Lübnan patlaması neler getirir?

Dünya Haberleri —

.

.

  • Önümüzdeki günlerde Lübnan’ı daha büyük sosyal ve toplumsal patlamalar bekliyor. Şimdi erken seçim gündemde. Soru şu; Lübnan’da siyasi partiler değişime hazır mı? Tüm Lübnan halkı için değişimin garantisi olacak yeni bir anayasa reformu yapılabilecek mi? 1930'lardan beridir rafa kaldırılan nüfus sayımı yapılacak mı? Daha da önemlisi bölgede rekabete girişen Türkiye ve İran’ın, Lübnan üzerindeki etkilerine son verilecek mi?

Yıl 2013. Ukrayna’dan Mozambik’e gönderilmek üzere 2 bin 750 ton amonyum nitrat yüklü bir gemi İstanbul boğazından geçiyor ve Beyrut limanı yakınlarında arıza olduğu gerekçesiyle durduruluyor. Amonyum nitrat dolu gemi Beyrut limanında durdurulduktan sonra,mürettebatları bir haftalığına gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılıyor ve ülkelerine gönderiliyorlar. Amonyum nitrat dolu gemi ise liman yakınlarında bir depoya konuluyor.

Yıl 2020, 4 Ağustos. Amonyum nitratın depolandığı binanın yanındaki havai fişek deposu infilak etti. Bir kaç dakika sonra ise amonyum nitratın depolandığı binada patlama yaşandı. Bir yandan yükselen yangınlar arasında havaya karışan zehirli gaz, diğer taraftan yıkılan binalar, limana demir atmış yüzlerce gemi ve sandallar arasından yükselen insan çığlıkları Hiroşima ve Halebçe facialarını aratmayacak düzeydeydi.

İhmal mı saldırı mı?

Liman patlamasının getirdiği yıkımın maddi ve manevi hasar inanılmayacak derecede büyük. 200’den fazla insan yaşamını yitirdi. En az beş bin insan ağır veya hafif yaralandı. 300 bin ailenin oturduğu binalar, sayısız işyeri ağır veya hafif hazar gördü. Lübnan coğrafyasının yüzde 90’ı zehirli amonyum nitrat gazının tehdidiyle yüz yüze kaldı. Bunun insan sağlığına zararları önümüzdeki yıllarda daha fazla ortaya çıkacak.

Yüzlerce ton buğday, gıda ve ilaç patlama ile birlikte kül oldu. Amonyum nitratın neden limandaki depoda bunca yıl tutulduğu ve patlamaya neyin sebep olduğu belirsizliğini halen koruyor.

Patlama sonrasında kimi çevreler İsrail’i işaret etti. İsrail’in "biz yapmadık" açıklaması ardından Hizbullah lideri Hasan Nasrullah gazetecilere verdiği demeçte daha esnek davranarak patlamaya İsrail’in değil, ihmalkarlığın neden olduğunu söyledi.

Krizle boğuşan ülke

Liman patlamasından sonra Lübnan sokakları yeniden karıştı. Ekim 2019'da başlayan sosyal ve toplumsal patlamalar, liman faciasıyla yeniden tetiklendi. Özellikle son bir yıldır iflas eden devlet maliyesi, had safhaya varan işsizlik, atbaşı giden fiyat artışları ve enflasyon halkın öfkesini sokaklara taşıdı.

4 Ağustos liman patlaması, aynı zamanda Lübnan halkının da patlamasına vesile oldu. 25 yıl boyunca iç savaş yaşayan Lübnan halkı hiçbir zaman bu kadar ekonomik ve siyasi kriz altında ezilmedi. Yaklaşık 150 yıldır Lübnan’a damgasını vuran mezhepsel çatışmalar ve çelişkiler bu ülkede iç dinamikleri parçalamış durumda. İktidar, mezhepsel çelişkilerin başını çeken bir avuç savaş baronu ve aristokrat sınıfı arasında paylaşılırken, Lübnan halkı mezhepsel çatışmaların gölgesinde sosyal adaletten, hak ve hukuktan, en doğal vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmıştır.

Devleti bölüşen aristokratlar!

Lübnan’ı yöneten bir avuç aristokrat zümre parlamentodan, devlet bürokrasisine kadar mezhepsel temelde iktidarı bölüşürken, iktidar baban oğula devredilerek devamlılığı sağlanıyor. Ortadoğun’un geleneksel vesayet kültürü bu ülkede böyle yaşatılıyor. Ekim 2019'da başlayan gösteriler bu gidişata son vermeyi ifade ediyordu. Ancak bütün bunlara rağmen Lübnan’da değişim yaşanmadı.

Şimdi ise liman faciası sonrasında halk daha büyük bir öfke ile sokaklara çıktı. 8-9 ve 10 Ağustos’ta birçok bakanlık binası, oteller ve merkez bankası ateşe verildi. Protesto eylemlerinde birçok insan yaralandı. Gösteriler ardından bazı bakanlar ve milletvekilleri istifa etti. Önceki gün ise Hizbullahın ağırlıkta olduğu Hasan Diab hükümeti istifasını sundu.

Dışa bağımlı çaresiz hükümet

Mali kriz ile boğuşan Lübnan’da hükümetin IMF’den 10 milyar dolarlık kredi talebi, beyaz sarayın müdahalesi sonucu kabul edilmemişti. Bu durum Hasan Diab hükümetinin elini kolunun iyice bağlanmasında büyük etken oldu. Kendi ekonomik kaynaklarını oluşturamayan Lübnan, dışa bağımlı bir şekilde varlığını sürdürdü. Dış kaynak kesilince de Lübnan ayakları üzerinde durmakta güçlük çekti. Sunniler üzerinden Suudi, Şialar üzerinden İran yardımları son iki yıldır kesilince Lübnan maliyesi toptan iflasa sürüklendi. Ekim 2019’da kriz ilk sinyallerini verdiğinde, Lübnan sermaye sınıfı parasını bankalardan çekti. Lübnan yalnızca döviz krizini yaşamadı, siyasal ve toplumsal patlamalar böylesi bir sürecin sonucu olarak yaşandı.

Lübnan değişime hazır mı?

Toparlayacak olursak; evet, hükümet istifasını verdi. Fakat önümüzdeki günlerde Lübnan’ı daha büyük sosyal ve toplumsal patlamalar bekliyor. Şimdi erken seçim gündemde. Soru şu; Lübnan’da siyasi partiler değişime hazır mı? Tüm Lübnan halkı için değişimin garantisi olacak yeni bir anayasa reformu yapılabilecek mi? 1930'lardan beridir rafa kaldırılan nüfus sayımı yapılacak mı? Daha da önemlisi bölgede rekabete girişen Türkiye ve İran’ın, Lübnan üzerindeki etkilerine son verilecek mi?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.