Kıbrıs, Rojava ve ırkçılık

Forum Haberleri —

❏

  • Türk ırkçılığının ana dayanağı “tek devlet, tek millet" biçiminde ifade edilen herkesin Türkleştirilmesidir. Kürtlere saldırıların nedeni de budur. 

ZEKİ AKIL

Türkiye’de Kürt düşmanlığı ve ırkçılık açık saldırılar biçiminde giderek artıyor. Resmi yetkililer ise sürekli bunları inkar ediyor ve saldırganları koruyorlar. Bu da anlaşılırdır. Çünkü Türkiye’de ırkçılık devlet tarafından geliştiriliyor. Devleti yönetenler toplumları ayrıştırmak ve özgürlük isteyenleri bastırmak için bu zehirli silaha başvururlar. Türk ırkçılığının ana dayanağı “tek devlet, tek millet" biçiminde ifade edilen herkesin Türkleştirilmesidir. Kürtlere saldırıların nedeni de budur. 

Konya ve diğer illerde Kürtlere karşı yapılan ırkçı saldırılar Avrupa’da Türklere karşı yapılsaydı Erdoğan ve şürekası kıyameti koparırlardı. Aynı şekilde Kürtlerin yaptığı bir saldırı olsaydı daha beterini yaparlardı. Ancak kendilerinin politikalarının bir yansıması olduğu için sağırları ve körleri oynuyorlar. Saldırıya uğrayan Kürtler kendileri gibi resmi olarak Türkiye’nin vatandaşlarıdırlar. Kendi yönetimleri ve sorumlulukları altında vatandaşları saldırıya uğruyor ama saldırganları kolluyor ve sırtlarını sıvazlıyorlar.

Erdoğan ve Bahçeli yönetiminin Kürt düşmanlığı sınırları aşmış, nerede Kürt varsa oraya hücumu bir görev bellemişler. Geçen hafta Doğu-Kuzey Suriye özerk yönetiminden bir heyeti Fransa’da Macron karşıladı. Rojava’dan ve Suriye’den on binlerce insan DAİŞ’e karşı savaşta şehit oldular. Fransa da bu koalisyonun içindeydi. Macron’un Rojavalılarla görüşmesinden ve yardımlaşmasından daha doğal ne olabilir. Ancak faşist Türk yönetimi hemen harekete geçti. Türk Dışişleri Bakanı bu görüşmeyi “Türkiye’nin güvenliği, Suriye’nin bütünlüğü ve Ortadoğu için tehlikeli" ilan etti. Aynı günlerde Beşar Esad da Kürtler için benzer açıklamalar yaptı. Dikkat edilirse Kürtler konusunda Esad’la Türk faşistleri arasında herhangi bir fark ve çelişki yok. Anlaştıkları yegane konu Kürtlerdir. 

Türk devleti Astana sürecini Kürt karşıtı cepheye çevirdi. BM Suriye temsilcisi Pederson, “Türk devleti bloke ediyor, Rojava’ya anayasa komitesinde yer veremiyoruz”, diyor. Rusya ve ABD gibi devletler de aynı şeyi söylüyor. Bu devletlerin çıkarcılıkları ve tutarsızlıkları bir yana ama hepsine karşı Türk devletinin harekete geçtiğini ve Kürtlere yer vermemek için büyük çaba sarf ettiğini biliyoruz. Şimdi de Güney Kürdistan’a saldırılarını büyük bir pervasızlıklar sürdürüyorlar. Aynı şekilde ABD, Avrupa, Rusya ve Arap ülkeleri ya Türkiye’yi destekliyor ya da sessiz kalıyorlar. Türkiye’nin Kürt düşmanlığı o kadar derin ve sınır tanımaz bir hal almış ki, herkes onun şerrinden kaçıyor.

Kürtler Suriye’de ayrı bir devlet kurmak istemiyorlar. İstedikleri demokratik bir Suriye’de kimlikleriyle yaşamak ve özerklik statüsüdür. Bu dünyada çok olağan karşılanan bir taleptir. Kaldı ki, Kürtlerin Türkiye ve Suriye’de varlıkları bile inkar ediliyor. Asimilasyona tabiler. Tarihten silinmek isteniyorlar. Buna karşı var olmak için mücadele etmek ve taleplerde bulunmak gayet meşru bir haktır. Bu hak talebinde bulundukları için Kürtlerin başına getirilemedik bir felaket bırakmadılar. Kendilerinin yaptığı yetmiyormuş gibi Türk faşizmi bütün dünyayı da Kürtlere karşı savaşa sürmek için çırpınıp duruyor.

Kürtlerin adı ve herhangi bir statüsü olmasın diye sınırsız bir savaş yürüten Erdoğan faşizmi küçücük Kıbrıs’ta ayrı bir Türk devleti kurmak için bütün dünyayı bir tarafa itmiş. Kıbrıs’ta topu topu birkaç yüz bin Türk var. Kıbrıs, BM üyesidir. Aynı şekilde AB üyesidir. Ayrıca Kıbrıs’ta Türkler için federasyon statüsü kabul ediliyor. İki halkın eşitliğine dayalı federal bir çözüm niye yetmiyor? Kıbrıs Türkleri de AB’ye girerse ekonomik ve demokratik haklar konusunda daha iyi koşullara sahip olurlar. Ama Türkiye yakalarından düşmüyor. 1974’ten beri Kıbrıs’ı işgal etmiş, çıkmıyor. Kıbrıs halkının kendisini yönetmesine izin vermiyor. BM kararlarına rağmen Türkiye zorbalık yapmaya devam ediyor.

Görüldüğü gibi Kıbrıs gibi küçük bir coğrafya için bölme ve parçalama oyunlarına başvuruyor. Kaldı ki, Kıbrıs dünyada resmiyeti olan ve tanınan bir devlet. Ama iş Kürtlere gelince Türkiye ayrı bir dünyaya gidiyor. Sadece Türkiye’de otuz milyondan fazla Kürt var. Onlara ana dilleriyle eğitim görme hakkını bile tanımıyor. Cömertçe Kürtleri hapse atıyor, hain ve terörist ilan ediyor, köylerini ve şehirlerini başlarına yıkıyorlar. Dünyanın neresinde olursa olsun birisi Kürtlere bir selam verdi diye hücuma uğruyor. Türkiye’de ırkçılık gelişmeyecek, Kürtlere saldırı olamayacak da ne olacaktı ki?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.