Komisyon bile Kürtçeyi dinlemedi

Barış Anneleri meclis komisyonunda

Barış Anneleri meclis komisyonunda

  • Kürt meselesinin çözümü ve demokratik entegrasyon için kurulan Meclis'teki komisyon, Barış Annesi'nin Kürtçe konuşmasını engelledi. Meclis Başkanı Kurtulmuş, ısrarla Türkçe konuşmaya zorladı. DEM Parti tepki gösterdi.

Barış Anneleri'nden Nezahat Teke'nin Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda Kürtçe konuşması, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından engellendi.

Barış Anneleri, Kürt sorununun çözümü için Meclis’te kurulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 5. toplantısında konuştu. Anneler, yaşadıkları hak ihlallerine ve çocuklarının hikayelerine atıfta bulunarak, komisyonun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğine vurgu yaptı. Barış Annesi Türkiye Bozkurt, “Kızım 14 yaşındayken Diyarbakır'da gözaltına alındı. 27 gün haber alamadık, avukatı da Meral Danış Beştaş’tı. Kızım 18 ay sonra cezaevinden çıktı ancak tekrar tutuklandı. Şimdi ise 27 yıldır cezaevinde. Kürtler üzerine düşen tüm adımları attı. Silahlar yakıldı, parti feshedildi. Hepsi oldu ama bir karşılık verilmedi. Başta Öcalan olmak üzere cezaevlerinde bulunan siyasi ve hasta tutsaklar serbest bırakılmadır” dedi.

Kürtçe başlayınca uyarıldı

Barış Annesi Rebia Kıran, sözlerine Kürtçe başlarken, uyarılar üzerine Türkçe devam etti. Rebia Kıran, “Kim bu barışa vesile oluyorsa hürmetimiz, selamlarımız onlaradır. Bu barış sözü eğer Sayın Öcalan’dan çıkmış ise biz Barış Anneleri olarak bu barışı destekliyoruz” diye konuştu. Rebia Kıran, komisyonun sürece sahip çıkmasıyla beraber ülkenin “gül bahçesine” döneceğini ifade etti. Her şeyden önce Rêbar Apo'nun özgürleşmesini istediklerini belirten Rebia Kıran, “Öcalan gelsin, Meclis’te otursun ve derdimizi birbirimize anlatalım. Biz analar olarak halkın içine giriyoruz, herkesin fikrini alıyoruz. Bize ‘Hani barış nerede? Bir adım atılmamış?’ deniliyor. Bu ülkede hak, hukuk, adalet olsaydı çocuklar dağa çıkmazdı. Biz Barış Anneleri olarak buradayız. Sayın Öcalan’ın bir çağrısı ile Kürt halkını topladıysak halk arkasındadır” dedi.

Gerilla nasıl gelsin?

Komisyona, “Gerillalar neye dayanarak Türkiye’ye gelecek” sorusunu yönelten Rebia Kıran, şunları söyledi: “Acaba hangi şartla Türkiye’ye gelecekler? Onları cezaevine tıkacaklar, 30 sene ceeza verecekler. Böyle barış olmaz. Onlar da gelsin siyaset yapsın. Medyanın sivri dilini durdurun. Madem barış olacak, bunların dilini durdurun ki birbirimizi saralım” dedi.

