Kürt yok ama oyu var

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • AKP’liler meydan ve ekranlarda öldürdükleri Kürt sayısı ırkçılığa el sallıyor. Ama aynı AKP bir yandan da Amed sokaklarında, Kürtçe müzik yayını ile Kürtlere göz kırpıyor.  Ben ne diyeyim; bunlar utanma, arlanma nedir bilmiyorlar ki...

Şu aslı, neslini inkar etmiş, devşirilip Türk kılığına girmiş bu köksüz zorbalıkla Kürtlerin yurduna çöküp halkını zulum çemberine almış…

Kürt’ün soyunu, ırkını, aidiyetini inkara zorluyor…

Onların insan kanıyla kirli dünyasında, Kürt’ün adı yok. Kurdistan kavramı yasaklı. Kurdistan, Atatürk ve İnönü diktatörlüklerinde “Şark“, Kürtler de “Şarklı“ydı. Şark’a “sefer fermanı“ çıktığında, Kürt, “eşkıya“ olmuş oluyordu. Canı alınması gereken düşman...

Türklerin yasaları, haydutça da olsa hukukları var. Ama, Kürtler kapsam dışıdır. Her şey, Kürtler karşısında kendini “mavi kanlı” soylu yerine koyan Türklere mahsustur. Hak ile hukuktan yararlanmaları bir yana, Kürtler insan bile değildi.

“Kullanışlı Kürtler“ bile, işleri bitinceye kadar özgürdür. Sonrası rezalet ve sefalet…

Örnek vermek gerekirse, Şeyh Said’i namlu ucuyla esir alıp Türklere teslim eden, sonra mahkemede “bilen kişi“ olarak ayakta dikilip “şu suçlu, bu değil“ diye diye “Türk adaletinin tecellisi“ne katkı sunan Binbaşı Kasım da, bu süre içinde “ulan Kurdo“ değildi. Kendisi “Vip şahsiyet,“ yani “muhterem kişi“ydi. Yemeği birinci sınıf, yatıp kalktığı yer “müemmen...“

Ama, her şey işi bitine kadardı. Sonrası kardeşleriyle birlikte, Söke’ye sürgün…

Dersimli Diyap Ağa, Atatürk’ün yanında “iyi Kürt“ profilini temsil ediyordu. Yanında otomobile binip Ankara’nın Ulus semtinden, Dikmen’e kadar yolculuk ediyor, o arada fotoğrafçılara poz veriyordu.

Tuncelili Gürel Erol ve Hüseyin Aygün, Türklere yamanmak için, “dedem“ dedikleri Diyap Ağa, 1938’de artık yoktu. Ama 35 kişilik çekirdek ailesi Dersim’de yaşıyordu. Bir gün askerlerin baskınına uğradılar. Tümünü bir araya toplayıp kırdılar. Bir tek, Diyap’ın bir kız torunu kurtuldu. Çocuktu. O sırada, derede kurbağaları kovalıyordu. Katilleri görünce ağaçlar arasında sinip saklanmıştı.

Ve Türk adaletini temsil eden askerler o gün, hiç ayırım yapmadan, Diyap Ağa’nın ailesinde hiç bir ayırım yapmadan, doğmamış bebeğinden ihtiyarına kadar hepsini oracıkta kurşuna dizdi. Türk, bir kere daha yediği kaba pislemişti. Diyap’ın izlerini hatırlayan yoktu.

Seid Rıza’nın yeğeni Rayber, “Türklüğe hizmet tertibinden“, Tujik dağında amcasının izini süren bir kelle avcısıydı. Ama, bir süre sonra ihtiyaç kalmayınca, konağında yakalandı. Duvarlarına Türk büyüklerinin siluetileriyle nakışlı konuk odasında başına çuval geçirdiler ve “vur ha vur“ ettiler.

Şeyh Said’in arkasından dolanan, Türk devletine muhbirlik, rehberlik hizmeti veren bir çok çakma Şeyh veya ağa daha sonra, sürgün yaşadılar. Bugün AKP hizmetinde olan Ensarioğlu ailesi Türk’e hizmet yollarında düşe kalka geldiler. En son 1960 yılında sürgün yediler.

Günün Hüda Par’ın kökleri olan Kürt avcısı Hizbullah, Türk devletinin en pis, en tiksindirici celladıydı. Ama, gün geldi. Hizb-ul Kontra’nın da işi bitti. O zaman liderleri Hüseyin Velioğlu ve arkadaşları yerde yatan ceset oldu. Hapisten çıkanlar ise Türk devleti hizmetinde...

“Kendi halkına ihanet edip satanların bize de faydası olmaz.“ Yolculuklarının akibeti bir yana, Atatürk “eşkıyaları“ daha sonra, bölücü olarak anıldılar.

Yüz yıldır Kürtlerin canına kıyıyor bunlar. Dün eşkıya olan Kürtler, bugün terörist. Ama, haklarını teslim etmek gerek. Her seçimde, Kürtlerin de insan ve oy kullanma hakkına sahip olduklarını yeniden hatırlıyorlar. O zaman kimileri için Kürt, kasabın keseceği koyunun başını okşaması gibi, “kardeş“tir.

Bu dönemlerde “bir hoştur“lar. Sevimlilik adına taklaya başlarlar. Kürtleri güldürürler...

Oy dilenmek için, Kürt  kapılarında avuç açarlar. Bu kertede “terörist” yok, “ver elini öpim abi“ var.

Devri döneminde sokakta şarkı mırıldanan, dilini konuşan Kürtleri linç edip kurşundan geçiren AKP-Ergenekon, Mafya bile maskesiyle güler yüzlüdür. Örneğin, bugünlerde AKP, Kurdistan’da Kürtçe müzik yayını ile oy dileniyor.

Hizbullah’ın Hüda Par şekli, AKP, MHP, Ergenekon adına Kürtçülük bile yapıyor.

Öbür yanda, AKP tetikçileri televizyon ekranlarında Türk ırkçılarına selam tertibinden, Atatürk’ün varisi CHP liderini Kürtlere selam verdiği gerekçesiyle “siga“ya geçiriyor.

Ve AKP’liler meydan ve ekranlarda öldürdükleri Kürt sayısı ırkçılığa el sallıyor, ardından “öldürdük, son ferdine kadar öldüreceğiz“ diye sesi yükseltiyor...

Ama aynı AKP bir yandan da Amed sokaklarında, Kürtçe müzik yayını ile Kürtlere göz kırpıyor.  

Ben ne diyeyim; bunlar utanma, arlanma nedir bilmiyorlar ki...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.