Kastik mi, karstik mi?

Forum Haberleri —

Doğru kavram

Doğru kavram

Kastik katil üzerine-4

  • Kavramı kaybeden, mücadeleyi de kaybeder. Çünkü düşünce, doğru kelimede şekillenir. Ve hakikatin dili bulanırsa, katilin bıçağı keskinleşir.

NİMET SEVİM

 

Sesler benzeyebilir, ama anlamlar ayrı dünyalara aittir. Kavramlar yerli yerinde durmalı ki düşünce berraklaşsın.

Bir kavram yerini bulduğunda yalnızca bir anlamı değil, bir hakikati açığa çıkarır. Ancak kavramların ses benzerliğinden kaynaklanan karışıklıklar, bazen düşünsel bulanıklıklara, hatta politik sapmalara yol açabilir. Son dönemde “kastik katil” kavramsallaştırması etrafında, küçük ama dikkate değer bir tartışma zuhur etti: “Bu kavram aslında karstik değil mi?” ya da “Kastik diye bir kelime zaten yok, o karstiktir” gibi iddialar ortaya atıldı.

İlk bakışta masum görünen bu itiraz, aslında kavramsal derinliği aşındırabilecek türden bir bulanıklık yaratma riski taşıyor. Çünkü “kastik” ve “karstik”, yalnızca ses düzeyinde birbirine yakın; anlam, köken ve bağlam açısından ise tümüyle farklı iki sözcüktür.

Bu yazıda, bu iki kavramı açıklığa kavuşturarak, “kastik katil” gibi politik bir kavramın neden yerinde, geçerli ve düşünsel olarak doğru olduğunu tartışacağız.

 

Kastik: Aşındıran, yakıcı, içten çürüten

“Kastik” kelimesi, İngilizce caustic, Latince causticus ve kökeni itibariyle Yunanca kaiein (“yakmak”) fiilinden türemiştir. Kimyada “kastik madde” yakıcı, çözücü ve tahrip edici özellik taşıyan maddeleri tanımlar. Ancak kelimenin anlamı kimyanın ötesine taşınabilir: zihinsel olarak yakıcı, ahlaki olarak aşındırıcı, ideolojik olarak içten çürüten etki biçimlerine işaret edebilir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kavramsallaştırmasında “kastik katil”, tarih boyunca komünal toplumlara karşı geliştirilen, genellikle erkek egemen iktidar biçimlerinde vücut bulan, görünmez ama sistematik bir yok edici figürdür. Başlangıçta avcıdır, hayvanları öldürür, sonra kadınları öldürerek değerlerine el koyar. Katildir; öldürme, gasp ve köleleştirmeye kurumsal kimlik (Devlet) kazandırarak kalıcılaşır. Katliam, dıştan içe doğru yayılırken katil artık kastiktir; bireyi dıştan bastırmaz; içeriden çürütür. Düşünceyi, sezgiyi, direnci, hafızayı yakar. Yani kimyasal anlamında olduğu gibi… Kastik bir madde neyse, politik anlamıyla kastik katil de odur: İçe sızan, iz bırakmayan ama derinlemesine yok eden…

Bu kavramsal çerçeve sadece teorik değil; Kürt özgürlük mücadelesinin kadın merkezli ideolojik direnişinde de önemli bir yere sahiptir. Kastik katil, sistemin sadece kurumlarında değil; bireyin zihninde, dilinde, ilişkisinde de üreyen bir şiddet formudur. Dolayısıyla kavram, bir teşhir aracı, bir kavramsal silahtır.

 

Karstik: Coğrafyanın sesi

Öte yandan “karstik” kelimesi, bambaşka bir bağlamın terimidir. Jeolojiye ait bir kavram olan karstik, suda çözünebilen kayaçların (kireçtaşı, jips gibi) çözünmesiyle oluşan mağara, düden, obruk gibi yer şekillerini tanımlar. Bu tür oluşumlara “karstik arazi” ya da “karstik topoğrafya” denir. Latince karus-adrii kökünden türeyen bu terim, Karst Platosu’ndan (bugünkü Slovenya-Hırvatistan sınırındaki bölge) adını alır.

Yani karstik, bir doğa olayını, bir coğrafi süreci ifade eder. Bu terimin anlam dünyasında ne ideoloji vardır, ne toplum, ne de düşünce. Bu nedenle “karstik katil” gibi bir ifade anlamsız ve bağlamsız olur. Karstik bir yer şekli katil olamaz; çünkü onun işi taşları çözmektir, zihinleri değil.

 

Ses yakınlığı, anlam uzaklığı

Kastik ve karstik kelimeleri arasındaki ses benzerliği, onları eşanlamlı yapmaz. Bu tür benzerlikler dilin doğasında vardır, ancak kavramların bağlamı ve işlevi, onları doğru yere oturtur. Kastik, düşünsel bir imha biçimini işaret ederken; karstik, fiziksel bir coğrafi oluşumu anlatır.

Bu karışıklık yalnızca sözcük düzeyinde değil; daha derin bir meseleyi de ima eder: kavramlarla düşünmenin ciddiyeti. Kavramlar salt kelime değildir, bir dünya görüşünün taşıyıcısıdır. Eğer onları hafife alırsak, yalnızca terminolojik hata yapmayız, düşünceyi de bulanıklaştırırız.

 

Kavramı yerine koymak, hakikati yerine koymaktır

“Kastik katil” kavramı, ne tesadüfî bir benzetmedir, ne de yanlış yazılmış bir jeoloji terimidir. O, yerli yerindedir. Toplumun damarlarına sızan, kadın bedeninde bastırmayı, halkların hafızasında çürümeyi, devrimci bilincin sönümünü anlatan güçlü ve yerleşik bir metafordur.

Bu nedenle yapılması gereken, karstik ve kastik gibi benzeşik ama ayrı dünyalara ait sözcükleri dikkatle ayırmak, kavramı yerine koymak ve kavramla birlikte hakikati de yerli yerine oturtmaktır.

Kavramı kaybeden, mücadeleyi de kaybeder. Çünkü düşünce, doğru kelimede şekillenir. Ve hakikatin dili bulanırsa, katilin bıçağı keskinleşir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.