Kürtler arası ittifakta bir adım

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • İki Kürt yapılanmasının (SDG ve YNK) IŞİD’e karşı ortak eylemi, mazlum bir halkın tepede dayanışması açısından önemlidir. Usta yok yere, “yer yüzünde değişmeyen tek durum, değişimdir“ demedi. Kürtlerin büyük birliği de eninde sonunda kurulacaktır. Düşmanları, bunu dayatıyor çünkü...

Kürtler, “tarihte içinde “Türk“ kelimesi geçen ilk Türk devletinin tapusu, Lozan’da teslim almadan çok önce, ta ırkçı İttihat ve Terakki iktidarı zamanında Türk ırkçılığı için, “yok edilmesi gereken düşman“dı. 1910 yılında Kürt dili ve okullarının (Medreseler) yasaklanması askerlik ile vergi zorunluluğunun ilanından sonra, patlak veren isyanlar sürecinde bu karar alındı ve devam ediyor.

Türk ırkçılığı, Birinci Dünya Savaşı rüzgarları sürecini fırsat bilip ve  talana heveslenince, Kürt kırımına ara verdi. Bir entrika oyunuyla bunu Kürtlere barış ile kardeşlik göstergesi olarak sundu. Çünkü, Almanya’dan aldıkları 25 milyon altın karşılığında, Doğu cephesi açıp Rusya’ya saldıracak, Orta Asya’yı işgal ve “Büyük Turan Türk İmparatorluğu“nu kuracaktı. Çin efsanesinden fırlama büyülü deyimle “Kızıl Elma“yı ele geçireceklerdi.

Bunun için Kürtlere ihtiyaçları vardı. En azından asker devşireceklerdi Kürtlerden. Ama Kürtlere ilişkin hayalleri boşa çıktı. Kürtler, 1910’dan kalma yaralarını sarmakla meşguldü. Üstelik öfke ve kin doluydu yürekleri. Asker vermediler. Ama bazı gençler yakalanıp zorla götürüldüler.

O arada, 120 bin kişilik Osmanlı ordusu, Rusya’ya saldırmak üzere yola çıkmıştı. Zaferden o kadan emindiler ki, Erzincan- Kars’a açılan yol boylarına da, “Bu yol, Kızıl Elma’ya gidiyor“ tabelaları asmışlardı. Ama olmadı işte. 120 bin kişilik ordu, tek silah patlatmadan Sarıkamış’ta bitlerce kemirilip salgından bitkin düştükten sonra, bir gece topluca donarak kırıldı. Durduğu yerde saf dışı oldu. Bu olayla, Osmanlının da sonu geldi.

Bu dönemde, daha sonra Türklerin babası, dedesi, yani “ata“ unvanını alacak olan Atatürk, Alman subaylarının emrinde bir askerdi. Ayrıca düzenin yer altı yapılanması olan “Teşkilatı Mahsusa“nın personeliydi.

Ama günü geldiğinde Sultan ve amiri İttihatçıları ekarte edecek, savaş galiplerinin bağışladığı imkanlarla, tarihte, adında Türk kelimesi geçen ilk devletin baş alan, hayatlar bağışlayan “tek adam“ı olacaktı. Bu arada, menziline koşarken yolun yarısında, kinine yenilip Koçgiri mıntıkası Kürtlerinin boynuna binecekti.

1925 kışında da, saygın Kürt liderlerden Şeyh Said’in yoluna çıkarak, savaşa dair hiç bir hazırlığı olmayan Kürtleri başkaldırıya zorlamış, ardından kesintisiz 14 yıl süren bir “tedip ve tenkili“ (teslim alma ve yok etmek) zulmünü başlatmıştı.  

Kürtler, o günden beri, kağıt üzerindeki yalanla yurttaş, ama Atatürk’ün yazılı olmayan ilke ve inkılapları doğrultusunda resmen düşmandır. Tepeleri attığında Kürtler, dört duvar arasına sıkıştırılan esirdir. Orada, burada veya “silahlarıyla birlikte ölü ele geçirilmiş (dün eşkiya) teröristtir. Yani Türk’e, Kürt katli serbesttir...

Yine Atatürk’ten beri, çevreyi Kürtlere karşı düşmanlık üzere organize etmek de Türk devletinin beka sorunu, başlıca görevidir. Atatürk, İran‘ın çakma Şahı Pehlevi’yi davet edip öperek, Kürtlere karşı bu kudumsuz ittifakın temellerini atmıştı.

Ardından gelen, onun mirasını Irak’la Bağdat Paktı, İran’la da Bölgesel Kalkınma Teşkilatı (RCD) ve CENTO çatısı altında sürdürdüler. Irkçı rejimin günümüz “tek adam“ı Recep’in “devr-i saadet“inde, ittifaklar çok yönlü bir insanlık suçuna dönüştü. Birleşmiş Milletler’ce İnsanlığa karşı suç işlemekle itham edilen, İslamcı terör yapılanması IŞİD’in de içinde yer aldığı sarmal oluşturuldu. Tek suçu onlara benzememek, ayrı bir ırk olmaktan ibaret olan Kürtlere karşı topyekün savaş cephesi örgütledi Türk devleti. İşin garibi bu ya, hangi onursallıkla izah edebiliyorlar bilinmez, toprakları Türk işgalindeki bazı ülkeler de bu ırkçı ittifakın içinde.

Ama Kürtler açısından olumlu bir gelişme...

Uluslararası bazı haber ajansları, geçtiğimiz günlerde, Türklerin korsanca saldırıları altında olan Demokratik Suriye Güçleri ve Türk tehdidi altındaki Irak Kurdistanı Yurtseverler Birliği güçlerinin, Rojava (Rakka)da Amerika Birleşik Devletleri güçlerinin kontrolü altında, IŞİD (DAİŞ) karşı bir saldırı düzenlediğini haber verdiler.

Mazlum Kürt halkı, IŞİD’in vahşi terör saldırılarından çok çekti.

Ama tek başına değildir. Türklerce beslenip eğitilen ve öne sürülen bir terör örgütüdür. Türklerin efendiliği, dünyaca bilinen bir gerçektir.

İki Kürt yapılanmasının (SDG ve YNK) IŞİD’e karşı ortak eylemi, mazlum bir halkın tepede dayanışması açısından önemlidir. 

Usta yok yere, “yer yüzünde değişmeyen tek durum, değişimdir“ demedi. Kürtlerin büyük birliği de eninde sonunda kurulacaktır. Düşmanları, bunu dayatıyor çünkü...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.