Kendi halkını da soyan hırsızlar galiba gidici

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Görünen o ki, eğer önceki gün Erzurum’da olduğu gibi “Allah u ekber“ naralı Hizbullah katillerini sokaklara salıp seçimi önleyecek büyük kargaşa çıkarmazsa Recep, Kürt çavuş Hakan Fidan ve Hulusi Akar’ı da alıp gidecek.

Kurtlar, gün ortasında avlanmak için sisli, puslu havayı sever. Mafya da her daim siyasal, sosyal ve ekonomik kriz ortamlarını.

Mafya ekonomik krizde, kıtlığı duyulan malları pazarlayarak palazlanır. Amerikan mafyası, 1929 krizindeki içki yasağında imparatorluğa dönüştü. Türk Mafyası, 1970’lerde sigara, Visky, yağ ve araba lastiği kaçakçılığı ile büyüdü.

Mafyanın sevdiği bir başka hava siyasal ve sosyal krizlerdir. Örneklersek, MHP’nin ülkücü mafyası, 1970’lerde filizlendi, ama 1980 darbesinin doğurduğu hukuksuz iklimde gelişti. Rejim daha sonra Kürtler karşısındaki bunalımda ilan ettiği “topyekün savaş“ süreci ile Mafyalaştı. Mafya şefleri kol başı oldular. Mafya JİTEM ile ordu içine uzandı. Savaş araçları ile uyuşturucu nakledildi. Dokunulmaz çeteler, başlarını alıp yürüdüler.

Bir Mafya yapılanması olan Hizbullah, bu dönemde yaratıldı. Polis ve askeriye onlara üs oldu. Sonraki süreçte Hizbullah, bir baskınla tedavülden kaldırıldı. Sonra, tutukluları serbest bırakılarak rejime monte edildi. O çete şimdi, iktidarın İslamcı Mafya ve ülkücülere ek sokak gücü ve siyasi ortağı.

Siyasal İslamın 1990‘lar bunalımında, Recep Tayyip’in yanında duran “ülkücü“ Mafya kolu, Yeşildağ biraderler sırdaş, kasadar, tahsildar olarak üstün hizmetler verdi. Kendileri de büyük kazandı.

Ancak, herkes onları kardeş kardeş vurgun paylaşan bilirken öyle olmadığı anlaşıldı. Yeşildağların küçük biraderi Ali Yeşildağ, kullanıldıktan sonra, payına da çöküldüğü için, isyan etti. Recep’in en güçlü Kurdistan ayağı ve tarım eski bakanı Mehdi Eker’le ortaklığında, ona kazandırdığı üç buçük milyar doların hikayesini “faş“ ediverdi. Bununla da kalmadı. Antalya Havaalanı işletmeciliği ihalesinde, Recep’e bir milyar dolarlık avanta kazandırdığını, buna rağmen 30 milyon dolarlık komisyonuna çöküldüğünü açıkladı.

Recep, şimdi Cumhurbaşkanı. Hem de çok dindar havalarında. Cami avlularında kurulan kürsülerde, aleme din satıyor, hem de dünyada terör estiren radikal islama da lider olmaya soyunuyor. Ama Yeşildağ’ın açıklamaları hukuken suç, adap olarak yüz kızartısı, dinen büyük günah...

Gelgelelim Recep tenezzül edip “ekmek, Kuran çapsınki bir şey çalmadım“ bile demiyor.

Oysa bizler böyle zamanlarda “Qufar, gavur“ ellerine gözümüzü dikip hep, ah çeker gibi  “dünyanın başka yerinde olsa“ diyoruz. Ahlakın, demokrasi ve utanma duygusunun hasını gavur ellerinde arıyoruz. Nitekim öyledir. Mesela, Almanya’da haksız kredi almış Cumhurbaşkanı istifa edip gitti. Mafyayla işbirliği yapan İtalyan başbakan hapishaneyi boyladı. İspanya Kralı rüşvet almaktan sürgüne çıktı.

Ama bir tanesi dünyaya bedel Türk’ün dünyasında hırsız şerbetli. Gücü varsa, soru bile sorulmuyor. Misal Recep’in evinde istiflediği paraları açıklayan, rüşvet alan bakanları deşifre eden savcılar, polisler mahpus veya aranan kaçkın. Zenginliklere çökenler, “pir u pak“, muhterem dindar.  

Oysa, Ali Yeşildağ’ın açıkladığı son vurgundaki toplam dört buçuk milyon dolar, onbinlerce işsizi açlıktan kurtarabilir, soğana, patatese, ete hasret ülkede onbinlerce çiftçiye traktör, damızlık hayvan, tonlarca tohum sağlayabilir, açlıktan intihara gidenleri kurtarabilirdi.

Ama işte, balığın baştan başlayarak kokması gibi, ahlaki çöküntü baştan başlarsa, öteki söylemle hırsızlar kutsanır, ülke mafyalaşan tarikatların eline geçerse falan, filan...

 

Ve SÖZÜM SANADIR MASUM VE MAZLUM KÜRT!..

Türkler’in düzeni böyle. Öyle gelmiş, yüz yıldır böyle gidiyor. Bu düzende, güç her zaman haklıdır. Alttakiler ona hizmet etmekle, vergi ödeyip onu Harun Reşid lüksü içinde yaşatmakla görevlidir.

Bakın, Recep ölünceye kadar hükümdar olmak için, yeniden meydanlarda. Kalabalıklar, ona tapınma halinde. Yürüttüğü seçim propagandasının masrafları yoksulların cebinden. Onların parasıyla satın alınmış arabalar, uçaklar, yeme içmeler, sarayda yüzlerce kişlilik ziyafetler.

Hırsızlıktır bu. Bir halkın emeğine, kazancına çökme yağmadır. Ama fukaralar ne bilsin...

Halk ekmeğe muhtaç ama tepesinde taşıdığı Recep dünya zengini. Zenginliğin kaynağı ise belirsiz. Çünkü, görünen geliri ise maaşı. Dolar milyarderleri çocukları ise hiç bir zaman çalışmadı ki maaşları olsun. Ancak kimse “değirmenin suyu nereden“ diyemiyor.

Görünen o ki, eğer önceki gün Erzurum’da olduğu gibi “Allah u ekber“ naralı Hizbullah katillerini sokaklara salıp seçimi önleyecek büyük kargaşa çıkarmazsa Recep, Kürt çavuş Hakan Fidan ve Hulusi Akar’ı da alıp gidecek.

Ha gelecekler olanlar mı? Kürtler açısından, değişen bir şey olmayacak. Yüz yıldır, hep insanca vaadlerle geldiler, ama hemen gideni arattılar. O nedenle beklentiye girmemek gerek. Gelecek olanlar, giden kanlıları aratmasınlar, o da yeter.

Bu arada, bunlar Kürt katilleri. Ayrıca hırsızlıktan büyük suçlu. Elleri kanlı zindan işletmecileri. Onun bunun malı, mülküne çöken gaspçılar. Gerçi olmaz ve dahası Türk tarihinde Menderes olayı hariç, olmamış şey ama, yine de hesap sorulur korkusundan titriyorlar. O nedenle yakalanma korkusu yaşayan cani gibi, bunlardan da türlü vandallık beklenir. Kürtlerin Kobani gösterisinde olduğu gibi, bu kez seçimi engellemek için Hizbullahı sokaklara salabilirler. Bu bir ihtimal, ama beklenmeyen değildir.

Ne olursa olsun Kürt kardeş, bu kavga senin değil. Bırakın, ne halleri varsa görsünler...

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.