MİT’ten ‘QSD’ye baskıyı sürdürün’ talimatı

• MİT, HTŞ’ye yeni talimatlar verdi. Halep’teki ateşkese karşı çıkarak, QSD ve Özerk Yönetim’e dayatılan şartların kabul edilmesi için Dêr Hafir, Dêrazor ve Tişrîn cephesinde saldırıların devam etmesini istedi.
•  Esad El Şeybani’ye Özerk Yönetim’in “ademi merkeziyetçi sistem” talebini Colani’nin atadığı ve çoğunluğu MİT’e bağlı vekillerin oluşturduğu Meclis’e taşımasını söyledi. Böylece talebin “resmi” olarak reddedilmesini sağlayacak.

ZEYNEP BORAN

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî, YPJ Genel Komutanlık üyesi Rohilat Efrîn ve Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ehmed'in yer aldığı Özerk Yönetim heyeti,  7 Ekim günü Şam’da Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) lideri Ahmed El Şara (Colani) ve HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad El Şeybani ile görüştü.

Görüşmede, QSD ile Suriye geçici hükümeti arasında imzalanan 10 Mart mutabakatının hükümlerinin uygulanması mekanizmaları tartışıldı. Edindiğim bilgilere göre,  görüşmede Türk devletinden herhangi bir yetkilinin olmayışı ve müdahale edemeyişi, MİT’i oldukça rahatsız etti. MİT, tarafların QSD’nin pozisyonunu ve ademi merkeziyetçi sistemi tartışmasına karşı çıktı. Öte yandan, Halep’te ateşkesin ilan edilmesini “doğru bulmayarak”,  QSD ve Özerk Yönetim’e dayatılan şartların kabul edilmesi için Dêr Hafir, Dêrazor ve Tişrîn cephesinde saldırıların devam etmesi gerektiğini savundu. MİT, Şam’daki görevlendirdiği elemanlarına bu konuyu El Şeybani ile görüşmeleri talimatı verdi. Verilen talimatta, Şeybani’ye görüşmelerde ademi merkeziyetçi sisteminin hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini söyleyeceği belirtildi.

Yine edinilen bilgilere göre, Özerk Yönetim’in ademi merkeziyetçi sistemi savunmaya devam etmesi durumunda konu HTŞ Parlamentosu’na taşınarak oylamaya sunulacak. Oylamada “hayır” sayısı fazla çıkarsa Suriye’nin kuzey-doğusunda ademi merkeziyetçi sistem “resmi olarak” reddedilecek. Kuşkusuz bu Türk devletinin Alicengiz oyunlarından sadece bir tanesi. Zira meclis MİT güdümünde.

Atanmış meclis

HTŞ'nin yeni “Halk Meclisi”, MİT'in Suriye'deki "merkeziyetçilik" dayatmasını pekiştirmek ve Özerk Yönetim ile QSD’nin taleplerini reddetmek için tasarlanmış bir araç. Bu, Türk devletinin kirli planının en somut hali olarak öne çıkıyor. Bir yandan demokrasi oyunu oynarken, diğer yandan Kürtleri siyasi ve askeri olarak ezme stratejisi.

Hatırlanacağı üzere 5 Ekim’de yapılan sözde seçimlerde Halep ve Ezaz gibi Türk işgali altındaki bölgelerde MİT destekli isimlerin kazanması öne çıktı. Halep'te 14 sandalyeden Azzam Khanji, Türkmen kökenli Mahid Issa (SMO bağlantılı), Abdul Karim Aqidi, Şeyh Ali el-Casim, Tamam Al Loudami, Abdulaziz Mağribi, Ammar Tawouz, Abdulqadir Hoca ve Aref Razuk gibi figürler "seçildi". Ezaz'da Mueyed Samih Qebtur, Beşîr Mihmedxêr Elito ve Cefer Sadiq Tehan; Bab'da ise Usame Naous öne çıkıyor. Bu isimler, Suriye Milli Ordusu (SMO) ve Türk istihbaratının vekil güçleri, yani doğrudan Ankara'nın çıkarlarını temsil ediyorlar.

HTŞ Parlamentosu'nun tüm üyelerinin Türkler tarafından "tayin edildiği" görüşü, burada somutlaşıyor. Colani'nin atadığı Yüksek Komite ve aday onay mekanizması, MİT'in perde arkası operasyonlarının ürünü. Bu yapının HTŞ'nin "İslamcı kökenlerini" yumuşatarak Türkiye'nin bölgesel hegemonyasını pekiştirdiğini vurguluyor.

Kürt kazanımlarını engelleme stratejisi

MİT, bu ağ üzerinden Kürtlerin kazanımlarını yok ederek, statü sahibi olmasını engellemek istiyor. Ayrıca, HTŞ’yi vekil olarak kullanıp “sınır güvenliğini” sağlamayı amaçlıyor. MİT’in bu doğrultuda 10 Mart mutabakatını engellediğini söylemek mümkün. Bu planlar, Suriye’de krizi çözmek yerine derinleştiriyor. Uluslararası toplum, Colani'nin BM konuşmalarındaki "kapsayıcılık" vaadini sorgulamalı; aksi takdirde, MİT'in planı bölgeyi yeni bir kaosa sürükleyecek.