NATO’da köstebek ve İsrail’e öpücük

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Rusya’nın Ukrayna’yı işgal hamlesi ilerleye dursun, NATO Batı dünyasının savaş gücü olarak Ukrayna’ya askeri ve parasal yardımda bulunuyor. Rusya’nın askeri ve ekonomik gücünü çökertmek için de her alanı kapsayan bir ambargo uyguluyor. NATO’da kararlar tüm üyeleri kapsıyor. Ama NATO’cuyken  “kahrolsun NATO” durağında demirleyen Türk faşizmi, Rusya‘ya karşı NATO kararlarına uymadı, uymuyor.

Tımarhanede gündem oldukça yoğun. Bu yüzden yazı bir kaç konulu olacak. Ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu‘nun Amed gezisi başka güne. Şimdilik bir tek gözlemimi aktarmakla yetineceğim: Kılıçdaroğlu, bugüne dek Recep Erdoğan’ın ırkçı izinde yürüye geldi. İlk kez, bu gezide bir sapma yaptı. Erdoğan rejiminin organize ettiği “kiralık analar”ın, HDP il girişini işgal eylemini “tavvaf” etmedi. Bu onun “evrildiği” anlamına gelmiyor ama yine de bir gelişme...

Bu girişten sonra, konularımız geçersek:

Türk’ün “yüz yıllık“ tarihi “Türk tipi demokrasi“ boyunca, Türk halkı hep Kürtlerin “pexas” (yalınayak) dedikleri bir tipi omuzlayıp nimetlerin başına taşıdı. Onları, “besiye” çeker gibi yedirip içirdiler. Saraylarda yaşattılar. Dahası sülalesine yetecek kadar mal, mülk sahibi yaptılar. Onlarda hiç birine çalmadıysan eğer değirmenin suyu nereden diye sormadılar. Aç karınlarıyla onları “tapınılacak“ ilah yerine koyup, koyun sessizliğiyle peşlerinden gittiler.

Al işte, seyreleyin Tansu Çilleri: Kendi anlatımına göre, Amerika’dayken cebinde bir gazoz alacak parası yoktu. Geri döndüğünde onu akıl ve proğram ile değil “güzelliği”ne bakarak cilaladılar. Başbakan yaptılar. O da kısa denilecek bir zamanda Amerika’da otel, villa ve evlere sahip oldu. Burada görkemli bir çiftlik, İstanbul’da arsalar, evler ve denizin eşiğini yaladığı bir yalı...

O şimdi doğacak torunlarının torunlarını zengin yapmak için yeniden Türk halkının omzuna tırmanmaya hazırlanıyor. Hadi, sırtla götür aç gezen, ekmek kuyruğunda gün tüketen adamım.  

Geçelim bunu. Anlaşılan Türk halkı, seçtiğine kölelik edip onu doyurmayı ve nimetlere boğmayı da görev sayıyor. En çok yiyen, sınır tanımadan götüreni en çok seviyor. Aşağıdaki örnek aç yaşayan Türk halkının, “süt kuzusu sessizliği” ile seçtiği efendisine hizmet aşkınının ifadesidir:

20 yıldır çoğu yoksul olan halkının parasıyla yiyip içen,  beğendiği yerlere birer saray kondurup içine giren, “maaile ve yaren” boyunca, zenginler zengini olan Recep Erdoğan, dünya kadınlar gününde ülkedeki kadın muhtarları da halkın parasıyla Sarayda topladı. En az beşyüz kadındı hepsi. Onlara önce AKP propagandası çekip, muhbirlik hizmeti istedi. (Muhbirlik, yer yüzü değerlerine göre, ahlaksızlık, iffetsizliktir) Sonra hep birlikte, “huraaa” yemek masalarına üşüştüler. Halkın parasıyla hapur, şupur yediler. Halkın parasıyla maaşlı yüzlerce personel de onlara hizmet sundu.

Ve o sıralarda dünya kadınlar gününde, İstanbul sokaklarında kadınlar coplanıyor, zehirli gazlarla kör ediliyorlardı.

Onlar halkın parasını yerken, beride işini, umudunu yitiren kimileri intihar ediyordu. Hayata sarılan aç insanlar, ucuz ekmek, yağ kuyruğunda titreşiyorlardı. Kimileri yiyecek bulmak için çöplüklere ve kimileri de pazar yeri artıklarına hücum ediyordu.

