Mazlum Ebdî’den Starmer’e 3 mesaj
Dünya Haberleri —

Hassan Mohammad Ali
- MSD yetkilisi Hassan Mohammad Ali, QSD Komutanı Mazlum Ebdî’nin mektubunu İngiltere Başbakanı Keir Starmer’a iletti. Ebdî gönderdiği mektupta şu üç ana noktaya dikkat çekti: “Müzakereler, ademi merkeziyetçilik ve entegrasyon."
NEJLA ARÎ/LONDRA
Demokratik Suriye Meclisi (MSD) heyeti, İngiltere’nin iktidardaki İşçi Partisi’nin geçtiğimiz hafta Liverpool kentinde düzenlediği yıllık konferansa katıldı. Heyette yer alan MSD Halkla İlişkiler Ofisi Eşbaşkanı Hassan Mohammad Ali, İngiltere Başbakanı Starmer ve Savunma Bakanı Healey’le yaptıkları görüşmenin detaylarını gazetemize anlattı. Ali, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî’nin Starmer’a gönderdiği mektubun detaylarını da paylaştı.
Her yıl düzenlenen konferansa bu yıl da katıldıklarını ifade eden Ali, “İşçi Partisi’nin konferansı olduğu için hükümet yetkilileri de yer aldı. Birçok kişiyle ilişki kurma ve Kuzey ve Doğu Suriye halkının mesajlarını hükümete iletme şansı yakaladık. Aynı zamanda Başbakan, Savunma Bakanı, parlamenter ve yetkililerle görüştük. İngiltere’nin barış sürecinde Özerk Yönetim ve Şam arasındaki diyalogun geliştirilmesi için rolünü oynaması gerektiğini dile getirdik. Parlamenterlere bu konuyu daha çok gündeme getirmelerini önerdik. Bazıları, önerilerimizi Meclis’te dile getireceklerini ve konuyu hükümete soracaklarının sözünü verdi.”
Silahları bırakmak söz konusu değil
İngiltere Başbakanı Keir Starmer’a QSD Komutanı Mazlum Ebdî’nin mesajını ilettiklerini belirten Hassan Mohammad Ali, “Mazlum Ebdî, Başbakan Starmer’dan Suriye’deki diyalog sürecinin gelişmesinde aktif bir rol üstlenmesini beklediğini ifade etti” dedi.
Ali, Mazlum Ebdî’nin gönderdiği mektupta üç ana noktaya dikkat çektiğini belirtti:
* Suriye hükümetinin müzakereleri sürekli ertelediği vurgulandı.
*Adem-i merkeziyetçiliğin Suriye’nin parçalanması anlamına gelmediği, aksine bunun dünyada başarılı örneklerinin bulunduğu ifade edildi.
*QSD’nin silah bırakmasının söz konusu olmadığı, ancak kendi yapısıyla Suriye ordusuna entegre olabileceği belirtildi.
Mohammad Ali, hükümet yetkililerinin de bu sürecin başarıya ulaşması ve Suriye’de istikrarın sağlanması için çalışacaklarını ifade etti.
Dostlarımızı çoğaltmalıyız
Bu tür konferansların kendilerini dile getirmeleri açısından önemli olduğunun altını çizen Sadece Britanya’da değil her yerde bu çabalarımızı sürdürüyoruz. Kürtler olarak dostlarımızı çoğaltmalıyız, diplomatik olarak atakta olmalıyız. Tarihte hep Kürtlerin dostlarının az olduğu söylenirdi, şimdi dostlarımızın çoğalması için çabalıyoruz.’’
Merkezi yönetimle olmaz
Savunma Bakanı John Healey’le görüşmelerine değinen Mohammad Ali, Healey’in Suriye’deki gelişmeler hakkında kendilerine soru sorduklarına dikkat çekerek şunları aktardı: “Savunma Bakanı, bize iki soru sordu. İlki, 10 Mart Antlaşması’nın nasıl ilerlediği hakkındaydı. Şam hükümetinin ertelemeci bir tutum izlediğini ve İngiltere’nin bu sürece ivme kazandırabileceğini söyledik. İkinci soru ise Şam’daki hükümetin kapsayıcı olup olmadığıydı. Biz de kapsayıcı olmadığını, kendilerine yakın çevrelerden olduğunu ve sadece görünürde farklı kesimlerden birkaç kişiyi kattıklarını söyledik. İngiltere son zamanlarda katı merkezi yönetimle Suriye’nin yürüyemeyeceğini düşünüyor. Adem-i merkeziyetçi modeli Şam’la müzakere ederek çözmemizi öneriyor.’’
Tek dertleri QSD’yi tasfiye etmek
Konuşmasının devamında, Özerk Yönetim ve Şam’daki geçici yönetim arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşmaya dikkat çeken Ali, HTŞ’nin 7 maddeyi es geçerek sadece “QSD’nin tasfiyesine” odaklandığını vurguladı.
Hassan Mohammad Ali, bu politikanın mevcut sorunları çözmeyeceğini söyledi ve ekledi: “Anlaşma 8 maddeden oluşuyor. Fakat onların tüm gündemi sadece bir madde üzerine. Yani QSD’nin geleceği. Örneğin tüm Suriyelilerin, dini veya etnik kökenine bakılmaksızın liyakate dayalı temsiliyet ve siyasi katılım hakkının güvence altına alınması maddesi yerine getirilmedi. Hakeza ikinci madde Kürt toplumunun Suriye’nin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve anayasal haklarının garanti altına alınması. Fakat antlaşmanın ilanından üç gün sonra yeni bir anayasa yaptıklarını ilan ettiler ve Kürtlerin hakları içinde yoktu. Üçüncü madde ise Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanmasıydı. Bunlar ateşkes yerine Alevilerin yaşadıkları bölgelerde ve Süveyda bölgesinde katliam yaptılar, kiliselere saldırılar düzenlediler. Yani bu madde de yerine gelmedi. Bir başka madde ise nefret söylemine ve çatışma çıkarmaya yönelik girişimlerin reddedilmesiydi. Bu madde de hayat bulmadı.”














