Kitabına ulaşamayan yazarlar

Kültür/Sanat Haberleri —

ARYEN YAYINLARI

ARYEN YAYINLARI

    • Yazar kadrosunun çoğu tutsak yazarlardan oluşan Aryen Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Roj Agir: “Devlet, tutsak yazarların eserleri toplumla buluşmasın diye her türlü müdahaleyi yapıyor. Kendi kitabını eline alamayan yazarlar var.”

MIHEME PORGEBOL

Yazar kadrosunun çoğu tutsak yazarlardan oluşan Aryen Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Roj Agir, “Devlet, tutsak yazarların eserleri toplumla buluşmasın diye her türlü müdahaleyi yapıyor. Kendi kitabını eline alamayan yazarlar var” diyerek, tutsak yazarlar üzerinde uygulanan kültürel kırım politikasına dikkat çekti.
Yazarlarının çoğu Türkiye hapishanelerindeki tutsaklardan oluşan Aryen Yayınları’nın genel yayın yönetmeni Agir, devletin tutsak yazarlar üzerindeki politikalarını gazetemize değerlendirdi. Bastıkları kitaplarının çoğunun zindan edebiyatına dahil edilebileceğini ifade eden Agir, zindan edebiyatının hem toplum hem de yazar için önemine vurgu yaptı. “En başta, bir yaratımın, üretimin tutsak bir insan için ne anlama geldiğini az çok biliyoruz. Bu yüzden de, büyük bir emek ve sabırla ortaya çıkan bir eseri topluma ulaştırmak için elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz" diyen Agir, "Tutsak yazarın, yarattığı bir eser insanlara ulaştığında yaşattığı özgürlük hissini, sevincini biz de hissetmeye, duyumsamaya çalışıyoruz. Bu sorumlulukla hareket edip ürünün salt kitap olarak çıkmasına değil, en iyi şekilde çıkmasına özen gösteriyoruz" diye belirtti.

Hakkını vermeye çalışıyoruz
"Tutsak yazarların üretimlerine karşı gösterdiğimiz hassasiyet tutsak yazarların da ilgisini çekiyor ve bu birlikte çalışabilmemizi sağlıyor" diyen Roj Agir, bu ilginin hakkını vermeye çalıştıklarını söyleyerek ekledi: "Tüm çabamız yaratılan ürünün en iyi şekilde toplumla buluşması içindir. Bunu ne kadar başardığımızı bilemem ama en azından bunun için ter döküyoruz."
Tutsak yazarların üretimlerini engellemek için devletin kararlı bir baskı politikası yürüttüğünü belirten Agir, “Yaptıklarının, insanları neden tutsak ettiklerinin gayet bilincindeler. Toplum, gözünün önünden alınan bir insanı, tutsak edileni unutuyor olabilir ya da o tutsak insanları yaşamının bir parçası olmaktan çıkarıyor olabilir ama egemenler için bir insanı tutsak etmekle mesele bitmiyor. Devlet, tutsak yazarların eserleri toplumla buluşmasın diye her türlü müdahaleyi yapıyor" diye konuştu.

Yazarların eserleri de rehin
Bunun yeni bir şey olmadığını da ifade eden Agir kabul edilmez uygulamalara imza atıldığını örnekleriyle anlattı: “Tutsaklar yazı yazmasın, üretmesin diye birçok zorluk çıkarılıyor. Tutsakların bilgiye erişimi çok zor. Birçok zindanda kitap kısıtlaması var, bu da yazım sürecini doğrudan etkiliyor. Yazılan eserlere oda-hücre baskınlarında el konuyor, çoğu vakit bu eserler bir daha tutsağa verilmiyor. Posta ile yollanmak istenen eserler bazen aylarca, yıllarca engelleniyor, kimi vakit ise dışarı yollanmasına izin verilmiyor. Bir de şöyle ilginç bir durum var; zindan yönetimin izniyle dışarıya çıkarılan bir eser, bir yayınevi tarafından basılıp kitap olarak zindana yollandığında, bu kitap yazarına verilmiyor. Bu şekilde kendi kitabını yıllarca eline alamamış nice tutsak var."

