Kürt General ile Amerikalı…

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

Kürt Generali Mazlum Abdî General Kobanê, Suriye Demokratik Güçleri Genel Komutanı, General Frank McKenzie de Amerika ordularının Genel Kurmay Başkanıdır.

Onların komuta ettiği iki ordu, Suriye’de, Allahu ekber naralarıyla kafa kesen, hırsızlık ve soygundan arta kalan zamanlarında da tecavüzcülükle iştigal eden, İslamcı IŞİD (DAİŞ) haydutlarına karşı savaşan müttefik güçtür. Sırt sırta vermiş yol ve ideal arkadaşı…

Bu durumda iki generalin, bir araya gelip durum müzakeresi yapmasının aykırı veya gayri tabii hali olabilir mi?

Yer yüzünün bütün normallerine anormal, anormallerini de normal görenler için, müttefik komutanların buluşup savaş ve barışı konuşmaları anormal, üstüne ek olarak “skandal”dır.

Faşisto kafanın medyası öyle diyor.

Çünkü bunların, Amerikan Generali Custer’in Kızılderililerin kaderi hakkında söylediğini adapte ettiği sözle, “iyi Kürt, ölü Kürt”tür. Kürt’ün adı anılmaz, ona selam da verilemez.

Nitekim, Recep’in bu konuda, içerde ektiği terör tohumları yeşerdi, boy attı. CHP’li Kılıçdaroğlu, kendisine söz gelir, aşağılanıp azarlanır korkusundan, bir Kürt’e selam veremediği gibi ismini de anamıyor.

Çünkü bu bir vatan meselesidir. Bayrak, devlet, millet meselesi ve de bir “bekaa” meselesidir. Türk’ün ilelebet yaşaması için, yer yüzünde ne kadar Kürt varsa tümünün yok olması, köklerinin kazınması lazındır.

“Türk” Recep böyle buyuruyor. Dolayısıyla iyi Kürt ölü olanı, iyi ölü de mezar taşı olmayandır.

Bu noktada, bir parantez açmama izin verin: Yer yüzünde filler, gergedanlardan sonra, intikal (algılama) yeteneği en düşük yaratık gameşlerdir. Ucu mıhlı üvendireyi dürttüğünüzde, ondan tepki almak için uzun uzun beklemek zorundasınız.

Ama bazı durumlar, bunların beyinsel algılama ve anlama yeteneklerinin gameşlerden farklı olmadığını gösteriyor. Nitekim, Aziz Nesin de eldeki deneyimlerden yola çıkarak, bunlar için “yüzde 60’ı aptal” tesbitini yapmış, sonucu açıklamanın bedelini de yargılanmayla ödemiş, neyse ki beraatle çıkmış mahkemeden.

Bütün bu açıklamaların sebebine gelince: Amerika Genelkurmay Başkanı Frank McKenzie geçen hafta bir Ortadoğu gezisine çıkmış, Bağdat’tan sonra Suriye Demokratik Güçleri’nin Başkomutanı General Mazlum Abdî ile bir araya gelmek üzere Rojava’ya geçmişti. İki komutanın görüşmesine ilişkin haber, dünya medyasında da yer almıştı.

Fakat hissetme, farketme, anlama kabiliyetinin düşüklüğü yüzünden olay, Türk-İslam Faşisto tarafından üç gün sonra algılanıyordu. Saray, Türk medyasına köpeklere has emirle seslenip “apart” (yakala) diyor ve mesele olağanüstü hallere büründürülerek Türk ırkçılığı ile şovenizmine ek aşı malzemesi yapılıyordu.

Önce, Kürtlere her daim en ön saflarda saldıran kiralık Kürt kardeşlerin sitesi, köpekler familyanın “Afgan tazısı” hızıyla öne atılıyor ve sabah daha kargalar kahvaltı etmeden, “Türk’ün kara günü” haberini, “skandal” üst başlığının altına, “ABD’den YPG’li isme skandal ziyaret! Bakın ne konuştular?” manşetini döşeyerek yayımlanıyordu.

Her şey iyi de, Fransızca olan skandal kelimesinin neyi ifade ettiği, niçin orada yer aldığı belli değildi. Generaller, birbirine selam vermek için Türklerden izin almadıkları için mi, rezalet işlemişlerdi? Anlaşılmıyordu ki…

Haberin devamında, iki askerin IŞİD’le mücadele ve bölge barışını konuşmuşlardı.

IŞİD ise Türklerin müttefiği idi. Hatta onlardan, bir kiralık ordu da kurulmuştu. Bu kiralıklar Türklere hizmet tertibinden Rojava’da cinayet işliyor, hırsızlığa, tarla yakmaya çıkıyorlardı. Güney Kürdistan, Libya’da da mayın eşeği niyetine ileri sürülüyor, ölüleri de yerde kalıyordu.

Bu kiralıkların başkomutanı da Recep Tayyip’ti. Recebin “kiralık çapul ordusu” ile mücadelenin adı mıydı “skandal”, o da belli değildi…

Yoksa, Amerika ile ilişkiler mi, skandal dedikleri…

Sözün ayrıntısı bir yana; Faşisto kafanın bir gerçeği anlaması gerekiyor, artık. Kürtler, dünya gerçeğidir. Devletsiz olmalarına rağmen, bölge yadsınmaz bir gücüdür. Onlar, oradan, buradan fırlayan talancılar, hırsız ve gaspçılardan değil, “Kal u beladan” kalmadır.

Kendi tarihlerini yaratarak geliyorlar. Güneş ile ateşin çocukları, Medlerin devamıdır onlar. Ne idüğü belirsiz türedi, devşirme değil, ülkelerinin yerlileridir.

İslamo Faşoların İslamından da değildir, Kürtler. Aydınlığı da kutsal sayan, ateşe su dökmeyen, renk, din, dil farklılıklarını zenginlik bilenlerdir, onlar. Masal değil, Zerdüşt’ün ışığı, Ahura Mazda’nın yolundan geliyorlar. Çağdaş deyimle Hümanizmayı ruhlarında taşıyan…

Türedilerin anlaması gerek: 50 milyonluk varlıklarıyla, bugünün de realitesi, tarihin gerçeğidir, Kürtler. Kültürde, sanatta ve bilimde adları çınlanıyor dünyada. Bir değil, bir kaç orduları var. Ve her şeyden önemlisi, Kürtler, yer yüzünde barbarlığa karşı “insani” duruşlarıyla vardır.

Evet, onlar acı çektiler. Ama siz yaşayanlar, Neruda’nın sözüyle “siz analar” ve en azından tarih tanıktır ki, teslim olmadılar. Tarihin bize fısıldadığı ile onlar bugün halk, yarın devlettir! Teslim olmayanların tarihi, hep böyle yazılmıştır.

Bir Kürt Generali ile Amerikalı Generalin bölge barışını konuşmasının, can düşmanları tarafından “skandal” olarak nitelenmesi panik ciyaklamasıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.