Maddenin de ruhu var

Forum Haberleri —

  • Kürt HalkÖnderi Abdullah Öcalan, ruh- madde ikilemini yorumlarken, idealist ve kaba materyalist felsefenin yorumlamasını aşan, Quantum teorisi paralelinde farklı bir bakış açısını savundu.
  • Ona göre madde-ruh döngüsünde maddesiz ruh, ruhsuz madde olamazdı. Bu durumda hiç bir şey tek boyutlu olarak ve tümden ak ya da kara olarak yorumlanamazdı. Toplum ve toplumda varlık kazanan birey dünyasının; sezgisellik, esneklik, canlılık ve özgür tercihliliğin hakim olduğu Quantum evreninin işleyiş yasalarından bağımsız tanımlanamazdı.

Elif Akgül ATEŞ

20. yy’da yaşanan devrim niteliğindeki keşifler ışığında gelişen yeni paradokslar, yaşadığımız, gözlemleyebildiğimiz, deneyimleyebildiğimiz gerçekliğin tek başına mutlak bir şekilde var olmadığını kanıtlıyordu.

Bugün atomaltı dünyada seyreden parçacıkları, özgürlük alanlarına doğru sürükleyen halatların düğümleri çözüldükçe, her seferinde yeni düğümler çıkıveriyor bilim insanlarının önüne. Böylelikle evren modellerinde kesintisiz sarsıntılar yaşanmaya devam ediyor.

Makro dünya perspektifiyle bakıldığında, bu parçacıkların evren boşluğunda düzenledikleri maskeli baloda dans ederken, kütle-enerji arasında dizginsiz mekik dokuyuşlarının sırrı kendi evrenimizin algı sınırında nasıl tanımlanabilinir?

"Hiçlik Denizi" olarak tanımlanan boşlukta başıboş dolanan dalgacıkların, Higgs alanında kütle kazanan parçacığa dönüşümünün serüveni... Sihirli bir gösteri içinde anlık birbirlerine dönüşümleri, birbirleriyle olan Dolanıklığı, aynı anda hem var olma, hem yok olma gerçekliği nasıl betimlenebilir...    

Evrende var olan düzeni ve düzensizlikleri belirleyen kuvvetleri bağrında barındıran bu parçacıklar hala gizemini korumada kararlılar. Adeta insanı büyüleyen, hayrete düşüren tiyatro sahnesi gibi bir dünya Quantum dünyası.

İşte böylesi bir dünyanın keşfine dalan bilim insanları, yaptıkları deneylerde, elektron ile pozitronu çarpıştırarak oluşan fotonları dünyanın farklı uçlarına gönderirken, zıt yönde hareket ettiklerini, birinin yönü değiştirildiğinde, dünyanın öbür ucundaki fotonun da aynı müdahaleden etkilendiğini saptadılar. Bu, onların birbirinden bağımsız hareket etmediklerini, her şeyin bütünsellik içinde olağanüstü bir denge ve düzen ekseninde devindiğini  gösteriyordu.

İşte evrenin bu büyüleyici balosunun önemli sahnelerinden birinin gerçekleştiği, Young Deneyi olarak da bilinen Çift Yarık sahnesiyle filmleştirildi. Bu gösteri, ışığın hem dalgacık hem de parçacık yapıya sahip olduğunu kanıtlayan Einstein’in, Max Plank’ın ve  Niels Bohr’un hazırladıkları sahnelerde gerçekleşti.

Bu sahnenin senaryosu, üzerinde çift yarık bulunan bir levhaya elektron gönderilerek, dalgacık ve parçacık yapısını gözlemlemek amaçlıydı. Nihayetinde levhaya gönderdikleri bir elektronun makro düzeydeki algımıza göre bir delikten geçmesi gerekirken, iki delikten birden geçerek arkadaki ekranda dalga şeklinde bir desen oluşturduğunu tespit ettiler.

Bu durum, elektronun aynı anda iki farklı yerde bulunduğunu ve farklı doğrultularda hareket ettiğini kanıtlıyordu. Ancak bu deney esnasında fizikçileri şaşırtan bir başka gelişme daha yaşanıyordu. Gönderilen elektron yakından izlendiğinde, bu kez bizim evrenimizde gözlemlediğimiz tarzda hareket ediyor ve tek bir yarıktan geçerek karşıdaki levhaya çarparken parçacık rolü oynuyordu.

