Mam Beşir’in anısına…

Forum Haberleri —

  • Mam Beşir ömrü boyunca Êzîdîliğin tüm güzelliklerini, Kürtlük ve yurtseverlik ruhunu yaşamasını bildi. Sadece soyut anlamda yaşamadı aynı zamanda yetmiş dört fermanın intikamıyla anlam bulan Özgürlük Hareketi’nin saflarına katılarak, Kürdistan devrimine yön vermeyi temel bir görev olarak bildi.

FUAT KAV

“Ölüm, ölen için değil geriden kalanlar için bir felakettir” belirlemesi, bundan birkaç gün önce kutsal isyan ve ferman silsilesinin yurdu Şengal’de bir kalp krizi sonucu şahadete ulaşan Mam Beşir’in ardından ne kadar doğru söylenmiş bir söz olduğunu bir kez daha doğrulanmıştır…

Hayatını Kürdistan özgürlük mücadelesine adayan Mam Beşir’in şahadeti, gerçekten de derin bir üzüntü yarattığı gibi, insana “böyle mi gidecektin Mam Beşir” dedirtecek kadar da yoldaşlarını ve Kürt halkını sarsan bir gidiş olmuştur.

Ömrünü Kürtlerin katliam ve soykırımdan, bir inanç topluluğu olan Êzîdîlerin yaşadığı fermanlardan kurtarmak için mücadeleye adayan Mam Beşir büyük bir onur ve kavga insanıydı. Ülkesini, halkını, yurdunu ve inancını derin bir biçimde kavrayıp özümseyen büyük bir yurtseverdi. Kapitalist modernite ve sömürgeciliğe karşı ideolojik duruşuyla büyük bir devrimci, bireyselliği aşan, her türlü özel mülkiyet ve yaşam biçimini yüksek sesle reddeden büyük bir komünalcıydı. Bu nedenle “bir lokma bir hırka” ile yetinmesini bilen bir derviş misali yaşayan bu büyük mücadele insanını kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşayan yoldaşları olarak onu yaşatmak ve özlemini gerçekleştirmek boynumuzun borcu olmaktadır…

Mam Beşir yaşamın ve hakikatin derin anlamını kavramış bir ideoloji ve inanç devrimcisiydi. Halkına, inanç ve devrime, özgürlük ve doğru yaşama olan bağlılığı gerçekten de sınırsızdı. Bireyciliği, özel mülkiyeti reddeden ve bunlara karşı sınırsız bir biçimde mücadele eden bir kavga insanıydı. Anlama ve bilmeyi, doğrular peşinden koşmayı, insanları yanlıştan ayırmayı temel alan bir bilge insanı olduğu da onun bir gerçeğiydi.

Hüzünle, kederle, acı ve ızdırapla yoğrulmuş bir inanç ve ruhani duruşla herkesi mücadeleye çekmeyi, doğru yolda çıkanlara hakikat yolunu gösteren ve bir dervişin tüm özelliklerini taşıyan Mam Beşir’in yüz hatlarında yetmiş dördüncü fermanın tüm izlerini görmek mümkündü.

Yetmiş dört kez katliam ve soykırımdan geçen ve kendini ferman küllerinden adeta yeniden yaratmasını bilen büyük bir inanç sahibi olarak, Êzîdî Kürtlerin kaderini değiştirmenin bilinci ile otuz yedi yıldır bıkıp usanmadan en ön saflarda yürümesini bilmiştir. Devrimci duruşunu, Özgürlük Hareketi’nin yaşamını, felsefesini ve ideolojisini, Êzîdîliğin kötülüklerden arındırılmış özü olan ateş-su ve toprakla mayalanmış iyi ve güzel olmanın erdemliliğini birleştiren bir mülayim, derviş, bilge ve inançsal şahsiyet olarak yaşadı ve kutsal Şengal’de son nefesini verirken de böyle şahadete ulaştı.

