NATO’da, bir lümpen Sezar...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Recep Tayyip, NATO devlet ve hükümet başkanları toplantısına katılmak, beş aylık bir kapı önü bekletmesinden sonra, ABD Başkanı Joe Biden’e “arz-u hal“ etmek, siparişler almak üzere Brüksel’deydi.

 

O, Avrupa’dan geçiniyor, Avrupa medeniyetinin kılık-kıyafeti içinde yaşıyor, onlar gibi masaya oturarak yemek yiyor, arabaları, uçaklarına biniyor, ama yine de yediği tası kirleten yaratıklar gibi besleyen eli ısırıyor. İhvan’ın kafa kesen İslamını ihraç etmesine izin verilmedikleri için, düşman, “gavur Avrupa“ diye diye söverek, ülkelerinde gözlerine sokarcasına, karşı güç gösterisine kalkışıyordu.

Ve Recep Tayyip, bir zamanlar gösteri için sokulmadığı, ama bu kez NATO toplantısı için geldiği Brüksel’de, “hayfını“ (rövanş) alırcasına, Küçük Asya (Anadolu)’daki Ponpus zaferinden dönen Jül Sezar gibi, “geldim, gördüm, yendim“ naralanmadı; ama Sezar taklidi havasındaydı. Yalnız, Sezar’ınki gibi başında tüylü, at kılı yeleli başlığı eksikti. Bedenini kaplayan, gameş derisinden savaş zırhı yoktu. Karşılayıcı olarak borazanları uzun uzun öttüren boru takımı, gümbürdeyen trampetler de yok, ancak ırkçı-IŞİD dincisi alkışlayıcılar hazırdı.

Etraf Türk bayraklarıya süslüydü. Otel girişinde ırkçı, kafa kesen IŞİD’çi, Nusracı karşılayıcılar sıram sıramdı. Mafyanın da soydukları vatana ilan-ı aşkı olan “bu bayrak inmez, vatan bölünmez“ naraları haykırıyorlardı. Recep Tayyip, yüzüne yapışıp kalmış, Rum köyleri hırsız ve soyguncusu hemşehrisi “İpsiz Recep“ gülüşü ile onları selamlıyordu.

Roma reisi Sezar, 2000 yılı aşkın süre önce, zırhına sıçramış kanla Ponpus zaferinden dönmüştü. Türklerin reisi Recep de Kürt katliamlarından geliyordu. Orduları ilerlediğinde, geride kalan Kürt şehirleri enkaz olarak kalıyor, öldürülen Kürt kadınları ve çocuklar köpeklere yem yolsun diye sokakta bırakılıyordu. Ölüyü almaya koşanlar, vurularak önleniyordu. Sivil katliamın başkomutanı Recep’in elleri, yüzü ve giyitleri sadece bakmasını bilenlerin görebildiği şekilde kan ve irin içindeydi. Her tarafı, diri diri yakılanların külü, isi kaplı...

Recep Tayyip bu haliyle Avrupalı liderlerde sofraya oturmaya gelmişti. Ancak, Recep’in daha dün kükrercesine “Faşistler, Naziler, akıl hastaları“ diye nitelendirdiği bu liderler karşılamada yoktu. Kucaklaşma bir gün sonraydı.

Recep onlar ve ABD Başkanıyla kucaklaşa dursun, kafa kesen IŞİD, El Nusra takviyeli ordusu Kürdistan’ı yakıp yıkıyor, ağlarını, tek ağaçtan giderek ormanlarını çalıyordu.

Kürtlerin “terörist buğday başakları ve ormanlarıyla“ savaştaydı. Irak Kürdistanı’nın (Başûr) Kerkük yöresi IŞİD’de havale ve ekin tarlaları yangın karasıydı.

Başûr’da Behdînan, Zap ve Avaşîn halkı, Amerika’nın yardımı ile ülkelerine kavuştuklarında, kaybedilmişi bulma sevinciyle yapılamaya girişmişlerdi. Yeni evler yaptılar. Kazanılmış yurtlarını, bağ ve bahçelerle süslediler.