İnsan hakları örgütleri

Barış Anneleri'nden Nezahat Teke, Kürtçe konuşabilseydi kendisini daha iyi ifade edebileceğini kaydedince DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, çeviri yapabileceğini söyledi. Ancak Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Genel Kurul’da olunmasa da Genel Kurul’daki işleyişin devam etmesini rica etti. Kurtulmuş, “Annemizin talebi tutanaklara geçti” dedi. Bunun üzerine Teke konuşmasına Türkçe devam etti. Teke, sözlerine “Türk ve Kürt anneleri fark etmez, anne annedir. Ne onun acısı benimkinden farklı ne benim acım onunkinden“ diyerek başladı.
Kürt Halk Önderi'nin 27 Şubat’taki çağrısıyla bir ümit doğduğunu söyleyen Teke, şöyle devam etti: “O günden bugüne herhangi bir adım yok. Bizim çalışmamız sadece annelerin ağlamaması için. Bunun için silahların susması, adımların atılması gerekiyor. Öcalan çıkıp birebir destek sunmalı. Çağrısından belli oluyor; PKK silah bıraksın, PKK kendini feshetsin ama karşılığında somut bir adım bekliyoruz. Gencecik çocuklarımızı değil de silahları toprağa gömelim. Savcılık bize diyor ki ‘savaş var mı ki barış istiyorsunuz?’ Yoksa bu insanlar neden ölüyor? Savaş dediğim için bir yıl ev hapsi aldım. İnsanlar ölüyorsa var demek ki bir şey."

Cumartesi Anneleri

Cumartesi Annelerinden İkbal Eren Yarıcı, 1980’de kaybolan ağabeyi Hayrettin Eren’in hikayesini anlattı. Tüm başvurulara ilişkin belgeleri komisyona sunduğunu belirten Eren, ailesinin tüm ısrarlarına rağmen dava açılamadığını, her askerlik döneminde ağabeyine celp geldiğini söyledi ve “Bu psikolojik işkencenin üzerimizdeki yükünü düşünmenizi istiyorum” dedi. Gözaltında kayıpların yaşandığı dönem Şükrü Balcı’nın emniyet müdürü, Mehmet Ağar’ın Terörle Mücadele Şubesi Müdür Yardımcısı olduğunu hatırlatan Eren, “Gözaltında kaybedilenlerin sorumluları bellidir. Abimin faili olarak yargılanmalarını istiyorum” dedi. Komisyonun çözüm odaklı ve samimi olduğuna inanmak istediğini kaydeden Eren, “Hep birlikte demokratik bir ülkede yaşamak istiyorsak bu yaraların iyileştirilmesi gerekir“ şeklinde konuştu.

Ağar, Eken ve Çiller

Eren’in ardından söz alan Cumartesi Annelerinden Maside Ocak da ağabeyi Hasan Ocak’ın ve onu yıllarca arayan ailesinin hikayesini anlattı. Ocak, ”Mehmet Ağar, Korkut Eken, Tansu Çiller ve yöneticilerinin ifadeleri on yıllardır alınmadı. Tanıklar dinlenmedi” dedi. Ocak, bu komisyonu çatısı altında bir Hakikat Komisyonu kurulması için gerekli adımların atılmasını da istedi.

Annelerin talepleri

Gözaltına 19 Ekim 1995'te alınıp kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun da babasının, ailesinin ve Cumartesi Annelerinin mücadelesini anlattı. Tosun, Cumartesi Anneleri’nin taleplerini şöyle özetledi:

* Hakikatin açığa çıkarılması: Gözaltında kaybedilen yüzlerce insanın akıbeti açıklanmalıdır. Devletin resmi kurumları, geçmişin karanlık sayfalarıyla yüzleşmekle yükümlüdür.

* Cezasızlığın son bulması: Gözaltında kaybetmeler başta olmak üzere, insanlığa karşı suçlar zaman aşımına uğratılamaz. Failler yargı önüne çıkarılmalı.

* Geride kalanlar için adil onarım: Yaşanan kayıplar ve travmalar için onarıcı politikalar hayata geçirilmelidir. Kamusal özür, anma alanları, hatırlama mekanları bu sürecin birer parçası olmalıdır.

* Kurumsal reform: Hak ihlallerine zemin zemin hazırlayan ve suistimallere göz yuman güvenlik, yargı ve idari yapılar yeniden yapılandırılmalıdır. Demokratik denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir.

* Toplumsal diyalog ve katılım: Barış süreci toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde yürütülmelidir. Şiddete maruz kalanlar, kadınlar, sivil toplum, yerel inisiyatifler bu sürecin aktif ölmesi haline getirilmelidir.

