Kürtleri sindirme...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kürt oylarını aralarında paylaşıp üstüne oturacaklardır. Hesap bu. Yalnız eli değil, ağzı da kanlı katiller, Kürtlerin parasıyla olduğu kadar, oylarıyla da güçlenip yeni cinayetlere hazırlanıyorlar.
  • Bir zırhlı askeri birlik ile kiralık katil eliye gerçekleştirdikleri Paris katliamının kurbanlarından, kılamların Mîr’i, Mîr Perwer’in cenazesine saldırdılar. 

Türk yasalarında, parlamentosunda temsil edilen siyasi partilere sahip oldukları sandalye oranında devlet hazinesinden yardım alacaklarını yazıyor. Kürtlerin oy verdikleri HDP de düne kadar bu haktan yararlanıyordu.

Ancak Türk rejimi, "yüksek" yargı eliyle gerçekleştirdiği darbe ile bu hakkı, kendisine yakışanı ile çaldı, gaspetti. Gerekçe ise basit, bu kararla ortaya çıktığı gibi bir türlü devletleşememiş, hep çete olarak kalmış ve çağımız mafyalaşmasına uygun.

Şöyleki, değişik jargonlar kullanıp sonuçta, "Atatürk" olgusunda birleşenleri dahil, Türk siyasi partilerin tümü ırkçı rejime bekçi veya bekçi adayıdır. Ortak paydaları da Kürt düşmanlığıdır.

Kitle tabanı Kürtler olan HDP, bunlara aykırı düşüyor. Zaten varlık nedeni bu: Türk-İslam faşizmine karşı mücadele temelinde, Kürtlerin hak ile özgülüğü. Böyle olduğu için de, kurulduğundan beri barbarca saldırılar altında. Liderleri, hapiste esir. Ama, her türlü barbarca  saldırıya rağmen, HDP Kürt düşmanlığı koalisyonuna dahil olmadı. Bütünle birleşip Kürt düşmanlığı yapmadı, yapmıyor. Hakları, özgürlükleri, özgünlükleri haykırıp, barbarlığı lanetleyerek yoluna devam ediyor.

Bu nedenle önünü kesme, yoluna barikatlar kurup engelleme, güçten düşürme çabasındalar. Yasalara göre hak olan yardımın kesilmesinin amacı budur.
Kaldı ki, Kürtler Türklerden bir şey istemiyor. Aldıkları para, Kürtlerin doğrudan veya dolaylı yoldan ödediği verginin yanında, devede bir kıl bile değildir. Yani, Kürtlerin ödediği vergiden, bir kıl kadar alıyorlar. Darbeyle gaspedip üstüne oturdukları budur.

Ama, bu bir başlangıç. Arkası uç verdi geliyor. Önümüzdeki kısa vadede HDP kapısına kilit vuracaklardır. Bu belli.

Böylece ortada kalan Kürt oylarını aralarında paylaşıp üstüne oturacaklardır. Hesap bu. Yalnız eli değil, ağzı da kanlı katiller, Kürtlerin parasıyla olduğu kadar, oylarıyla da güçlenip yeni cinayetlere hazırlanıyorlar.

Oysa yanılıyorlar. Kürtler ve onurları sahipsiz değildir. Tıpkı siyasi liderleri Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının esir alınmasında yanıldıkları gibi, bu konuda da derin yanılıyorlar. Demirtaş ve arkadaşlarının yerini dolduranlar, bu boşluğu da kapatacaklardır. Ortada kalan bir miras yoktur. Mirasçılar, Kurdistan’ın onurlu öncüleridir.
Ve de diyalektik gereği doğa boşluğu kaldırmıyor. Başkaldıranlar dünyasında ise boşluk hiç yoktur. Daima, bir yenisi sıradadır.

Öte yandan, Kurdistan’ın başkaldıran onurlu çocukları, bugün daha güçlüler. Tek parçada değil, üç parça (Güney Kurdistan, Rojava ve Kuzey Kurdistan) boyunca  barbarlarla savaşıyorlar. Çağın en güçlü ve en suçlu silahlarına karşı ölümüne direniyorlar.

Ancak sahip oldukları kiralık ordular ve kullandıkları güçlü silahlara karşın, işgal topraklarında, Kürt korkusuyla sarsılıp titriyor, her korkak gibi saldırganlaşıyorlar. Sivil, silahsız kalabalıklara, tek yakaladıkları "ciwan"lar, kadın ve çocuklara karşı da son derece cesur kesiliyor, Kürtçe söylemle "merxas" duruyorlar. Ama güç karşısında, "ver elini öpim" diye yalvaran nice hallerini de biliyoruz.

Yılbaşı gecesi, ulusal giysileri içinde sokağa çıkıp şenliğe giden, iki silahsız, savunmasız Kürt gencinin yolunu, zırhlı savaş aracıyla kestiler. Barbarca bir kudurganlıkla, tek kelime soru sormadan işkence, birinin babası adını öğrenince daha bir kendiden geçtiler. Vur ha vur ettiler. Ve en sonunda ağızlarındaki pisliği çıkardılar: “Bundan başka giyilecek bir şey bulamdınız mı?“

Citil boyluları, Kurdistani giysi içinde görünce ve kendilerini de güçlü hissedince kudurganlaşmış, vahşet ötesi kişiliklerine bürünmüşlerdi.

“Vahşete dönüş" dedim, hayvan yapmaz. Hayvanlar görünüş çeşitliği yüzünden bir başka hayvana düşman değildir. Aslan tüyü, sırtlan tüyü farklı diye bir hayvana saldırmıyor.

Bunlar kökten kendi soyunu inkar eden birer dönek ve kendileri gibi dönme olmayanlara düşman. Hayvanların asla yapmadığını yaptılar. Kürt’ün yalnız giyimini değil, sesi, sedası, kelimelerini, özet söylenle dilini yasakladılar. İnsanoğlunun en büyülü icadı müziktir. Kürtçe kılam söyleyen Kürt’ü, suç işledi diye katlettiler, hapse attılar.
Cenaze, insanın ilk evriminden beri, önünde saygıyla eğilinen bir varlıktır. İnsan olan için bu böyle. Ama bunlar, her faşist gibi insanlık ötesidir.

Bir zırhlı askeri birlik ile kiralık katil eliye gerçekleştirdikleri Paris katliamının kurbanlarından, kılamların Mîr’i, Mîr Perwer’in cenazesine saldırdılar. Onu uğurlamaya gelen halka işkence ettiler, üstlerine ateş açtılar. Kimyasal bomlar yağdırdılar. Ki hayvanlaşma ötesi bir barbarlık...

Amaç Kürtleri yıldırıp bastırma, teslim almadır. Ama bu saatten sonra artık çok geç. Yeni süreç Kürtlerin sağıdır...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.