Karıncanın ayak izleri

Kültür/Sanat Haberleri —

"Karıncanın Ayak İzleri" kısa filmi

  • Mülteci tarım işçilerinin yaşadıklarını “Karıncanın ayak izleri” isimli kısa filmle anlatan yönetmen Ümit Güç, sınıfsal eşitsizliklere dikkat çekerek, dünün ötekisinin, bugünün ötekisine ırkçılık yaptığını söyledi.  

MUKADDER AKYOL - MA/MERSİN 

Suriyeli mülteci tarım işçilerinin yaşadıklarını anlatan “Karıncanın Ayak İzleri” isimli kısa film, seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Yönetmenliğini Çukurova Üniversitesi Radyo Sinema-TV Bölümü öğrencisi Ümit Güç’ün yaptığı film, Adana’nın Karataş ilçesinin Bahçe Mahallesi’nde mültecilerin tarım işçiliğiyle var olma mücadelesini anlatıyor. Ayrıca 2 çocuk üzerinden insan ve doğa ilişkisinin yanı sıra toplumda ötekileştirilen grubun, bir diğer ötekiyi dışlaması da filmde dikkat çekiyor. 

Farklı zamanlarda fabrikalarda işçilik yapan yönetmen Güç, Çukurova’daki fabrika işçilerinin yaşamını ele alan öyküler de yazdı. İlk kısa filmi “Taşköprü’yü kim yaptı?” ve kısa belgeseli “Yeryüzü ayakları” ile birçok festivalden ödül alan Güç, son kısa filmiyle emek üçlemesini tamamladığını söyledi. 

Arapça tiyatro yaptı 

Arap Alevi kökenli bir ailede doğan Güç, lise dönemlerinde dilinin ve kültürünün asimile olmaması için Arapça tiyatro yaptığını ve orada sanata yakınlaşmaya başladığını söyledi. Güç, “Taş Köprüyü kim yaptı” isimli ilk kısa filminde 2 tekstil işçisinin yaşamını, kısa belgeseli “Yeryüzü ayakları” ile de Adana’da yaşayan ayakkabı işçilerini anlattığını dile getirdi. Filmlerini işçi emeği üzerine kurguladığını kaydeden Güç, şunları kaydetti: “Yoksul ve emekçi bir ailede büyüdüm, emekçilerden yanayım. Bu ülkede çok kabul görmese de muhalif bir sinemacıyım. Emek sermaye çelişkisinde emekten yanayım, bundan dolayı filmlerimde sinema dilinin kendi estetiği içerisinde emeği anlatıyorum. Beni buna iten şey sınıfsal eşitsizlikler.” 

Irkçılık yapanda öteki 

Son kısa filminin içeriğini anlatan Güç, Çukurova bölgesinde farklı halklardan tarım işçiliğini 2 çocuk üzerinden anlattığını ve filmde birçok toplumsal soruna değindiğini aktardı. Sınıfsal eşitsizliklerden, mültecilerin yaşadıkları ırkçılığa birçok sorunun anlatıldığı filmde, dünün ötekisinin, bugünün ırkçısı olarak milliyetçilik yaptığını kaydeden Güç, “Ortadoğu’da bir savaş hastalığı var ve bu hastalık giderek büyüyor. Dünün ötekileri, bugün mülteci olarak ülkeye gelen ötekiyi ötekileştiriyor. Bunun temelinde sınıfsal eşitsizliklerin yattığını düşünüyorum. Bugün mültecilere karşı ırkçılık yapan öteki, elbette kendilerinin yaşadığı sosyal sorunlardan kaynaklı ve kuşkusuz iktidarların insani olmayan politikaların etkisinde bunları yapıyor. Filmi bu minvalde hazırladık ve bunu 2 çocuk üzerinden anlatmaya çalıştım. Sinema bunu değiştirmez ama bunu değiştirecek olan insanlığın kendisidir. Filmlerimde bunu göstermek istiyorum ve bunu topluma anlatmaya çalışıyorum" diye konuştu. 

Festivallerde ayrımcılık

Güç, filmini çekebilmek için borçlandığını, normalde Sinema Genel Müdürlüğü’nün destek olması gerektiğini, fakat muhalif sinemacılara bunun sağlanmadığını ifade etti. Güç, “Bizler filmimizi dayanışmayla çekiyoruz. Bizim için koşullar daha zor, sözümüzü söylemek daha çok zorlaşıyor. Türkiye’de özellikle festivallerde bazı ayrımcılıklara maruz kalabiliyoruz. Filmlerimiz festivalde ön seçici kurul tarafından alınmıyor. Neye göre seçildi ya da seçilmedi, hiçbir bilgilendirme yapılmıyor. Festivaller sinemayı geliştiren etkinliklerdir ama maalesef ki siyasi nedenler girince araya, bu festivaller bir handikapa dönüşüyor” dedi. 

Bazı yapım şirketleri çete gibi 

Türkiye’de kısa filmlerin geçim kaynağının festivaller olduğuna dikkat çeken Güç, şunları söyledi: “Türkiye’de bazı yapım şirketleri çeteye dönüşmüş durumda ve bu şirketler festivallere müdahale edebiliyor. Biz ne kadar emeğimizle yaparsak yapalım, direniyor bağımsız sinema yapmaya çalışıyoruz. Ülkede kısa film kültürü yok, kısa film başlı başına bir alandır. Kısa filmciler kendini kanıtlamaya çalışıyor.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.