Erdoğan bir Saraylı ama insan onuru yerdeydi. Ve dünün “pexas”ı Erdoğan, açlara “aslında sizler toksunuz, aç olduğunuzu söyleyenler teröristtir” diyordu. Erdoğanı dinleyen açlar “aslında ben tokum” diye diye evine gidiyor açlıktan ağlayan çocuklarını dövüyorlardı.

Bir Başka konu, Onurun evrensel duruşu:

Recep Erdoğan küresel yayın yapan ekranda, İsrail Cumhurbaşkanı’nı “One minüt” diye azarlıyor, “siz insan öldürmeyi çok iyi biliyorsunuz” diyerek yüzüne “katil“ diye haykırıyordu. Sonra, ülkesinde İsail bayraklarını yakma şenliği başlıyordu.

Ne evrensel ahlakta ne de aşiret geleneklerinde bu soy pespayeliğinin affı yoktur.

Ama Allah’ın Türklere bir lütfü olan Recep Erdoğan için bunca sövgü yağdırıp aşağılamaya tabi tuttuğuna “gel seni bi öpim kardeşim” demek diyalog şekli ve hoşça sohbettir. Onun için hakaretleri yiyen cumhurbaşkanı yerine seçilen Herzog’u, davet edip hiç bir şey olmamış gibi bando, mızıka ayaklarının altına da halılar sererek karşıladı. Sevgi ve saygılarını sunarak gönlünü hoş etti. Dünlerde çiğneyip yaktıkları bayraklarını da yükseğe diktiler. Ey evrenin onuru!..

Ve, “NATO’da köstebek“ olayına gelince:

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal hamlesi ilerleye dursun, NATO Batı dünyasının savaş gücü olarak Ukrayna’ya askeri ve parasal yardımda bulunuyor. Rusya’nın askeri ve ekonomik gücünü çökertmek için de her alanı kapsayan bir ambargo uyguluyor.

NATO’da kararlar tüm üyeleri kapsıyor. Ama NATO’cuyken  “kahrolsun NATO” durağında demirleyen Türk faşizmi, Rusya‘ya karşı NATO kararlarına uymadı, uymuyor.

İnönü’nün ikinci dünya savaşında yaptığı gibi iki tarafı da idare ederek tarafsızlığı oynuyor. O zamanlar Türk devleti tarafsızlığa oynayabiliyordu. Çünkü resmen hiç yanda değildi.

Oysa günün Türk devleti NATO’cu. Açık taraf olmasına rağmen, Erdoğan tarafsızlığı oynuyor. Damadının monte ettiği savaş aygıtı droneleri, Ukrayna’ya satarak ona para kazandırıyor.

 Öte yandan, Putin’le de sıcak müttefik ilişkilerini sürdürüyor. Örneğin, NATO’ ambargosuna göre Türk hava sahasını Rus uçaklarına kapatması gerekirken, buna uymadı. Putin, buna karşılık onu ödüllendirdi. Durdurduğu çiçek yağı, buğday ve hayvan yemi yüklü gemi filosunun önünü açtı.  

Buna karşılık Erdoğan, savaşı kazanca dönüştürme hamlesi başattı. Putin’e Batı’nın Dolar ve Euro’suna karşı, Rus parasının (Ruble) kullanımını önerdi.

Böyle bir rol oynuyor Erdoğan. Batılılar da onun tümüyle Rusya’ya kayışını önlemek için üç maymunu (duymadım, görmedim, konuşmadım) oynuyor.

Ama üç maymun hali, Erdoğan’a dair “içimizdeki köstebek” (sırları düşmana veren casus) kuşkularını yok etmiyor. Nitekim Fransa, Britanya ve Almanya’nın düzenlediği küçük zirveye çağrılmamaları dikkat çekicidir.

Erdoğan rejiminin NATO kararlarına uymaması rahatsızlık vericiydi. Bu rahatsızlık, her vesile ile ima ediliyordu.

En son, ABD medyasına göre Başkanı Biden, telefon görüşmesi ile Erdoğan’a doğrudan doğruya “ambargoyu uygulayın” demek zorunda kaldı.  

Erdoğan’ın bundan kaçışı da yok. NATO üyesi ise kararlara uyacak. Aksi halde, mertlik gösterip Rusya ile bütünleşmesi gerekecek.

Savaşın kızışması halinde, dolandırıcı Sülün Osman manevraları sökmeyecek. Erdoğan ya orada ya da burada olmak zorunda...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.