Kurdistan’ı insansızlaştırma projesi
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Her halûkarda kaybeden Kurdistan’dır. Pasaportla sürgüne gönderilmeler, kan davalarının körüklenmesi ve toprağın yasaklanmasıyla Kurdistan boşalıyor...
Kurdistan’ı Kürtlerden arındırma projesi, hız kesmeden sürüyor. Ama yeni zamanda, yeni kılıflar içinde...
Atatürk kırım, yangın ve sürgün kervanları düzenleyerek başlatmıştı, bu kudumduz, kanlı projeyi. 1950’de başlayan aradan sonra, 1985’den itibaren, seri öldürmeler, köy yakma ve sürgün konvoylarıyla, Atatürk’ün ruhuna pis bir dönüş yapıldı.
Günün mafyatik düzeni, insansızlaştırma entrikası, farklı kılıflar içinde işletiliyor:
Devlet ve mafya işbirliğiyle pasaport ve vizeler temin edilerek, genç kuşak ülkeyi terke özendiriliyor. Malını, mülkünü satıp mafya aracılarına dolar tomarını teslim eden aileler, gençlerini dünyanın çeşitli yerlerine uğurluyorlar. Avrupa, zaten “su yolu“.
Bu dönemde, bir zamanlar Osmanlı ve daha sonra Türk teröründen kaçan Rumların, Ermeni ve Yahudilerin kullandığı Amerika yolunu da keşfettiler. İlk durak olarak, Güney Amerika ülkelerinden birine uçuyorlar. (Tabii ki vize devletle bütünleşmiş Mafya’dan) Sonra, binbir sefalete katlanıp, ölümü de göze alarak dilini, yolunu bilmedikleri, dili, kültürüne yabancı oldukları ABD üzerinden Kanada’ya kadar yayılıyorlar.
Kesintisiz takip, karakollara çekme tehditleriyle süren Türk teröründen kaçış ve kurtuluş yoludur, bu. “Terörün kadife eldiven içindeki“ hali ile insansızlaştırma yolu.
O ihtiyarlardan sonra ocaklar sönecek. Güzelim köyler yılana, kuşa, kurda yuva olacak.
Kurdistan’ın bir çok yöresinde, köyler gençlerden arınıp boşaldı. Geride yaşlılar kaldı. “Çift, çubuk“ kesildi. Koyun sürüleri bitti. Satın alma gücü olmayan köylüler sütün, yoğurdun tadına hasret kaldı. Rezilliğe bakın, et zaten yok...
Hewar, Kurdistan’ı insansızlaştırarak öldürüyorlar.
Ölümü hızlandırmak için, başka entrika çemberlerini de çeviriyorlar. Zaten kardeşine karşı kıskanç, hesud Kürdü, öteki düşman etmek için, yollar, kanallar açıyorlar.
Para eden her şeyi satıp Bilal gillere harçlık yapan Mafyoz düzen (daha beter olsunlar) Kadastro teşkilatını da özelleştirdiler. Lümpen imamlara, mahallenin mafya çetebaşlarına verdiler. İktidarın ruhuna uygun olarak, rüşvet, avanta cinsinden her türlü alış-veriş alenileşti. Parayı veren atını sürüp Üsküdar’ı geride bırakmaya başladı.
Bu arada değerli araziler, tarlaların ortasından geçilerek bölündü. Onun malı ötekinin üstüne geçirildi. Böye yapılarak düşmanlıklar bilendi. İnsanlar birbirine düşürüldü. Kurdistan’da ardı arkası gelmeyen arazi savaşları başladı.
Kavgaların en kanlısı, geçen ay Bismil’de yaşandı. Arazi paylaşım savaşında, bir günde 9 cenaze kaldırıldı. Bir kan davası daha kalıcılaştı.
İstedikleri budur. Kürtler birbirine düşsün. Birbirinin kanlısı olsun ki, birlik, beraberlik ve dayanışma hiç olmasın. Birbirine düşman kesilenler, intikam adına Türk ırkçılığı kapısında muhbir olarak dursun. İstenen budur. Terör devleti bu amaçla efor harcıyor, entrikalar çeviriyor...
Bir zamanlar, bu fesatlığa karşı savaşan, Ahmet Türk gibi Kürt kişilikler (Rûspî) vardı. Bir ara Kürtler, oy toplayan parti de bu işlere el attı. İyi idi. Amed’inki en başta Baro, bu lanetli hesudluğa el attı. Ama Ahmet Türk, yaşı nedeniyle artık yetişemiyor. Barolar, tek başına etkin olamıyor. HDP ve onun yeşili ise bu aralar, zaten Türkiyelileşme ile meşgul.
Oysa bu kavgalar, bilinçli ve planlı olarak özendiriliyor Türk ırkçılığı tarafından. Çünkü, her kavgadan sonra bir yerde bağlar kopuyor. Göçler başlıyor. Aileler köreliyor, toprak boşalıyor...
Ve insansızlaştırmanın öteki yolu: Terör devletinin yasakları...
Kurdistan, yüz seneden beri işgal topraklarıdır. İşgalciler barbar. (İlkel, yani vahşi) Yaylalar, bağ, bostan, tarla, bahçe, çayırlar yasak. Hayvanların otlağı yasak.
Terör cenderesinde üretimden kesilen, yasaklarla ekmeği elinden alınan insanlar ne yapsın? Sonunda göç yoluna düşüyorlar...
Her halûkarda kaybeden Kurdistan’dır. Pasaportla sürgüne gönderilmeler, kan davalarının körüklenmesi ve toprağın yasaklanmasıyla Kurdistan boşalıyor...
Kurdistan Baroları, sözüm sizedir. Üyelerinizin “Kürtlükten kaçış“ gibi bir kompleksi yok. Tersine adı üstünde onlar “parazvan“dır. Kurdistanê biparêzin...
Barbarlıkla hukuki yoldan savaş, size düşüyor avukat kardeşler...