Kum gibi ezip geçiyorlar bütün yaşamı

Toplum/Yaşam Haberleri —

.

.

  • Bingöl’ün Genç ilçesinde Murat Nehri üzerindeki kum ocakları tüm hayatı yok etmeye yeminli. Halk ve sivil toplum örgütlerinin kapatılması için yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kalıyor. Kum ocakları son olarak çevre aktivisti Aydın Tutkal’ın  ölümüne sebep oldu ancak kum ocaklarının bu ölümdeki payı soruşturulmuyor.

MIHEME PORGEBOL

 

İki arkadaş Aydın Tutkal ve Mücahit Keser, 24 Temmuz Pazar günü aileleriyle birlikte Murat Nehri kenarında pikniğe gitti. Saat 16 sularında arkadaşı Mücahit Keser’in 13 yaşındaki yeğeni Hayat, dalgalara kapıldı. Hayat’ı kurtarmak için suya atlayan Mücahit, çocuğu kıyıya çıkardıktan sonra baraj kapakları açıldı, suyun debisi yükseldi ve nehir Mücahit’i sürüklemeye başladı. Mücahit, nehrin girdaplarıyla boğuşurken bu kez de Aydın atladı suya. Mücahit’i saplandığı girdaptan kurtardı ancak girdap illa bir can alacaktı, Aydın’ı yuttu. Çevredekiler ne yaptılarsa Aydın’ı kurtaramadılar. Aydın girdapta kaybolduktan 4 saat sonra bölgeye Amed’den dalgıçlar geldi, nehri aradılar, Aydın’ı bulamadılar. Daha sonra arama çalışmalarına Batman ve Urfa’dan gelen ekipler de katıldı. Arama çalışmaları 5 gün sürdü. Nehrin altı geniş bir alanda didik didik edildi ama hiçbir sonuç alınamadı. Ailesi ve arkadaşları Aydın’ın kaybolduğu yerden hiç ayrılmadılar. 6. günün sabahında gün henüz doğmuşken Aydın’ın cansız bedeni kaybolduğu noktanın 100 metre ötesinde su yüzüne çıktı. Günlerdir onu arayan ailesi ve arkadaşları tarafından kıyıya çekildi. 

 

 

Kum ocaklarının yarattığı girdaplar

Peki ne oldu da kaybolan bir cenaze kısacık bir mesafede 5 gün boyunca bulunamadı? Bu sorunun yanıtı arama çalışmalarında yer alan bir dalgıcın aktarımlarında mevcut. Dalgıç, çalışmalar sırasında Aydın’ın arkadaşlarına ilk defa böyle bir suyla karşılaştıklarını, su derinliğinin bir adımda 50 santimetreden 7 metreye yükseldiğini söylüyordu. Dalgıç, suyun altında buna benzer yüzlerce çukurun kazıldığını, bu yüzden de nehrin her yanında yoğun girdaplar olduğunu vurguluyordu. Girdaplar yuttukları her şeyi kuma gömüyor, içinde hapsediyordu. Bu yüzden de girdabın yuttuğu hiçbir şey nehrin debi değişikliğine göre günlerce, haftalarca çıkamıyordu. Belki de girdabın yuttuğu birçok şey kuma batma seviyesine göre sonsuza kadar saplandığı yerden çıkamayacak. Tüm bunlar gözleri nehrin kenarına kurulan dört büyük kum ocağına çeviriyor. 

 

.
Aydın Tutkal ve Murat Nehri paylaşımı

 

Leyleğin kanadını sarmak…

Kum ocaklarının yarattığı felaketlerin herkes farkında. Aydın Tutkal da tehlikenin farkında olup kum ocaklarının kapatılması için mücadele edenlerden biriydi. Çabaları sadece kum ocaklarına karşı değildi; yaşamı ve doğayı seviyor, çabalarının temelinde ekolojik bilinci yatıyordu. Arkadaşları, Aydın’ı “mücadeleci, bahanelerden uzak, güçlü duruşu etrafındakilere güven veren biri” diye tanımlıyor. Çocuklara ve hayvanlara özellikle düşkündü. Bir gün yoksul çocukların ihtiyaçlarını gidermek için bir kampanya yürütürken, diğer gün sokak hayvanları için çalışır, başka bir gün de dağ bayır gezip doğadaki çöpleri toplardı. Aydın, kış mevsiminde usanmadan gece gündüz çalışıp sokak hayvanları için barınaklar yapıyor, yaz aylarında ise baş gösteren yangınları söndürmek için en önde koşuyordu. Günlerce orman nöbetleri tutuyor, ağaçlar dikiyor, henüz filizlenmemiş tohumların başında bir çocuğun uyanmasını bekler gibi bekliyordu. İsmi, kimi zaman bir leyleğin kırık kanadını sararken, kimi zaman sel mağdurlarıyla dayanışma kampanyaları organize etmesiyle basına yansıyordu. Eşini 2018 yılında ölümcül bir hastalıkta kaybetmiş, 2 kız çocuğuna hem annelik hem babalık yapıyordu. Kum ocaklarına karşı girdiği sivil mücadelede kum ocaklarının son kurbanı oldu. 

