Köpekler serbest, taşlar bağlı…

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Yer yüzündeki tüm halklar gibi ayak altı edilmeden, başı dik yaşamak isteyen her Kürt’ün büyülü hayalidir özgürlük. Yüz yıldır, bu uğurda savaşıyorlar. Herkes kendi gücü ve imkanlarınca  uğraş veriyor.

Türk ırkçılığı hep böyleydi: Yok ediciydi. Ermeni ve Rum soykırımı ile Hitlere “ilham” verdiler. Dünya bu yaşananları, geriden gelerek lanetledi.  

Oysa, Kürtlerin direnci, dünyanın sonradan sahip çıktığı Ermeni ve Yahudi davası kadar meşrudur. Daha da meşru, çünkü onlar kökleri kanarcasına kırıldılar ama en azından dilleri kesik (yasaklı) değildi. İnançlarını yaşamaları suç değildi. İnançları gereği, ibadet edebiliyorlardı.

Ama Kürtçe ibadet, Türk medyasında hala terör haberidir. Bir süre önce 9 Kürt din adamı, Kürtçe namaz kıldırmak, hutbe okuyarak terör suçu işlemekten tutuklandılar. Yaşlı ve hasta esirlerden biri geçenlerde hapishanede vefat etti.

Ermeni ve Yahudi’nin malı, son ana kadar kendisine yasak değildi. Kapitalistler dünyasında Kürt’ün malı, serveti gasp ediliyor, mülkü, arazisi, yaylası kendisine yasaklanıyor, canının değeri bir kurşuna indirgeniyor.

Ve bu Kürt kimsesizlikten, başka bir deyişle “Avukatsızlıktan”, dünyalıların dilinde teröristtir. Pîrîka Mexbulê ( Makbule Nine) onların söylemi ile Makbule Özer, teröristlerden bir esir terörist olarak mahpustur. Kürt nine 80 yaşında ve hasta. Geçenlerde gittiği doktorda, onların diliyle konuşamadığı için hizmet alamadan hapishaneye dönüyordu.Tükürülesi barbarlık halleri işte...

Ninenin teröristliği ise evladı, torunları olan özgürlük savaşçısı kızlar, kadın ve “xort”lara (delikanlı) kapı açmak, onlara sofra kurmaktı.

Sırası ve yeri gelmişken, bu taş kafalılara Kürt hakikatini bir daha yalınlığı, yani çıplak doğruluğuya anlatayım: Tüm Kürtlerin gerçeğini bir kere daha haykırıyorum.

Yer yüzündeki tüm halklar gibi ayak altı edilmeden, başı dik yaşamak isteyen her Kürt’ün büyülü hayalidir özgürlük. Yüz yıldır, bu uğurda savaşıyorlar. Herkes kendi gücü ve imkanlarınca  uğraş veriyor.  Şeyh Said, bunlara itiraz edip yürüdüğünde, hiç bir Kürt’e “arkama geç ve benimle yürü” demedi. Kürtler kendiliğinden Şeyhin ardında saf tuttular. Seid Rıza, bombalanan evinden çıkıp dağa yönünü verdiğinde, ailesiyle tek başına ve  yalnızdı. İhsan Nuri Paşa ve arkadaşları da öyle. Ama onların elde tüfek ayağa kalktığını duyanlar “ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin” diyerek yanlarında “ref“ oldu.

Bunların anlayacağı şey değil, ama  davaları ulusaldır, milli meseledir. Onlar için, öne çıkan hiç bir liderin dini, mezhebi, ideolojisi önemli değildir. “Önemli olan Kürt ve Kürdistan davasıdır.”

O nedenle, yüz yıldır kanayan yaralı onurlarını avuçlarına alıp yönlerini dağlara verdiler, veriyorlar. Mücadele, hiç bir devir ve aşamada bir sınıfın, kat, katman ile tabakanın davası olmadı. İşbirlikçileri saymazsak, her Kürt kendince meselenin sahibidir
Her din ve mezhepten (Tel Aviv’e yerleşmiş Musevi Kürtler dahil) tüm Kürtler de olaya milli mesele penceresinden bakmaktadır. Ulu din adamlarının öncülüğünü yadsımamak gerek...

Barbar akıllarının almadığı ve asla kavrayamayacakları gerçekler, bunlar.  

Bakın, bu çağda iktidar savaşlarının yanında, pek çok kurtuluş hareketine tanıklık ettik.  

Mağrip’te (Kuzey Afrika) Tunus, Cezayir kurtuluş savaşlarını, Libya’nın kurtuluş hikayesini hatırlayın. Kürtlerin ödediği bedel, bunlarınkinden ağırdır. Kürtler teslim olmamak, biat etmiş, yandaş kesilmiş görünmemek için bir ev, ahır, gom değil, 4000 köyü gözden çıkardılar.  

Gururuna düşkün o mağrur insanlar, orada, burada sürünmeyi, açlık çekmeyi göze alarak, köylerini barbarın yangınına teslim ettiler.

Katiller, hırsızlar ve tecavüzcüler, barbarlıklarıya övündüler, övünmeye devam ediyorlar. Gününüzde “Kürtleri bitirdik, bitiriyoruz” diye seviniyorlar. Bitirmiş görünmek için 80’lik ihtiyarları, ihtiyaçlarını giderecek güçte olmayan hastaları, betonların gerisinde esir tutuyorlar.

Oysa, kendini bunların atası ilan eden kişi de bir zamanlar, Geliyê Zîlan’da katledilmiş kadınlara, ihtiyar ve çocuklara, Dersim’de kanayan bebeklere bakarak “bitirdik” diye keyifleniyordu. Ama daha sonra bütün dünyada yankılanan bir patlamayla yüz yüze geldiler.

Gelgelelim barbar kafa böyledir. Yok ediciliği biliyor, bunlar.

Mallarına çökmek için, Ermenileri kırdılar. O Ermenilerin bugün bir devletleri var. Yahudiler, soykırımından sonra meşrulaşan yoldan, kadim yurtlarına vardılar.

Dihok’taki sivil katliamdan sonra Türkler, ilk defa dünyada gür bir sesle lanetlendi.

Rusya’nın ne yapacağı belli değil ama Amerika kuvvetli bir sesle, Rojava’ya saldırı hazırlıklarına “hayır” diyor.

Neyin ne olduğu veya olaylar, durumların nasıl gelişeceği  belirsiz ama çıkışı bir ilk. Aya giden astronot Armsrtong’un deyimiyle, Amerika’nın tutumu “küçük bir adım” ama bir başlangıç olması bakımından önemli. Çünkü, ilk defa  “köpekler var ama taşlar bağlı değil” sesi çıkıyor. Bu da önemli...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.