Kürtlerin baharı ve barbarların azgınlığı...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kürtler, artık koskocaman bölgede bir güç dengesi. Onların da müttefikleri var. Bunu görüp bildikleri için de panik içindiler. Panikleri arttıkça vahşileşiyorlar.

Kürtlerin çağı bu...

Soykırım, talan ve hırsızlıkla halkların ülkesi, malı, mülküne çöken barbarlar, bu yüzden agresifleşip paniğe kapılıyor. Çin’den, Afganistan’dan Ortadoğu’ya uzanan İslamo faşist kiralık katillerle saflarını pekiştirmeye ivme verdiler. Ülkesini işgal ve talan ettikleri Suriyeli Esad’ın kapısında el bağlıyor. İçeride, kiralık Kürtlerden oluşan kiralık katillere (Hizbullahçı) yeni görev emri çıkardılar.

Bu hamleler, Kürtlerin baharına karşı yeni güç devşirmedir. Ama nafile...

Çünkü Kürtler, artık koskocaman bölgede bir güç dengesi. Onların da müttefikleri var. Bunu görüp bildikleri için de panik içindiler. Panikleri arttıkça vahşileşiyorlar.
"Bitirdik" yalanları boşa çıktıkça, "terörist" diye insanlık damarına saldırıyorlar. Bu yüzden kilamların Mîr’i, dağların şakıyan sesi Mîr Perwer’in ölü bedenine saldırdılar.
Barbarlığa karşı, kendi olanak ve gücü dahilinde mücadelede olan her Kürt, onların söyleminde teröristti! Onların teröristi ise on milyonlarca Kürdün, ulusal kurtuluş savaşçısıydı. Her biri, uğrunda ölümlere gidilen ülke gibi kutsal...

Kilamların Mîr’i, kendi gücü oranında bir kurtuluş savaşçısıydı. Kürtlük aşkı ve kurtuluş savaşımını nağmeleştiriyordu. Bu yüzden, hayvanlaşmanın ötesinde baskılar gördü. Kürtçe sesini boğmaya, müziğini yasaklamaya kalkıştılar. Onu caydırmak için, nafile kalınca, beş yıllık bir hapis cezası kestiler. Hapishaneden çıkınca, yoluna devam ettiğini görünce, omzuna bir yirmi yıllık hapis daha yüklediler. O da, Fransa’ya kaçtı. Paris’te kiralık katilin üç kurbanından biri oldu.

Cenazesini getirildiği topraklarda (Muş) çaldılar. O arada kötülükler tarihine geçen, ancak İslamo faşizme yakışan kötülüklerine, yeni bir çentik daha attılar. Mîr’in ölüsünü bir iş makinesinin kepçesine koydular. Götürüp hırsızın şerefine uygun, gizlice gömdüler.

Oysa, insan ölüsü ta başından beri insanoğlunun dokunulmazı, kutsalıydı. Bir ölü geçse dost mu, düşman mı, dini, inancı ne sorgulanmadan selama geçiyordu, insan olan.
Ama ne yapacaksınız ki, barbarlık insanlık dışı, hayvanlaşma ötesiydi. Ama İslamo faşizme uygun...

Ve Kürtler, yüz yıldır bunlarla savaşıyorlar. Yüz yılda yollar katettiler. Çoğalıp büyüdüler. Dört parçada gün ışığına çıktılar. "Ne istediğini bilen, direngen bir halk" oldular...
Renkleri Paris’in ortasında yükselen kulede, Kurdistan dağlarının orkidesi gibi evrene gülümsüyor. Kudurganlıkları bu yüzden.

Cizre’de, hayvanlık ötesi bir güdüyle (insanlarda his, duygu vardır, güdü ise hayvanlara hastır) ulusal giysileri içinde sokağa çıkan iki genci de linç etmeye kalkıştılar.
Ama yeni değil bunlar. Başından beri, bu soy vahşiydi. Bu yüzden Kürtler, kopup kurtulmak, özgürleşmek üzere yollarını ayırdılar.

Çünkü Kürtler, ta başından beri sömürge halkı bile değil. Kötülükle yoğrulmuş bir rejimde esir yaşadılar. Ama, vergi adı altında haraç aldılar. Bu aldıklarını, Kürtlere karşı zulmün postalı, üniforması, mermi, zehirli gazı, toplu kırım ve yıkım bombaları olarak kullandılar. İlk gün böyle, hala öyle...

Türk tipi demokrasi oyunu gereğince, parlamentoda temsil edilen partiler, sahip oldukları koltuk oranında, toplanan vergilerden yardım payı alıyorlar. Kürtlerin oy verdikleri HDP de, bu sistemden yararlanıyordu. Kürt halkından alınan haraçtan, devede tek kıl niteliğinde bir pay alıyorlardı.

Bunu yapanlar, Kürtleri seçimden seçime oy deposu olarak görüyorlardı. Kürtlerden yine seçilecek katillerine destek bekliyorlardı. Alttan gelen dalga ile HDP kararını açıkladı: "Rejim bekçileriyle ortalık yok, kendi adaylarımızla seçimlere gireceğiz..."

Yani barbarlar azgınlaştıkça, Kürtler güçleniyor. Kürtleri dışlayan, onlara selam bile vermeyen rejim bekçisi partilerden kopması, Kürtlerin güç pekiştirmesi demektir.
Selahattin Demirtaş’ın da destek verdiği bu karar, Kürtlerin baharında yeni bir ivme...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.