İnsan hakları örgütleri

Toplantının ikinci oturumunda ise İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Hüseyin Küçükbalaban, İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Vetha Aydın Yüksel, İHD Amed Şube Eşbaşkanı Ercan Yılmaz’ın yanı sıra İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Genel Başkanı Kaya Kartal konuştu. Ardından Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkanı Mahsum Batı ve yine vakfın başkan yardımcısı Erkan Şenses söz aldı. Son olarak İnsan Hak Ve Hürriyetleri Ve İnsani Yardım Vakfı başkanı Fehmi Bülent Yıldırım ve vakfın Yönetim Kurulu Üyesi Vahdettin Kayğan konuştu.

39 yılın raporu verildi

İkinci oturumun ilk sözünü alan İHD Eşbaşkanı Hüseyin Küçükbalaban, sivil toplum örgütlerinin komisyonla nasıl bir ilişki kuracağının yasal çerçevesinin belirlenmemiş olmasına ilişkin eleştirilerde bulundu. Küçükbalaban, "emen Abdullah Öcalan'la da görüşülmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Silahlarını imha eden Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun da sürece dahil olması gerekir" dedi. Savaşın 39 yılını rapor altına aldıklarının altını çizen Küçükbalaban, İHD verilerini komisyona sundu. Balaban, "Bizim verilerimize göre 36 bin 409 insan bu süreçte hayatını kaybetmiş. Bunların içerisinde 9 bin 454 kişi sivildir. Bunun yanında çatışmanın tarafı olmayan insanlar da hayatını kaybetmiş” diye ekledi. 

İHD'nin sunduğu öneriler

Sonrasında söz alan İHD Amed Şube Eşbaşkanı Ercan Yılmaz ise Kürt meselesinin çözümü için kapsayıcı çerçeveye, insan haklarına saygıya, demokratikleşme ve eşit yurttaşlığa ihtiyaç olduğunu belirterek, önerilerini şu şekilde sıraladı;

* Komisyonun öncelikle PKK militanlarının silahsızlanması ve toplumsal yaşama katılmaları için gerekli yasal düzenleme hazırlıklarına başlayarak, bu konudaki olumlu dünya deneyimlerinden ve uzman kişilerden faydalanması gerekmektedir. 

* Komisyon tarafından yapılacak çalışma ile Kürt toplumunda manevi değerleri yüksek olan Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said-i Nursi’nin mezar yerlerinin açıklanarak naaşlarının ailelerine teslim edilmesi sağlanmalıdır.

* Kürtçenin Kürt meselesindeki önemi dikkate alınarak ana dil hakkı güvence altına alınmalı; ana dilinde eğitim, yayıncılık ve kültürel faaliyetler yasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Komisyonun tavsiyesi ile Türkiye Cumhuriyeti, BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin 17.29 ve 30. Maddelerine konulan çekincelerin kaldırılması sağlanmalıdır. 

* Kayyum atanması düzenleyen kanun maddesinin iptalini sağlayacak yasa değişikliği Meclis'e sunulmalı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına konulan çekincelerin kaldırılması tavsiye edilmelidir. 

* Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, İnfaz Kanunu'nun eşitlik ilkesi dikkate alınarak değiştirilmesi, İdare ve Gözlem Kurullarının lağvedilmesi, hasta mahpusların tahliye edilmeleri önündeki engellerin kaldırılması, komisyon tarafından hazırlanacak yasa tasarılarıyla Meclis'e tavsiye edilmelidir. 

* AİHM ve AYM ihlal kararlarının yerine getirilmesi önündeki politik engellerin ortadan kaldırılması için komisyon tarafından çalışmalar yapılmalıdır. İhlal kararları doğrultusunda yasa değişikliği tekliflerinin hazırlanması gerekmektedir. 

