Kemikleri de kaybedebilirler

  •  Urfa’nın Hilvan ve Siverek ilçesi arasındaki Arabuk (Tutumlu) Mahallesi’nde yapılan kazıda bulunan insan kemikleri, dikkatleri bir kez daha JİTEM’le çalışan Sedat Bucak ve avanesine çevirdi. 90’lı yıllarda kaybedilen 32 kişiden 5’inin ailesi başvurdu. 
  •  Köylülerin kemikleri bulmasından ancak dört gün sonra olay yerine savcı, köylülerin tanıklığına rağmen kafatası bulunmadığını iddia etti. Hüseyin Taşkaya’nın kardeşi Faik Taşkaya, “Kaygılarımız var, kemikler kaybedilmesin. Devlet, kemikleri kaybedebilir” dedi. 

Urfa’nın Hilvan ve Siverek ilçesi arasında bulunan Arabuk (Tutumlu) Mahallesi’nde, 17 Temmuz günü köylülerin yaptığı kazıda üç insana ait kemikler bulundu. Kemiklerin bulunduğu mahallenin Susurluk kazasında yaralanan korucubaşı Sedat Bucak ile anılan aşiretine ait olması, 1990’lı yıllarda işlenen “faili meçhul” cinayetlerde kaybedilen kişilere ait olabileceği ihtimalini gündeme getirdi. Bunun üzerine 1993-1994 yılları arasında Siverek’te Bucak aşiretine mensup korucular tarafından alıkonulan ve kaybedilen Ahmet Kalpar, Hüseyin Taşkaya, Şefik Geçgel, Faik Kevci ve Nazım Babaoğlu’nun aileleri, DNA testi yapılması için Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu. Kemikleri bulan köylüler, kafatasının da olduğunu, kemikler bulunduktan ancak dört gün sonra inceleme yapan savcı, arazide kafatası bulamadığını ileri sürdü.

Gazetemiz muhabirlerinden Masis Heskif’e konuşan iHD Urfa Şubesi Eşbaşkanı Mustafa Vefa, köylülerin araziyi ekmek isterken kemikleri bulduklarını belirterek, şunları aktardı: “Kepçeciler o taşları kaldırırken kemikleri fark ediyor. Kemiklerin çok derinde olmadığı anlaşılıyor. Köylüler tarafından bulunan üç parça kemikle beraber kafatasının da olduğu bilgisi var. Jandarma ve Valiliğe bu şekilde ifade veriyorlar. Savcılık gitmiş, kafatasının ve kemiklerin bulunduğu yeri kazmış fakat kafatası bulamamışlar sadece üç parça insan kemiği var.”

Kafatasını kim aldı?

Kemiklerin 17 Temmuz Pazar günü köylüler tarafından bulunduğunu, savcılığın ise 21 Temmuz Perşembe günü işlem başlatarak kemikleri incelemeye gittiğini belirten Av. Vefa, “Savcının açıklaması da ‘Bize verilen ilk beyanda kafatasının da olduğu belirtildi, biz gittiğimizde kafatasına ulaşamadık. Sadece üç parça kemiğe ulaştık’ yönünde. O tarlanın birçok yeri kazılmış ama sadece üç insana ait kemik parçası bulunmuş. Bu da akıllara bir ihtimal olarak birilerinin kafatasını oradan çıkardığı fikrini getiriyor” diye konuştu. 

iHD Urfa Şubesi Eşbaşkanı Mustafa Vefa

İstanbul Adli Tıp’a gönderilecek

Bulunan kemiklerin Hilvan Cumhuriyet Savcılığında olduğunu ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderileceğini de belirten Vefa, ihtisas kurulunun kemikleri inceleyip ön rapor hazırlayacağını kaydetti. Vefa, “O rapor geldikten sonra da savcılığa başvuran ailelerimizin DNA örnekleri alınacak. Adli Tıp, kemikler ile ailelerin DNA örneklerinin birbiriyle örtüşüp örtüşmediğinin incelemesini yapacak” bilgisini verdi. 

32 kayıp başvurusu var

Avukat Vefa, Urfa’da 32 ailenin yakınlarıyla ilgili “faili meçhul” ve “kayıp” başvurusunun olduğunu hatırlattı. Pazartesi günü 5 aile ile birlikte (Şefik Geçgel, Hüseyin Taşkaya, Ahmet Kalpar, Faik Kevci ve Nazım Babaoğlu’nun aileleri) DNA testi için Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundukları söyleyen Av. Vefa, iki ailenin daha başvuruda bulunacağını ve sayının artacağını ifade etti. 

Yakın zamanda kaybedildiler

Avukat Vefa, “Geçmiş dönemlerde özellikle en son bu bölgede, Bucak aşireti tarafından alıkonulan kişilerin aileleri başvuru yapmaya geldi. Ailelerin ifadesine göre cinayetler Bucaklar tarafından işlendi. 25 Temmuz’da başvuru yaptığımız ailelerin ortak yanları var. Dört ailenin kayıpları birer, ikişer hafta arayla kimisi de aynı gün yaşanan kayıplar” dedi. 

Şefik Geçgel 11 Kasım 1993, Ahmet Kalpar 7 Aralık 1993, Hüseyin Taşkaya 7 Aralık 1993, Faik Kevci 8 Aralık 1993’te kaybedildi. Gazeteci Nazım Babaoğlu’ndan ise 12 Mart 1994’ten bu yana haber alınamadı.  

