Kaybolan tarih: Kürdün Meyhanesi

Toplum/Yaşam Haberleri —

Kürdün Meyhanesi

Kürdün Meyhanesi

  • Ankara’da küçük bir lokanta. Yemekleri ya da gurmeleri ile değil müdavimleri ve hikayeleriyle meşhur bir mekan. İşletmecisinin Kürt olmasından dolayı gerçek adıyla değil Kürdün Meyhanesi olarak anılmasıyla ünlü. 
  • Ankara Ulus’taki bu meyhane, dönemin aydınlarına ev sahipliği yapıyordu. Meyhane, Nurullah Ataç, Orhan Veli, Azra Erhat, Behice Boran, Çetin Altan, Cüneyt Arcayürek, Ceyhun Atuf Kansu, Fikret Mualla ve Fikret Otyam gibi pek çok ismi ağırlamıştı.

MASİS HESKİF / ANKARA

Hrant Dink Vakfı’nın İstanbul’dan sonra Ankara’da da kullanıma açtığı KarDes mobil uygulaması, Ankara’nın kültürel, toplumsal hafıza mekanlarına odaklanmakta. Çalışmada, bir dönem aydınlarının uğrak yeri Kürdün Meyhanesi de var.  

Hrant Dink Vakfı’nın geçtiğimiz yıllarda Kültürel Miras Projesi kapsamında, İstanbul’daki çok kültürlü mirası keşfetmek isteyenler için İstanbul’da uygulamaya koyduğu KarDes uygulamasını Ankara’da da gerçekleştirdi. Uygulama kültürel miras niteliğindeki mekanlara ait bilgiler, hikayeleri barındırarak kentlerin çok kültürlü yapısına odaklanmakta ve hafıza turuna çıkarmakta. İstanbul’un ardından Ankara’da yaptığı uygulamasında Kavaklıdere, Ulus-Hisar, Yahudi Mahallesi ve Ulus Meydanı olmak üzere 4 bölge yer almakta. 

Çalışma, Rum Okulları’ndan Ankara Sinagog’una; Tercüme Bürosu ve Tercüme Dergisi’nden Kürdün Meyhanesi’ne; Aziz Klemens Kilisesi’nden 1916 Ankara Yangını’na; Kavaklıdere Sineması’ndan Bilge Karasu’nun Evi’ne kadar 37 rotayı içeriyor.  Bizler de Ulus Meydanı Turu rotasında, Ulus belleğinin önemli bir yerinde duran Kürt Mehmet’in yani “Kürdün Meyhanesi”ne odaklanacağız. 

Sahibiyle ünlenen mekan

Asıl adı Yeni Hayat Lokantası olan bu meyhane Kürdün Meyhanesi olarak bilinmekte, Ulus Eski Posta Caddesi (bugünkü adıyla Şehit Teğmen Kalmaz) üzerinde 1930’ların sonu, 40’ların başında açıldığı tahmin ediliyor. Resmi adı Yeni Hayat Lokantası olan bu meyhanenin adının Kürdün Meyhanesi olarak bilinmesinin sebebi ise mekanın sahibi Mehmet Özdilli. Kars’ın Arpaçay ilçesinden olan Özdilli, mekanda Kürt Mehmet olarak tanınır. KarDes uygulamasında da geçen, yazar Mehmet Kemal’in tasviriyle Kürt Mehmet, “Kısa boylu, şişman, göbekli, gür saçlı ve kaşlı” biriydi.  

Dönemin uğrak yeri

Kürt Mehmet’in 1962 yıllarına kadar işlettiği mekan, Ankara’da bulunan dönemin yazar, şair, edebiyatçı, ressam ve gazetecilere, aydınlara ev sahipliği yapıyordu. Gündüz lokanta görünümünde akşam ise meyhane hali alan bu mekan, Nurullah Ataç, Orhan Veli, İlhan Berk, Ahmet Muhip Dıranas, Mehmet Kemal, Melih Cevdet Anday, Fikret Otyam, Cahit Sıtkı, Ceyhun Atuf Kansu… gibi dönemin aydınlarını buluşturan özellikteydi. Mekan aynı zamanda kente gelen fabrika işçilerinin, devlet görevlilerinin, mühendislerin de uğrak yeriydi, bunun sebebinin ise meyhanedeki içki ve yemek fiyatlarının diğer meyhanelere göre de uygunluğundan olduğu söyleniyor.

Muhaliflerin buluşma merkezi

Meyhane ile ilgili yazılan birçok anıda, meyhanenin aydınları, gazetecileri, işçileri, toplumun muhalif kesimleri buluşturduğundan sık sık sivil polis baskısına da maruz kaldığı belirtilmekte. Polislerin Kürt Mehmet’i sık sık rahatsız ettiği anılarda anlatılırken vakfın hazırladığı KarDes uygulamasında da bu boyuta değiniliyor. Yazar Salim Şengil mekandaki polis ablukasını anlattığı bir anısında şu ifadeleri kullanır: 

Bütün masaları polisler tuttu

“Gecelerden birinde ‘Kürdün Meyhanesi’nde toplanmıştık. Orhan Veli, Cahit Sıtkı, İlhan Tarus, Şahap Sıtkı, Fethi Giray. Sanırım Mehmed Kemal ile Suphi Taşhan da vardı. Yedi sekiz kişiydik. Orhan Veli, Cahit Sıtkı, İlhan Tarus, üçü sosyal güvenlik konusunu tartışıyor, biz de dinliyorduk. Konunun iyice kızıştığı bir sıra, meyhanenin sahibi Kürt Mehmet, bizim masanın bir ucunda, kapkara saçları, diş fırçasını andıran kaşları, iyice morarmış yüzüyle belirdi. Ondan hiç beklenmeyen yavaş, yumuşak bir sesle: ‘Orhan Veli Bey, Cahit Bey, biraz dolaşın, bütün masaları polisler tuttu. Yer yokluğundan gidiyor müşteriler’ dedi.”