Zindan edebiyatına doğru yaklaşılmıyor
Devletin tüm baskılarına rağmen Türkiye zindanlarındaki yazınsal üretimin 2000’li yılların ortasından itibaren arttığına dikkat çeken Agir, bu sıçramanın dile yaklaşımdaki paradigmasal değişimle ilişkili olduğunu savundu. Dil sorununun devrimden sonra veya devrimle çözülecek bir sorun olmaktan çıkarılıp günlük yaşamın bir parçası haline getirilmeye başlanmasının tutsakların Kürtçe üretimlerini arttırdığının altını çizen Agir şöyle devam etti: “Her ne kadar popüler ve görünür olmasalar da, çok değerli kitaplar yazan onlarca tutsak yazar var. Kürtçe (Kurmancî) çıkan kitapların büyük bir kısmı tutsak yazarlara ait. Zindandaki üretim istenilen düzeyde olmayabilir belki, ama bu, tutsakların üretim eksikliğinden ziyade genel olarak dışarıdakilerin, mevcut üretime-eserlere karşı doğru bir yaklaşım gösterememesinden kaynaklanıyor. Bu yaklaşım içerideki üretimi-üretimsizliği de etkiliyor."

Yazarak izolasyona baş kaldırıyorlar
Devletin tutsak yazarlara yaklaşımının da zindan edebiyatının doğru anlaşılmasının önüne geçtiğini vurgulayan Agir, bu uygulamaların tutsak yazarların görünürlüğüne de etki ettiğini söyledi. “Devlet, sadece içeridekileri dışarıdakilerden uzak tutmak için zindan yapmıyor. Fiziken de o zindanları şehirlerin en ücra yerlerine, dağ başlarına yapıyor. Tutsakları toplumlarından uzak tutmak için binlerce kilometre ötedeki hapishanelere sürgün ediyor. Gözden uzak tutuyor” ifadeleriyle tutsaklara uygulanan tecrite dikkat çeken Agir, “Tutsaklar yazarak bu tecride, bu yalıtılmışlığa baş kaldırıyor. Toplum ile aralarına örülen duvarları parçalamak istiyor. Ben buradayım diyor ve sesini ulaştırmak istiyor. Yazarak özgürleşmek ve mümkünse topluma da özgürlüğün yolunu göstermek istiyor" ifadelerini kullandı.

Okura da sorumluluk düşüyor
Tutsak yazarların görünürlük konusunda sorunları olduğunu da belirten Agir, zindan edebiyatının ve tutsak yazarların görünürlüğü için okura da sorumluluk düştüğünü hatırlattı. "Okurlar, tutsak yazarların kitaplarının tanıtımı konusunda kendilerini sorumlu hissedebilirler" diyen Agir şöyle devam etti: "Her türlü imkâna sahip dışarıdaki yazarların kitapları yerine, okuyup beğendikleri tutsak yazarların kitaplarını sosyal medyada paylaşabilir, çevrelerindeki arkadaşlarına önerebilirler. Elbet, sırf yazar tutsak olduğu için değil, bunu kimseden beklemeyiz, ama okuduğu nitelikli bir ürün ise ve beğenmişse bunu yapabilir bizce. İçerideki yazarların sesinin yankısı dışarıya çıksın diye, hep birlikte bu sese güç katmalı, onu yaymalıyız."


Tutsak yazarlarla anılan bir yayınevi

Aryen yayınları 2016 yılınının Ekim ayında Ankara’da kuruldu. Kısa sürede “Sanat hakikat arayışıdır” ilkesiyle çok sayıda eser basan yayınevi Mahmut Yamalak, Menaf Osman, erd. Agron, Ramazan Çeper, A.Hekîm Kozluk, Ahmedê Bilokî gibi çok sayıda tutsak yazarın eserlerini yayımladı. Bu yayın politikası, bastıkları eserler ve birlikte çalıştıkları yazarlardan ötürü tutsak yazarlarla anılan bir yayınevine dönüştü. Yayınevinin Genel Yayın Yönetmeni Roj Agir bu durumu, “Nicel olarak bizden daha fazla tutsak yazarın kitabını basan yayınevleri var. Kaldı ki, yayınevi olarak çok yeni sayılırız. Buna rağmen tutsak yazarlar denilince Aryen’in akla gelmesi, Aryen’in isminin tutsak yazarlarla anılması bizim için gurur verici bir durum. Eksik ve yetersiz de olsa tutsak yazarların ürünlerini görünür kılabilmişiz demek. Elbet bununla yetinmek bir yana, daha iyisini yapmanın uğraşı içerisinde olacağız” şeklinde ifade ediyor. Çalışmalarını halkın özgürlük mücadelesinin şekillendirdiği ilkeler doğrultusunda sürdüren Aryen yayınları şu ana kadar 24 farklı tutsak yazara ait 28 eser yayımlamanın yanında politika, sosyoloji, dilbilim vb. birçok alanda da eser basıyor.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.