Ve onlar, şimdi bir kere daha, yurtlarından koparıldılar. Bu kez Türkler ve IŞİD’çiler işgalci. Ve bunlar daha kıyıcı. Bunların gözünde Kürt’ün bağı, bahçesi, bostanı, tek dikilmiş ağacı da düşman, yani “terörist“tir. Köylülerin yerlerinden sürüp bağ ile bahçeleri kuruttular.

Köylüleri, topraklarından sürüp bağ ve bahçeleri kuruttular. Düşman olan ormana, elektrikli hızarlarla hücum ediyor, ağaçları kesiyor, toprağı rut ediyorlar. O kocaman boynuzlu dağ keçileri, karaca sürülerinin otlağı, yatağı, etçillerin avlağı, tabiat yok ediliyor.

Kürtlerin gözü gibi koruduğu karacalar, ceylan ve dev boynuzlu keçileri, çıplak gibi açıkta, katiller için birer av oldular.

Recep Tayyip’i kucaklayan, silahlarla donatıp öldürme, yok etme izni veren, cinayetlerine seyirci kalanların gözü aydın.

O, Kürt ırkı yok ediciliğinden, Kürdistan’ın doğası, dağı, taşı, ağacı ve çiceğinin kırımına geçerek “terörizm“le mücadelesini yayıyor. Tek ağaç, yamaçta açmış gul û sosin da terörist...

“NATO vicdanı uyuya dursun, her şeye rağmen, dünya medyası yer yüzü kıyıcısını görüyor. ABD’den Bloomberg dün, bir canavardan söz eder gibi, Recep Tayyip’ten bahsediyor ve ABD Başkanı Joe Biden‘e “onu durdurun“ diye sesleniyordu.

Recep, salt Kürtlerin başında bela değil. Dünyaya karşı bir insanlık suçlusu, ırkçı.

Mesela Rojavalı Kürtlerin elinde, uzun menzilli toplar yok. Ama onda ve Suriye’de var. Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (SHOR) açıklamasına göre Efrîn’in vuran toplar Suriye’den ateşlendi. Ama o, gözü kararmış bir insanlık suçlusu ırkçı olarak bunu, fırsat bilip Kürtlere misillemeye geçti.

Ordusu cinayetler işlemeye devam ederken o, Brüksel’de Fransız Macron’la, yeni silahlar alma pazarlığındaydı. Kürdistan kanayıp yanmaya devam etesi için, yeni silah pazarlığı devam ededursun, Avrupalı öteki liderler onunla el tokuşturma sırasındaydı.

Ve Amerikan Başkanı Biden... O, ülkesinde ırkçılık karşıtıydı. Recep Tayyip ise Kürtlerin varlığını, Türklerin “beka-ı“ için tehlikeli gören bir megaloman ırkçıydı. Her tarafıyla kana batıktı. Öte yandan Irak’ta, Suriye, Rojava, Libya’da işgalci, Karabağ’da kan dökücüydü.

Salt ırkçı yayılma projesini uygulamak için, yıllar önce Batı’dan kopup S-400 rüşvetiyle Rusya’ya yanaşan, İran’ı “kafa-kola“ almaya çalışan Recep Tayyip, kandırmaca üzere entrikası boşa çıkınca, şimdi yeniden Amerika’ya dönme taklaları atıyor. Başlangıç olarak, Afganistan’daki Kabil havaalanında, kiralık asker olmak istiyor ve bu sayede alacağı destek ile Kürdistan’ın parçalarını yutma, Libya’da kalmayı garantileme ve Amerikan adliyesindeki Mafyoz ilişkileri ağı ile ailesine dair dosyaları raflarda tutmaya çalışıyor...

Brüksel görüşleri daha yeni başladı. Bekleyeceğiz ve göreceğiz Recep Tayyip‘in “Ali Cengiz“ oyunlarına dair taklalarını...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.