Kürdün Meyhanesi

Kitabı da yazıldı 

“Kürdün Meyhanesi”, Ressam Fahir Aksoy’un 1944-1960 yıllarını anlattığı anı kitabına da verdiği isim aynı zamanda. Kitabın arka kapak yazısında, “Ankara’da küçük bir lokanta. Yemekleri ya da gurmeleri ile değil müdavimleri ve hikayeleriyle meşhur bir mekan. İşletmecisinin Kürt olmasından dolayı gerçek adıyla değil Kürdün Meyhanesi olarak anılmasıyla ünlü…” ifadeleri yer alıyor. 

Vitrini camekan, perdesi yarım çekili

KarDes uygulamasında ise Kürdün Meyhanesi şu şekilde anlatılıyor: “Büyük postanenin hemen yanındaki Posta Caddesi'ne saptı, soldan birinci dükkanın önüne geldi. Yeni Hayat Lokantası'nın cephesi, vitrin gibi camekanlı, yarım perdeleri çekiliydi. İçerisi görünmüyordu. Yaz olduğu için kapısı açıktı. Zemin siyah beyaz karo taşlarla döşenmişti. Duvarlar krem rengi yağlıboya. Sağda Amerikan bar, önünde yüksek tabureler ve üstüne tünemiş akşamcılar. İçerde bir adam oturuyor. Hesap bu adama götürülüyor. Anlaşılan kasa burası. Uzun dükkanın sonuna doğru iki basamakla çıkılan bir bölme; arkasında mutfak görünüyor. Mezeler oradan geliyor, boş tabaklar oraya gidiyor. Bölmenin sağında tuvalet var herhalde; girip çıkanlardan anlaşılıyor.

Lokantanın bulunduğu Kudret Han’ın binası 1926’da Ankara’da bulunan Macarlar tarafından yapılmış.

Meyhanenin veresiye defteri

Şehrin Karpiç Lokantası gibi lüks restoranlarının yanında, bütçe dostu ve her kesime hitap eden meyhanelerinden biriydi. Kürt Mehmet’in hesabı ödeyemeyenlere veresiye hesap defteri tuttuğu meyhanede, Hafız ve Mustafa adlarında, hesabı geciktirenlere servisi yavaşlatan iki garson çalışırdı. Maddi durumu iyi müşterilerin rakı eşliğinde Arnavut ciğeri, koç yumurtası, piyaz, pilaki, çılbır, şiş kebap, kuzu kelle gibi mezeler yediği, bütçesi olmayanların ise bayır turpu ve leblebi eşliğinde beyaz şarap içtikleri meyhane, erkeklere ait bir eğlence mekanı olarak anılıyor. 

Meyhaneden bir anı…

Fahir Aksoy, dönemin meyhanelerindeki erkek egemen kültürünü gazeteci-yazar Suat Derviş ile olan anısı üzerinden şu şekilde özetliyor: “Ankara Palas’ın alt katındaki Bodega’da oturmuş söyleşiyoruz oradan buradan. Söz döndü dolaştı, Kürdün Meyhanesi’ne geldi. ‘Fahir, sizin şu Kürdün Meyhanesi’ni çok merak ediyorum, beni de bir gün götürür müsün?’ demez mi? Meyhanenin tarihi boyunca oraya bir kadının geldiği görülmemişti. Kapıdan girdiğimizde her zamanki gibi uğultu had safhadaydı. Uğultu, yerini sessizliğe bıraktı. Çıt çıkmıyordu. Sessizlik tüm gece boyunca sürdü, küfürlü konuşmalar, bağrışlar son buldu. Aslında ayrı cinsten birinin gelişinden kimse hoşnut olmamıştı. Kürt Mehmet de durumdan hoşnut olmayanlar arasındaydı. Neredeyse yalvarıyordu: ‘Fahir Bey, gözünü seveyim, o hanımı sakın bir daha getirme, huzurumuz kalmadı. Herkes ‘Tüm günün yorgunluğundan sonra içimizi dökmeye, gerekirse sövmeye olanak bulamayız hanımlar gelirse, diye yakınıyor’ diyordu.”

Meyhane neden kapandı?

1940’ların sonlarında yaşanan birkaç gelişme, meyhanenin geleceğini olumsuz etkiledi. Meyhaneye yakın bir konumda bulunan Eğitim Bakanlığı’nın binası yanınca bakanlık Yenişehir’e taşındı. Böylelikle meyhanenin müdavimleri arasında olan ve bakanlıkta çalışan memur ve tercümanlar mekana gelmemeye başladı. Buna ilaveten şehir merkezinin Ulus’tan Yenişehir’e kaymaya başlaması Ulus’taki mekanların müşteri kaybetmesine neden oldu. Artan sivil polis baskısı da eklenince, Yeni Hayat Lokantası yirmi yılı aşkın faaliyetinin ardından 1960’ların başında kapandı. Lokantanın bir zamanlar bulunduğu Kudret Han ise hala ayakta.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.