* Gözaltında zorla kaybetme ile faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla 'Hakikat ve Adalet Komisyonu' kurulması ve BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeye taraf olunması konularında komisyon tarafından Meclis'e tavsiyede bulunulmalıdır.    

* Türkiye genelinde henüz açılmamış en az 303 toplu mezar ve bu mezarlar içerisinde en az 3 bin 920 insan naaşı bulunmaktadır. Bağımsız bir araştırma komisyonu kurulması ve Minnesota Protokolü'ne uygun bir şekilde kazı işlemlerinin yapılması sağlanmalıdır.

* Düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri üzerindeki sınırlamaların sona ermesi için yasal değişiklik dahil tüm çalışmaların yerine getirilmesi gerekmektedir.  

* Evrensel hukuk normları tarafından suç olarak değerlendirilmeyen fiilleri nedeniyle kamu görevinden ihraç edilen tüm yurttaşların görevlerine iade edilmesi ve ihraç süreleri boyunca mahrum kaldıkları özlük haklarının yerine getirilmesi gerekmektedir. HABER MERKEZİ

 

* * *

Yükün ağırlığını hatırlattı

DEM Parti'nin komisyon üyeleri, son iki toplantıya dair "İki gün boyunca dinlediğimiz tüm sunumlar bize bir kez daha geçmişin yükünün ağırlığını hatırlattı” dedi.

Komisyon üyeleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Celal Fırat ve Cengiz Çiçek, 19 ve 20 Ağustos tarihlerinde yapılan son iki toplantıya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şunlar ifade edildi: "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu dördüncü ve beşinci toplantısını tamamladı. İki gün boyunca, komisyonda temsiliyeti olan siyasi partilerin mutabakatıyla belirlenen kişiler ve kurumlar dinlendi. Öncelikle gerek yaşadığı acıları ve mağduriyetleri açık bir şekilde paylaşan gerekse de eleştiri, görüş ve önerilerini ifade eden tüm kişi, çevre ve kurumlara partimiz adına teşekkür ediyoruz.

Yapılan konuşmalarda, Kürt meselesinin çatışma zemininde seyrettiği yılların başta can kaybı olmak üzere toplumsal, siyasal ve ekonomik etkilerinin bir fotoğrafının çekildiğini söyleyebiliriz. Her hikâye, her yaşanmışlık, her tespit ve öneri bu fotoğrafı tamamlayan parçalardı.

Çok farklı siyasal görüşlerden, toplumsal kesimlerden duygularını ve önerilerini komisyonda paylaşan kişi ve kurumların gerekçeleri, dayanakları ve tanımlamaları farklılıklar arz etse de mevcut sürece desteklerini ve başarılı olması temennilerini beyan etmeleri çok kıymetliydi.

Elbette bakış açılarının ve önerilerinin arasındaki farkların bilincindeyiz. Ancak dinlediğimiz kişi ve kurumların sürece dair desteklerinin, siyaset kurumuna tarihsel ödevler yüklediğinin de farkındayız. Acılar arasında hiyerarşi kuran, acıları birbiriyle yarıştıran anlayışlar karşısında politikanın, toplumsal sorunların çözümüne dair rolünü bir kez daha hatırlıyor ve hatırlatmak istiyoruz.

İki gün boyunca dinlediğimiz tüm sunumlar bize bir kez daha geçmişin yükünün ağırlığını hatırlattı. Bu yükün ağırlığını hissediyoruz ve bu yükü bizden sonraki nesillerin üstüne bırakmamak için elimizden gelen tüm çabayı, komisyon faaliyetleri boyunca gösterme kararlılığımızı vurguluyoruz.

Bu çerçevede, komisyon çalışmalarını dışarıdan yalan ve provokasyonlarla sabote etme, toplumda gelişmekte olan meşruiyeti baltalama, barış ve Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde atılacak adımları engelleme amaçlı tüm girişimlerin karşısındaki kararlı duruşumuzu sürdürüyoruz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.