Katilleri 11 yıldır korunuyor

Kadri Bağdu
- Azadiya Welat gazetesinin 17 yıl boyunca dağıtımcılığını yapan Kadri Bağdu'nun katledilmesinin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen katiller korunuyor.
Soruşturma en başından itibaren kasten yüzeysel bırakıldığını belirten avukat Tugay Bek, "Bu davanın çözümü, yargılamanın sil baştan ele alınmasıyla mümkün" dedi.
Kürt basın emekçisi Kadri Bağdu’nun katledilmesine dair soruşturmanın bilinçli bir şekilde derinleştirilmediğini belirten avukat Tugay Bek, "Dosya ancak siyasi cinayet olarak ele alınarak aydınlatılabilir" dedi.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Azadiya Welat gazetesinin 17 yıl boyunca dağıtımcılığını yapan Kadri Bağdu, 14 Ekim 2014'te Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Şakirpaşa Mahallesi'nde bisikletiyle gazete dağıtımı yaptığı sırada uğradığı silahlı saldırıyla katledildi. MA'ya konuşan Bağdu Ailesi'nin avukatı Tugay Bek, soruşturmadaki “gizlilik” kararının gerçeğin ortaya çıkarılmasını engellediğini belirtti. Bek, “Gizlilik kararları çoğunlukla faillerin bulunabilmesi için alınır. Bu dosyadaki gizlilik ise delillerin sağlıklı toplanmaması ve karartılması içindi” dedi.
Aynı kamera niye görmedi?
Cinayetin işlendiği dönem Adana’nın Şakirpaşa Mahallesi’nde yapılan tüm muhalif etkinliklerin MOBESE kameralarıyla izlendiğini hatırlatan Bek, “Bu eylemlere katılan yurttaşlar tespit edilip yargılandı, bazıları cezalandırıldı. Ancak aynı kameralar Kadri Bağdu’nun faillerini göremedi. Soruşturmada sunduğumuz delillere rağmen ilerleme sağlanmadı. Servet Koç’un kayıtlarını dosyaya sunduk, ancak Servet Koç bir hava bombardımanında öldürüldüğü için ifadesi alınamadı. Bu kişiler üzerinden yürütülebilecek araştırma da yapılmadı” şeklinde konuştu.
Dosya yeniden ele alınmalı
Kadri Bağdu’nun Kürt basınında görünür bir isim olduğunu anımsatan Bek, şöyle devam etti: “Kadri Abi herkes tarafından bilinen bir kimlikti. En zor dönemlerde bile gazetesini dağıtma görevini ihmal etmezdi. Bu özellikleri nedeniyle hedef haline geldi. Defalarca yargılandı, hapsedildi ama yılmadı. Yoğun tehditler aldı. Kürt basınına yönelik yasal ve yasa dışı saldırıların failleri biliniyor olmasına rağmen çoğu yargı önüne çıkarılmadı. Ne yazık ki faillerin bulunabilmesi yönünde somut bir irade yok. Soruşturma en başından itibaren kasten yüzeysel bırakıldı. Dosya yeniden ele alınmalıdır. Bu davanın çözümü, yargılamanın sil baştan ele alınmasıyla mümkün. Savcılığın, Kadri Bağdu’nun Kürt basın çalışanı olması nedeniyle DAİŞ ve derin devletin hedefinde olduğunu kabul etmesi gerekir. Bu yaklaşım değişmeden cinayetin aydınlanacağına inanmıyoruz."
Bek, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuru sürecinde de henüz bir gelişme olmadığını belirtti.
Köklü değişimler lazım
Cinayetin siyasi bir yönü olduğuna dikkat çeken Bek, “Bu cinayetin failinin DAİŞ içerisinde aranması gerektiğini defalarca dile getirdik. Savcılık ise soruşturmayı bu yönde derinleştirmedi. Aynı dönemde işlenen diğer IŞİD cinayetlerinde deliller üzerinden faillere ulaşıldı, ama burada bu irade gösterilmedi. Olayın aynı zamanda politik bir boyutu dav var. Bu tarz siyasi cinayetler, ülkenin demokratikleşmesi ve özgürlük mücadelesiyle doğrudan bağlantılıdır. Türkiye’de köklü demokratik değişimler yaşanmadıkça bu tür karanlık dosyaların aydınlatılması da zor olacaktır” şeklinde konuştu.
Yarın anılıyor
Kadri Bağdu, yarın saat 13.00'te Küçükoba Mezarlığındaki mezarı başında ailesi ve gazeteci arkadaşları tarafından anılıyor.
Cinayet ve dava süreci
Kadri Bağdu, 14 Ekim 2014'te gazete dağıtımı yaparken, motosikletli saldırganın silahlı saldırısına uğradı. Vücuduna 5 kurşun isabet eden Bağdu, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Acıbadem Hastanesi’nde kurtarılamadı. Cinayete ilişkin Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturmada jet hızıyla "gizlilik" kararı alındı. 15 ay devam eden soruşturmanın ardından dosyada “gizlilik” kararı kaldırılırdı. Bağdu'nun DAİŞ tarafından katledildiği şüphelerine rağmen dosyaya adli bir olay gibi yaklaşıldı.
İtirafa rağmen kapatıldı
DAİŞ elemanı Servet Koç, 2016'da Bağdu’nun oğlu İsmail Bağdu’ya sanal medya üzerinden gönderdiği mesaj ve görüntülerde, cinayeti nasıl işlediklerini anlatarak, devlet tarafından "kullanıldıklarını" söyledi. DAİŞ’in Adana’da işlediği Bağdu, Güldüren ve Albay cinayetlerinin nasıl gerçekleştiğini anlatan Koç, Bağdu cinayetinde kullanılan motosikletin Murat Bulanık’a ait olduğunu, silahı da Ağrılı Cumali isimli kişinin getirdiğini, kullanılan silahın Bulanık’ın evinde yanlışlıkla patladığını, eğer tadilattan geçirilmemişse odanın içinde izinin olabileceğini aktarmıştı. Buna rağmen Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, Ekim 2020’de cinayeti “adli bir vaka” olarak değerlendirerek, soruşturmada “daimi arama” kararı verdi. ADANA











