Kültür ve sanatın yeni ufku: Ruhu geri çağırma
Forum Haberleri —

- Bu çağ, yalnızca bir kelimeyle başlayabilir: Yeniden. Sanat yeniden başlamalı. Kültür yeniden inşa edilmeli. Ruh yeniden çağrılmalı. Çünkü sanat, hâlâ insanın en politik, en yaratıcı, en kurtarıcı edimidir: Yani anlam yaratma cesaretidir.
GÜRSEL KARAASLAN
İnsanlık, tarihin en gürültülü sessizliğinde yaşıyor. Her şey söyleniyor ama hiçbir şey yankılanmıyor. Her imge parlıyor ama hiçbir anlam yanmıyor. Kültür, sonsuz içeriklerin çöplüğünde kaybolmuş durumda; sanat, piyasaya, görünürlük ekonomisine ve duygusal algoritmalara rehin verilmiş bir hatıradır artık.
Ve bu yüzden, sanatın yeni çağını başlatmak artık estetik bir mesele değil, insanlığın varoluşsal bir zorunluluğudur. Kültür, artık bir “ortak bilinç” değil, bir “ortak tüketim protokolü”dür.
Kültür, piyasalaştıkça toplumsallığını, toplumsallığını yitirdikçe ruhunu kaybetti.
Artık kültür, anlamı taşıyan bir damar değil, dikkat ekonomisinin dakikalar içinde öğüttüğü bir veri akışı.
Bu çağda sanatçı üretmiyor, üretiliyor.
Kültür endüstrisi, sanatçının acısını bile estetikleştirip satabiliyor; yoksulluğu, isyanı, melankoliyi “marka” haline getiriyor.
Böylece sanat, kendi karşıtını -isyansız isyanı- üretmekle meşgul.
Sanat, artık sisteme muhalefet ederek değil, muhalefet biçimini estetize ederek sisteme hizmet ediyor.
Tıpkı bir antidepresan gibi, bizi yatıştırıyor; düşüncenin değil, duygusal tatminin alanına hapsediyor.
Bu yüzden sanat, bugün politik değil; politikanın yerine geçen bir dekor.
Oysa sanat, başından beri bir “gösteri” değil, bir direniş biçimidir.
Sanatın politik işlevi, gündelik siyasete eklemlenmek değil, hakikatin görünür olmadığı bir çağda görünür kılma cesaretidir.
Sanatın devrimci potansiyeli, iktidarı temsil etmekte değil, temsil rejimini sarsmakta yatar.
Politik sanat, propaganda değildir; politik sanat, unutulmuş olanın yankısını geri çağırma sanatıdır.
Bir melodinin içindeki öfke, bir sessizliğin içindeki çığlık, bir fırça darbesindeki sarsıntı, işte asıl siyaset oradadır.
Sanatçı, bir partiye değil, henüz var olmayan hakikate sadıktır.
O hakikat, hiçbir “piyasa segmentine” sığmaz, çünkü o, insanı insan kılan şeyin; özün, acının, anlamındır.
Piyasa, sanatı öldürmüyor; ona sonsuz bir ömür vaat ederek öldürüyor.
Her şey arşivleniyor, hiçbir şey yaşanmıyor.
Bir tablo artık “bizi sarsıyor” diye değil, “yatırım getirisi var” diye değerlendiriliyor.
Bir film, “bir düşünce açıyor” diye değil, “trend oluyor” diye kutsanıyor.
Kültür endüstrisi, sanatı sonsuz bir “beğeni ekonomisi”ne indirgedi:
Beğenilmek, düşünülmekten daha önemli hale geldi.
Bu, sanatın soykırımıdır.
Çünkü sanat, unutulmaz olmayı değil, dönüştürücü olmayı isterdi.
Oysa şimdi her şey hatırlanıyor ama hiçbir şey dönüştürmüyor.
Artık yeni bir başlangıca ihtiyaç var ama bu, bir “akım”, bir “tarz” değil; bir bilinç dönüşümü olmalı.
Sanat, yeniden sessizliğe dönmeli.
Göstermeye değil, anlamaya çağırmalı.
Sanatçılar, görünürlükten değil, görünmeyenin yankısından beslenmeli.
Kültür, birikim değil, ilişki olmalı.
Her kültürel üretim, insanla insan arasındaki o kadim bağı -birlikte düşünme, birlikte hissetme, birlikte direniş halini- yeniden kurmalı.
-Sanatçılar, yeniden tanıklığa dönmeli.
Sanatçı, sistemin değil, insanlığın tanığıdır.
O, yıkıntıların arasında hâlâ bir anlam arayandır; modern dünyanın hızına karşı “durabilen”dir.
-Sanat yeniden yoksullaşmalı.
Maddi değil, manevi anlamda.
Sanat, sadeleşmeli, arınmalı, geri çekilmeli; çünkü her hakikat önce susarak başlar.
Sanat kurumları ve kültür politikaları yeniden tanımlanmalı. Devletin, sponsorların, markaların himayesinden kurtulmuş, toplumsal dayanışmayı esas alan yeni kolektif yapılar inşa edilmeli.
Sanat, yeniden halkla, insanla, emekle temas kurmalı.
Kültür, teknolojinin değil, anlamın ekosistemi olmalı.
Sanat, yeniden bir “meta” değil, bir ritüel haline gelmeli.
Yaratıcılık, algoritmaların değil, varoluşun içsel yankısının ürünü olmalı.
Biz, artık bir “yeni sanat çağı” değil, bir yeni insanlık çağı eşiğindeyiz.
Ve bu çağ, yalnızca bir kelimeyle başlayabilir: Yeniden.
Sanat yeniden başlamalı.
Kültür yeniden inşa edilmeli.
Ruh yeniden çağrılmalı.
Çünkü sanat, hâlâ insanın en politik, en yaratıcı, en kurtarıcı edimidir: Yani anlam yaratma cesaretidir.