‘Kemikler bizim yakınlarımızın’

Ailelerin “Kemikler bizim yakınlarımızdır” dediklerini söyleyen Av. Vefa şöyle devam etti: “Aileler; ‘O dönem yakınlarımız alındı, alanlar koruculardı. Jandarma’ya gittik, bize ‘Sedat Bucak’ın yanına gidin’ dediler. Biz oraya da gittik ama sonuç alamadık. O tarihten beridir de haber alamadık’ diyorlar. Kemiklerin bulunduğu köy de daha önce Sedat Bucak’a ait köylerden biri.”

Köyün etrafı da incelensin

Savcılığa ileriki günlerde olaya ilişkin detaylı yazılı başvuruda da bulunacaklarını belirten Av. Vefa, sadece o bölge değil, köyün etrafında da inceleme yapılmasını isteyeceklerini kaydetti. Aynı zamanda kemiklerin bulunduğu alanın da çevrilmesini isteyeceklerini belirten Vefa, “Normalde bu çalışmalar Minnesota Protokolü’ne uygun bir şekilde yapılması gerekiyor. Biz de bu protokole uygun bir şekilde yapılmasını talep edeceğiz” dedi. 

30 yıldır mücadele ediyorlar

Olayın hukuki olduğu kadar aileler için duygusal boyutu da olduğunu belirten Vefa, şunları ekledi: “Yaklaşık 30 yıldır bu insanlar yakınlarının bir gün çıkıp gelecek olmalarını bekliyor ya da ziyaret edecekleri bir mezar için mücadele ediyor. Bugün o insanlar kemiklerin kendi yakınlarına ait olma umuduyla savcılığa gittiler. Öyle bir şey ki ‘umuyoruz kemikler onlara aittir’ de diyemiyoruz ama bu insanlar bu mücadeleyi sürdürecekler. Failleri apaçık belli olan zorla kaybedilmelerde bir gün bu failler mutlaka yargı önünde hesap verecek.” diyen Avukat Vefa son kayıp yakınlarına seslendi: “Sizin aracılığınızla özellikle bu bölgede kaybettirilen insanların yakınlarına bizimle birlikte hukuk mücadelesine katılmaları çağrısında bulunuyoruz. Gelsinler bize başvuruda bulunsunlar, orada gömülü olanlar onların yakınları da olabilir.”

Faik Taşkaya

Sizi de kaybettiririz tehdidi

Ahmet Kalpar, Hüseyin Taşkaya, Şefik Geçgel, Faik Kevci ve Nazım Babaoğlu’nun aileleri de MA’dan Emrullah Acar’a konuştu. 

Hüseyin Taşkaya’nın kardeşi Faik Taşkaya, evli dört çocuk babası inşaat işçisi ağabeyinin Siverek merkezde bulunan evlerinde 7 Aralık 1993’te asker ve korucular tarafından gözaltına alındığını hatırattı. O tarihten sonra bir daha ağabeyinden haber alamadıklarını kaydeden Taşkaya, Siverek ve Urfa’da birçok başvuru yaptıklarını, ancak bir cevap alamadıklarını söyledi. Taşkaya, 1994’te tehdit edildikleri için İstanbul’a göç etmek zorunda kaldıklarını belirterek, yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Biz kardeşimi sorduğumuzda bizi tehdit ettiler. Siverek İlçe Emniyet Müdürlüğünde bize ‘Siz daha fazla sorarsanız sizi de kaybederiz’ dediler. Bunun üzerine zorunlu göç ettik. 1995’te annem Fatime Taşkaya, İstanbul’da Cumartesi Anneleri’ne katılarak arayışını sürdürdü. 2016’da 75 yaşındayken yaşamını yitirdi. Dönemin alay komutanı Ahmet Şentürk hakkında yaptığımız suç duyurusu takipsizlik ile sonuçlandı.” 

Ağabeyinin kaybedilmesiyle ilgili dönemin DYP Urfa milletvekili Sedat Bucak ile 1993’te görüştüklerini belirten Taşkaya “Sedat Bucak bize ‘evet biz gözaltına aldık, çalıştığımız devlet görevlilerine teslim ettik’ dedi. Onların çalıştığı devlet güçleri asker, jandarmaydı” dedi. 

Orası JİTEM karargahıydı

Hilvan’da kemiklerin bulunduğunu televizyondan öğrendiğini belirten Taşkaya, devamında şunları söyledi: “Cenazelerin bulunduğu köy korucu ve JİTEM’in karargahıydı. Kaygılarımız var, kemikler kaybedilmesin. Devlet suçluları açığa çıkarmamak için kemikleri kaybedebilir.” 

Mehmet Karakaya

Babasını göremeden büyüdü

Siverek’te 11 Kasım 1993’te Bucak’ın korucuları tarafından alıkonulduktan sonra kaybedilen Şefik Geçgel’in oğlu Mehmet Karakaya, babası gözaltına alındığı zaman 6 yaşında olduğunu ve o günü hatırladığını belirterek, “Sabah saatlerinde eve geldiler. Jandarma ve korucular vardı, aldılar götürdüler. O günden sonra bir daha görmedik. Başvurduk ama bir muhatap bulamadık. Nereye başvuru yapsak takipsizlik ile sonuçlandı. Şimdi kemikler bulunmuş babamın da kemikleri aralarında olabilir. Eğer onların kemikleri ise sorumlular tespit edilip cezalandırılmalı” dedi. 

Mustafa Kalpar

Bir mezarı olsun

Ahmet Kalpar’ın ağabeyi Mustafa Kalpar ise kardeşinin korucular tarafından Siverek’te bulunan işyerinde alıkonulduktan sonra haber alamadıklarını söyledi. Kalpar da  “Ölü ya da diri kardeşimi bulmak istiyoruz. Teselli bulacağımız bir mezar istiyoruz. Failler belli olsa bile zaman aşımı diye cezalandırılmayacaklar” diye konuştu. n URFA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.