Ömrünün büyük bir bölümü Avrupa’da geçmesine rağmen Êzîdî ve Kürt kültüründen, onun yaşam ve ruhundan bırakalım uzaklaşmayı en ufak bir aşınmayı bile yaşamadı. Çoğu kişinin kapitalist modernitenin merkezi olan Avrupa’da milim milim erip kendine, kendi halkına ve yaşam tarzında yabancılaşırken Mam Beşir hep Êzîdîliğin tüm güzelliklerini, Kürtlük ve yurtseverlik ruhunu yaşamasını bildi. Sadece soyut anlamda yaşamadı aynı zamanda yetmiş dört fermanın intikamıyla anlam bulan Özgürlük Hareketi’nin saflarına katılarak Kürdistan devrimine yön vermeyi temel bir görev olarak bildi. Bunu da sadece teorik ve ideolojik olarak öncülük görevini üstlenmedi, Şengal’de yaşanan fermanın ardından bizzat oraya giderek Demokratik Özerk Şengal’ın inşasında yer aldı.

Şengal fermanından sonra Avrupa’yı terk ederek Mam Zeki ile birlikte fermanın enkazı altından büyük bir savunma kuvvetinin, yenilmez bir iradenin oluşumunda yer aldı. “Avrupa’da çok kaldım, her şeyini, çürümüş yaşamını da, sömürüye dayanan sistemini de, cilalanmış sahte demokrasisini de gördüm-yaşadım. Her şeyi sahte ve boyalı olduğunu bizzat yaşayarak gördüm. Pir-u pakın yurdu, kutsallığın torağı, iyilik ve güzelliğin filizlendiği, maneviyatın anlam bulduğu Şengal’e, Şengal’ın kutsallığına, fermanı yaşayan halkımın yanına, onun hizmetine gitmeliyim. Orada dünyanın en gerçek ve hakikate dayanan demokrasiyi kurumaya, özerkliği inşa etmeye gitmeliyim” dedi ve arkasına bakmadan Şengal’ın inşasına, 74. fermanın enkazının altından özgür bir sistemi inşasına gitti.

Elbette ki Mam Beşir’in şahadeti Çin atasözünde ifade edildiği gibi Kürt halkı için bir “felaket” değildir. Büyük bir kayıptır, acı veren büyük bir şahadettir. Bu şahadet acı ve ızdırapla dolu olduğu kesindir. Ancak Mam Beşir bu büyük şahadetiyle tıpkı Mam Zeki gibi, Berivan gibi yoldaşlarına, Kürt halkına ve devrim arifesinde olan Ortadoğulu halklara örneklik teşkil eden bir sürece damgasını vurdu. Kürt halkının bir daha fermanlara izin vermeyecek bir gücün ve iradenin oluşumunda öncülük etti. Bir daha Kürt kadın ve çocuklarının kaçırılıp pazarlarda satılmaması için özgür Şengal’ın inşasında büyük rol oynadı. Kaçırılan binlerce Êzîdî Kürt kadının intikamını “özgür-özerk ve demokratik Şengal’ın inşasından geçer” bilinciyle büyük düşünen ve büyük yapan bir pratiğin sahibi olarak şahadete ulaştı.

Mam Beşir’i unutmamak onun özlemini duyduğu “Özgür Kürdistan-Demokratik ve Özerk Şengal”ın inşasının gerçekleşmesine kadar hakikat yolunda yürümektir. O bıkıp usanmadan mücadele etti. Özgürlük için her şeyini ortaya koydu, bıkıp usanmadan, yorulmadan, diz çökmeden, yetmiş dört fermanı gerçekleştiren düşmanlarından aman dilemeden adeta nefes nefese çalıştı, mücadele etti ve kalın bir iz bıraktı.

Ve Şengal’ın kutsallığında, yetmiş dört fermanın gerçekleştiği kutsal ana toprağında son nefesini verdi…

Mam Zeki ve Mam Beşir tıpkı Berivan gibi Kürdistan halkının ruhunda, kalbinde, bilinç ve eyleminde hep yaşayacaklardır…

“Söz onurdur onuru çiğnetmeyeceğiz…”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.