Şirketlerin hepsi iktidara yakın

Hem Genç’te hem de Bingöl’de tüm siyasi görüşlerden yetkililer de kum ocaklarının yarattığı tehlike ve doğada oluşturdukları tahribatı biliyor. Çevrecilerin bu konudaki tüm kaygılarına hak verip gereğinin yapılması için sözler veriyorlar fakat yıllardır bu sözlerden hiçbiri tutulmadı. Açık bir talan ve cinayete rağmen neden herhangi bir sonuç alınamadığını öğrenmek için bu kum ocaklarının kimlere ait olduğunu sormak gerek. Ocaklardan biri Özbarut İnşaat’a, biri Özateş İnşaat’a, biri Demyol İnşaat’a, sonuncusu da Eşref Buttanrı’ya ait. Şirketlerin tamamı iktidara yakınlığıyla biliniyor. Hatta ocaklardan birinin Genç Belediyesi tarafından kurulduktan sonra ihale yoluyla Eşref Buttanrı’ya devredildiği biliniyor.

 

.
Kum ocakları ve Millet Bahçesi

 

Nerede ölüm, orada Tayyip

Kum ocakları kurulmadan önce halkın plaj ve mesire alanı olarak kullandığı yerler bugün bu şirketler eliyle adeta bir ölüm parkuruna dönüştürüldü. Öte yandan iki kum ocağının arasına Millet Bahçesi yapıldı. İnşa çalışmalarına 2020 yılında başlanan Millet Bahçesi projesi, araya salgının girmesiyle uzun bir süre askıda kaldı. Son olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 27 Temmuz 2022’de açılması planlanan Millet Bahçesi hala açılmış değil. Ne zaman açılacağı da bilinmiyor. Oysa Millet Bahçesi projesi de kum ocaklarının saçtığı ölümden payını alıyor. Belki de bahçenin açılışı ocakların saçtığı ölümden dolayı sürekli olarak erteleniyor. Çünkü bahçenin peyzajı için yapılan hiçbir şeyden sonuç alınamıyor. Bahçenin etrafına ekilen yetişkin ağaçlar kurudu. Çiçekler açmıyor, çimler çıkmıyor, ağaçlar hiçbir şekilde yeşillenmiyor. Bahçe daha açılmadan kurudu, yeşerecek gibi de durmuyor.

Mevzuat hak getire

Kum ocaklarına karşı senelerdir mücadele veren kurumların başında “Genç İçin Bir Saat Derneği” geliyor. Kum ocaklarıyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz dernek başkanı Anıl Korkut, denetlenmeler yapılırsa kum ocaklarının mevzuata uygun çalışmadıklarının anlaşılacağını söylüyor. “Mevzuata uygun çalışılmadığını hepimiz de çok iyi biliyoruz. Başka canlarımızın yanmaması için, Murat Nehri’nin özgür akması ve çevre kirliğinin yaşanmaması için kum ocaklarının bir an önce kaldırılmaları gerekiyor” diyen Korkut, kurulu taş ve kum ocaklarının nehirler üzerindeki etkilerini sıralıyor: “Biyoçeşitliliğin yok olması, besin ağının bozulması, sudaki canlı yaşamın ağır hasar görmesi.” 

Bugün Murat Nehri’nde zeminden metrelerce derinliğe inilerek kum alındığını ve işletmelerin bir şekilde yolunu bularak yasaları hiçe sayarcasına çalıştığını söyleyen Korkut, “Nehir yatağında bozulmalar, sulardaki bulanıklığın giderek artması, nehir eko-sistemlerinde geri dönüşsüz hasarlar gözlemlenmektedir. İlçenin girişindeki sağlı sollu ocaklar, hem görüntü hem gürültü hem de çevre kirliliğine sebebiyet vermektedir. Ocak alanlarında yapılması gereken ile alınması gereken güvenlik önlemleri mevzuatta belirtilmiş. Yönetmelikteki gibi kum alınan bölgeler çevrelenir, işlem bittiğinde nehir yatağı üzeri dolgu yapılarak tekrar eski haline getirilir. Ancak denetleme mekanizması işlemediği için her önüne gelen nehirden gelişi güzel kum almakta ve nehrin adeta ölüm tarlasına dönmesine sebebiyet vermektedir” diyor. 

 

****

 

50’ye yakın kum ocağı

 

 

Kum ocaklarının getirdiği felaket Murat Nehri’nden ibaret değil. Daha önce Batman Çayı üzerine kurulan 50’ye yakın kum ocağı kilometrelerce uzanan bir alanda çaya bağlı ekosistemi yerle bir etmiş, suyun akış yönünü değiştirmiş, onlarca endemik bitki türünü yok etmişti. Verimli tarım arazilerinin bataklıklara dönüşmesine sebep olan Batman’daki kum ve taş ocakları da tıpki bugün Bingöl’ün Genç ilçesindeki ocaklar gibi mevzuata aykırı faaliyetleriyle gündeme gelmişti. Onlarca yıldır hiçbir düzenleme ve denetlemeye tabii tutulmayan ocaklar bugün bile su yolu boyunca yaşamı yok ede ede faaliyet alanını genişletiyor. Aralarında on binlerce metrekarelik alanları kapsayan ve devlet eliyle işletilenlerin de bulunduğu ocakların nehir ekosistemlerine en az hidroelektrik santraller kadar zarar verdiği biliniyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.