Kürt’e yüz yıldır kapılar kapalı

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Liderinin ağzına çakan Burcu Köksal, CHP’de sıradan biri değil, değildir. CHP’nin ruhunu bilen ve ona muhafızlık edendir. Faşizme dümen kırmış partinin köşe taşlarındandır, kendisi.

CHP’li Afyon Belediye Başkan adayı Burcu Köksal, Afyon merkezinde düzenlediği mitingde, “Belediye başkanı seçildiğim takdirde, DEM Parti hariç, kapım bütün siyasi partilere açık olacak“ diye haykırıyordu. Ardından duraksamadan, “asıl Kürt düşmanı, asıl faşist biziz“ demeye getirerek, rakip AKP’nin yüzüne, nisbet şamar niyetine zafer narası patlatıyordu:

“AKP adayı bunu söyleyemez. Onlar ancak yaygara koparır, kapalı kapılar ardında pazarlık yaparlar!..“ 

Ve naranın şiddetinden, CHP Genel Merkezi ile varoşlarında panik kasırgaları kopuyordu. Paniğin sebebi bir “sırrın ifşaatı“ değildi elbette. Orta yerde, sır diye bir şey de yoktu. CHP yıllar var ki, yeniden ırkçı sularda yüzüyordu. Deniz Baykal’dan başlayarak, Kürt düşmanlığında AKP ile paralel koşuyor, gerektiğinde koluna girip zulmüne payanda oluyordu.  

Ama şimdi, bir seçim vardı. CHP şirinlik dağıtarak Kürtleri dolandırma, oylarını avlama atağındaaydı. Onları kandırıp dolandırma yollarında tam hız koşarken, Burcu hanım kürsüde, incir çuvalının orta yerini pis etmiş, yemişleri yenmez, ikrah edici edivermişti.  

CHP’nin çiçeği burnunda lideri Özgür Özel, Kürt kızgınlığını soğutmak üzere, acele ile yangına su döker gibi, Burcu hanımın sürçü lisan eylediğini söylemiş, ama kadının dayandığı yer sağlam olmalı ki, lafını ağzına tıkayarak, “Hayır“ deyivermişti. “Sürçü lisan yok, sözlerimin ardındayım!..“

Liderinin ağzına çakan Burcu Köksal, CHP’de sıradan biri değil, değildir. CHP’nin ruhunu bilen ve ona muhafızlık edendir. Faşizme dümen kırmış partinin köşe taşlarındandır, kendisi. Onun için, Deniz Baykal‘dan aldığı vekâletle CHP’nin başına geçip direksiyonunu sağa, yani faşizme kıran Kemal Kılıçdaroğlu’nun kadrosunda baş kişilerdendi. İthal faşistlerden kadro devşiren, kitlelerin karşısında Türk ırkçılığının sembolu it, kurt başı işareti yapan, Erdoğan’ın Kürt soyunu kurutma atılımlarına destek çıkan, Kurdistan parçalarının işgallerini alkışlayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kadrosunda ayrıcalıklı bir prensestir Burcu hanım. Bu yüden partinin parlamento grubunda başkan vekili ve sözcüdür kendisi.

Faşistliğinin ağırlığı batman geldiği için, milletvekili olduğu halde belediye başkanı olmak için aday olmuştur. Parti içindeki ağırlığını tartanlar, ne kadarı hakikat onu bilemem ama, Kılıçdaroğlu’nun desteği ile meydanda naralandığını söylüyorlar.

Ancak O, Kılıçdaroğlu CHP’sinde bir ilk değildir. Faşist icraatını, vatana hizmet tertibinden kamu oyuna sunan belediye başkanları var. Mesela biri, Kürtlere kapılarının kapalı olduğunu söylüyordu. Bir başkası, (üstelik o da bir kadındı) Efrîn halkının ocağına, insanlarının tepesine atılacak bombayı imzalayarak ırkçılığını yüceltiyordu. Öteki, Koçgiri Kürtlerinin katili eşkıya Topal Osman’ı kutsayarak Ergenekoncu General Veli Küçük’e yoldaşlık ediyordu.

Yani Türk devlet faşizmi bir bütün ve her yerde, partileri de sıram sıramdır.

Kürtlere kapı kapama olayınca gelince, yüz yıldan beri zaten bu böyledir. Yakın zamana bakacak olursak, 1990’larda evi, yeri, yurdundan olmuş Kürtlere, parası mukabilinde ekmek, kiralık ev, mezarlıkta yer vermediler. Pontusluların ülkesi Karadeniz şeridinde Kürtlerin girişine karşı barikatlar kuruldu. Gelenler sürüldü.

Bu gün de değişen bir şey yok: Kürt lider Aysel Tuğluk’un annesini mezarından çıkarıp çiğnediler. Katledilmiş Kürtlerin geride kalan kemiklerini posta ile annelerine gönderdiler. Sokakta Kürtçe müzik dinleyenleri kurşunladılar, linç ediyorlar.

İşe girip çalışmak için, baş vuranın soyu, sopu, genleri araştırılıyor. Bu duvarı geçmek mümkün olmadığından Türk kapılarında iş bulup çalışmak da mümkün değildi. İçişleri Bakanı daha yakın zamanda İstanbul Belediyesi’nde çalışan Kürtler var diyordu. Başkan da, iftiharla “ispat etmeyenin.." diyerek söze başlıyordu.

Ha tüm bu ırkçı ayırıma karşı, Kürtlerin tutumu ne oldu? Türk devletininin başlangıcından bugüne kadar, hiç bir şey.  Köyler cayır cayır yakılır, şehirler insan başına yıkılır, katliamlar yapılırken de...

Yani hiç misilleme görmediler. İnanılır değil katiller, yıkımcı ve yangıncılar seçimden seçime belli bir Kürt kitleden oy aldılar. Kimi Kürtler katillerini besleye geliyor, yani…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.