Elektron adeta gözlemlendiğini hissediyormuş da, bir şeyleri gizlemek ister gibi davranıyordu. Buna göre; bir dalgaya bakıldığında bir parçacık, yani kütle yaratılmış oluyordu.  

Çok sayıda tanınmış fizikçinin, evren modeli kurarken oluşturdukları Kopenhag yorumu’nun tamamlayıcılık ilkesi bu durumu şöyle açıklıyor:  Atom altı süreçler doğrudan gözlenemezler çünkü gözlemcinin kendisi süreci etkileyeceği için Quantum nesnenin dalga fonksiyonu çöker. Quantum sistemlerinin, birbirini tamamlayıcı nicelikleri vardır ve bunlar eş zamanlı olarak ölçülemezler. Bilim insanları bu durumu, "Dolanıklık" olarak tanımladılar.

Atomaltı parçacıklar arasındaki o gizemli etkileşimin yarattığı kaosun, değişim dönüşümün hakim olduğu bir evren gerçekliği, toplumların işleyiş ve varoluş gerçekliğini yeniden yorumlamasını beraberinde  getiriyordu.

İç içe geçmiş "Dolanık" bir evren ve toplum gerçekliği: Hiçbir şey diğerinden kopuk varlık göstermediğine göre, topluma varlık kazandıran temel bileşenleri birbirinden kopuk ele almak mümkün değildir. Çünkü evrensel döngünün bir parçası olan insanların, dolaysıyla toplumların dünyasını bu işleyişten ayrı düşünmek maddenin doğasına aykırıydı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Quantum dünyasının işleyiş kurallarının toplumsal yaşamla bağını kurarken, dünyanın farklı uçlarına gönderilen fotonların tamamlayıcılık, "Dolanıklık" ilkesi gibi, toplumu oluşturan sistemlerin de birbirini bütünlediğini, birbirlerinden bağımsız hareket edemeyecekleri gerçekliğini şöyle yorumlar; ‘Quantum felsefesi belirsizlik, dualite, Dolanıklık, bağıntı gibi bir kaç temel ilke ile tamamlayıcılık, bütünleyicilik, özgünlük, paralellik, sezgisellik gibi birkaç doğa özelliği üzerinden varlığını oluşturmuş bir doğa ve toplum felsefesidir.’

Öte yandan Çift Yarık deneyinde, elektronun ikircikli hareketi, maddenin ruhunun olup olmadığı tartışmalarını da beraberinde getiriyordu. Bu durum felsefeciler arasında yeni tartışmaların fitilini ateşleyecekti.

İdealist felsefeciler bu durumu yaradılış teorisine, bilimsel zemin olarak tanrısal bir olguya bağlamaya çalışırken, Materyalist felsefeciler buna karşı durur. Madde mi ruhu yarattı, yoksa ruhun mu maddeyi yarattığı tartışmaları daha da alevlenmeye başlayacaktı. Aslında Einstein kütlenin ve enerjinin birbirine dönüşümü teorisiyle bunun cevabını çoktan vermişti.

Kürt HalkÖnderi Abdullah Öcalan, ruh- madde ikilemini yorumlarken, idealist ve kaba materyalist felsefenin yorumlamasını aşan, Quantum teorisi paralelinde farklı bir bakış açısını savundu.

Ona göre madde-ruh döngüsünde maddesiz ruh, ruhsuz madde olamazdı. Bu durumda hiç bir şey tek boyutlu olarak ve tümden ak ya da kara olarak yorumlanamazdı. Toplum ve toplumda varlık kazanan birey dünyasının; sezgisellik, esneklik, canlılık ve özgür tercihliliğin hakim olduğu Quantum evreninin işleyiş yasalarından bağımsız tanımlanamazdı.

Böylece Demokratik Ekolojik Cinsiyet Özgürlükçü toplum felsefesini, Quantum dünyasının o maddeye ruh veren, maddeden ruh yaratan dünyası paralelinde, çok boyutlu bir evren gerçekliği ekseninde şekillendirecekti. Çünkü  insanlığa ruh ve varlık kazandıran temel değerler birbirinden bağımsız olamazdı. Cinsiyetler, uluslar, sınıflar arasında zor yöntemiyle yapay olarak yaratılan eşitsizlik maddenin doğasına aykırıydı.  

Çünkü özgürlük arayışı maddenin doğasında vardır…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.