siyasi partilere –çoğunlukla bugünkü Halk Partisi’nin (Partido Popular) öncülü olan ittifaka– absorbe edildi. Rejimi ayakta tutan ve dolayısıyla on yıllar süren baskı ile insan hakları ihlallerini mümkün kılan milyonerler ve büyük şirketler hiçbir zaman kamusal bir hesaplaşmaya tabi tutulmadı. İspanya, Franco tarafından “neredeyse oğul ilişkisi” (utanç içindeki eski kral yeni anılarında bu ifadeyi kullanıyor) içinde halef seçilen Kral Juan Carlos’u devlet başkanı olarak tutmaya devam etti. Juan Carlos’un demokratik geçişteki ve 1981 darbe girişimi sırasındaki rolü hâlâ tartışılıyor.

Franco'nun mezarı

Franco dönemi, bugün okullarda okutuluyor ama lise son sınıfın dopdolu tarih müfredatının en sonunda; çoğu öğretmen bu konuyu hızlıca geçmek zorunda kalıyor. Franco rejimi, 2007’de merkez sol Başbakan José Luis Rodríguez Zapatero’nun ilk 'Tarihsel Bellek Yasası’nı çıkarmasına, Franco heykellerini ve diğer sembolleri kaldırmaya, ulusal arşivlere yatırım yapmaya ve 1930’lar iç savaşında öldürülenlerin kalıntılarını arama çalışmalarını desteklemeye kadar kamuoyu tartışmalarında büyük ölçüde yoktu. Pedro Sánchez yönetimi bu adımları daha da ileri götürdü; yeni yasalar çıkardı ve mevcut yasayı uygulamaya koydu. En sembolik adım, 2019’da Franco’nun naaşının ve mezarının Madrid yakınlarındaki, siyasi mahkûmların inşa ettiği Valle de los Caídos’tan (Şimdi Valle de Cuelgamuros adını taşıyor) çıkarılması oldu. Franco burada on yıllar boyunca –kurbanlarının arasında– tutularak onurlandırılmıştı. Yeni proje bu alanı dönüştürecek; ilk kez karanlık tarihini anlatan panolar, belgesel nesneler ve ses kayıtları sergilenecek.

Geçmiş, rahatsız eder

Bu önemli; çünkü Franco rejiminin tarihini açıkça ve kamusal olarak anlatmak İspanya’da çok uzun süredir eksik. Sembolleri kaldırmaktan daha önemlisi onları açıklamaktır. İspanya’nın ulusal tarih müzesi bile yok; Almanya, İtalya, Portekiz ve hatta Slovenya gibi daha genç demokrasiler bile geçmişle yüzleşme ve onu sergileme konusunda İspanya’nın önünde. Sağdaki siyasetçiler şimdi bu çabaların çoğuna direniyor; tarihsel bellek bir kez daha partizan bir mesele haline geldi. Bir zamanlar idealize edilmiş ve uzun süre gurur kaynağı olan İspanyol demokrasiye geçiş modeli bile siyasi uzlaşmanın çatlamasıyla sorgulanır oldu. İspanya geçmişiyle baş etmekte pek iyi değil; daha yakın tarihteki karanlık bölümler bunu gösteriyor ama geçmişi tam olarak hesaba katmadığınızda o sizi rahatsız etmeye geri döner.

Daha iyi öğretilmeliydi

Annem, çok genç insanların –azınlık da olsalar– faşist selam vermesini ya da Franco marşını söylemesini gördüğünde, Vox gibi aşırı sağ partinin liderlerinin diktatörlük suçlarını hafife aldığını duyduğunda hem şaşırıyor hem üzülüyor. Son aylarda annem kendi anılarını çok daha sık anlatıyor: Franco’nun son idam kararlarına karşı üniversitedeki protestolarda gri üniformalı atlı polislerin (los grises) önünden koşmak, kuzeninin siyasi aktivistlerle buluşmak için Fransa sınırını geçmesi, baskı kurbanı olduğu düşünülen ve izini kaybettiği amcası… “Hayat griydi” diyor şimdi. Diktatörlüğü yaşamış birçok kişi gibi, bugünün İspanya’sında birinin o karanlık geçmişi kucaklayabileceğine şaşıyor. O insanların daha iyisini bilmesi gerekir ama onlara daha iyisi öğretilmeliydi de.

İspanya’da Franco rejiminin geri dönmesi gibi bir tehlike yok ama tarihi unutmak, sürekli uyanıklık ve koruma gerektiren demokratik özgürlükleri kanıksamanıza yol açabilir.

 

* María Ramírez, gazeteci, İspanya merkezli haber kuruluşu elDiario.es’in yardımcı genel yayın yönetmeni gazeteci María Ramírez'in yazısı, The Guardian'dan çevrildi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.