Nefertiti’nin kültürel hamlesi
Forum Haberleri —

Nefertiti
- Nefertiti’nin bu gelişmedeki rolü neydi? Buna verilecek yanıt Nefertiti’nin içerisinde büyüyüp geldiği Hurri kültürüdür. Mısır’da karşılaştığı ve büyük oranda yozlaştığını gördüğü Mısır dinsel-siyasal sisteminin iç içeliğinin Hurri-Mitanni uygarlığında olmadığını fark eder. Bir takım karşılaştırma ve eşleşmelerde bulunur.
SOYDAN AKAY
Kendilerine Maiteni yani ana soylu halk diyen ve Kürt neolitiğinin kurumsallaştığı Tell Xalaf’ta (bugünkü Rojava-Habur ırmağı kıyısındaki antik yerleşke) ortaya çıkan Mitannilerin Mısır saraylarına kadın göndermesi ayrıca incelenmeye değer bir konudur. Firavun’un bol sayıda olan haremine kadın-cariye göndermek maksatlı olmaktan çok kraliçe/prenses olarak evliliklerin gerçekleştirilmesi yeni bir durumdur. Çünkü aynı Mısır firavunları Suriye ve Babil krallıklarıyla da evlilikler gerçekleştiriyor. Buralardan Mısır saraylarına giden kadınların esamesinin okunmamasının sebebi kadınların doğrudan hareme gönderilmesidir. Babil ve Suriye krallıklarındaki kadın etkisinin zayıflığı, buradaki cariyelik anlayışı da kadınların güçlü bir çıkış yapması önünde engel teşkil etmektedir.
Mısır’a taşınan Hurri kültürü
Mısır’ın Hurri (Amarna arşivlerinde Hurruwe/h) kültürüyle tanışması sadece saraylarına Mitannili prenseslerin gitmesiyle başlamamaktadır. Urfa-Harran’dan Kenan’a (Filistin’in de olduğu bölge), oradan da Mısır’a göç eden İbrani kabilesinin Hurri kültürünü Mısır’a taşıdıkları tartışmasızdır. Hz. İbrahim’in Mısır’a yaptığı mevsimlik göçlerden birinde eşi Sara/Sare ya da Şare’nin bir Hurri kadını olma ihtimali güçlüdür. Sare, Sarra ya da Akadca Sarratum etimolojik olarak Hurricedir. Sümercenin ilk dili olan emesal (kadın dili demek) lehçesinde evin/hanenin, klan-kabilenin sorumlusu (prenses) demek olup Kürtçedeki SER kelimesinden türetilmiştir. Mısır firavunları cariyeliği bir ticari faaliyete dönüştürdüğü için Hz. İbrahim’in eşine de böyle yaklaşırlar. Kuşkusuz ki kültür çok yönlü olarak uygarlık alanlarına akmaktadır. Hekimlik, zanaatcılık gibi gezici yöntemlerle de çok sayıda kültürel gelişme bulunduğu yerden uzak alanlara akar. Ticaret bunda en etkili yöntemdir. İbraniler bu yönüyle kültür taşıyıcıdırlar. Kültürlerden beslendikleri kadar beslemişlerdir de. Fakat Nefertiti özelinde ele alacağımız husus kültürün siyasal ve dinsel düzeyde etki gücüdür. Dolaylı yöntemlerle Mısır sarayına akan bir kültürün, kültürlerin etkisi değil de kadında cisimleşmiş kültürün dönüştürücü etkisi üzerinde durulacaktır.
Taduhepa Mısır’da Nefertiti olur
Tarih kaynakları Nefertiti’nin M.Ö 1365’te Mısır sarayına Mitannilerin prensesi olarak gittiğini belirtmektedir. Kesin olmamakla birlikte Hurrice adı Taduhepa veya Tadukhepa’dır. Sonradan Lawazantiya Tapınağı İştar’ın rahibesi Puduhepa’da da göreceğimiz üzere kadınlar Hurri tanrıçası Hepat’ın adını taşımaktadır. Tanrıça ismi taşımak oldukça özgün ve de karakteristik bir durumdur. Yani bir isim taşımaktan ziyade tanrıça kültü ve kültünün kurumsal olarak Hurrilerdeki varlığına şahit olmaktayız. Hepat Hurrilerde güneş tanrıçasıdır. Mitanni prensesi Taduhepa Mısır sarayına gittikten sonra ismi değiştirilip Mısırca Nefertiti adını alır. Mısır dilinde Nefertiti “güzel geldi” ya da “gelin hoş geldi, güzel hoş geldi“ anlamlarına gelmektedir. Bu da Mısır Sarayı’nın bir geleneğidir. Dışarıdan saraya gelenlere Mısırca isimler verilir. Nefertiti Mısır sarayına gelin olarak gittiğinde henüz 15 yaşındadır. Ama kendilerine Maiteni diyen Mitannilerin kültür ocağında hekimlik başta olmak üzere bilim ve bilgi alanında iyi yetişmiş genç bir kızdır. Belki de ana tanrıça kültü olan tapınak rahibelerinden biriydi. Yönetim, diplomasi, din, ekonomi, sanat, özellikle de tıp alanında kadınlar toplumun eğitmenleri, konfederasyonun besleyici gücüdürler. Bu alanlarda kadın etkiliyken erkekler ağırlıklı olarak savaş, öz-savunma, dışa karşı yönetim, diplomasi konusunda ön plana çıkmaktadır. Hurrilerin yaşadıkları coğrafyanın sürekli saldırı altında olması öz-savunma ve siyasal yapılanmayı, kültürel şekillenişi bu biçimde forma kavuşturmuş olabilir.
Yine kaynaklar Nefertiti’nin Mısır Sarayı’na daha çok hekimlik alanındaki gelişkinliğinden dolayı gittiğini, sonradan 4. Amenofis ile evlendiğine dikkat çekmektedir. Büyük olasılıkla Mitanni saray geleneğinden Mısır sarayına geçen Nefertiti’nin dikkatini en çok çeken şey Amon tapınak rahibelerinin yönetim başta olmak üzere tüm toplumsal yaşam üzerindeki etki ve yozlaşmışlıklarıdır. Tapınaklar Sümer’de olduğu gibi Mısır’da da çok işlevlidir. Tahıl, gıda depolama, ticari ilişkiler, tıp, eğitim, inanç, arşiv vb. alanlar tapınak rahiplerince yönetilmektedir. Statükocu bir konuma sahip olan, vergi ödemekten muaf din sınıfı etkisini en çok oluşan yönetimler üzerinde kullanır. Bundan dolayı da krallarla sürekli gerilim yaşamaktadırlar. Entrikaları, komploları, manipülasyonları onlar kurguluyor. M.Ö 2613’lerden başlayıp Nefertiti‘nin saraya geldiği M.Ö 1365’lere kadar devam eden Amon tapınak rahipleri düzeni belki de defalarca çatışma ve tasfiyeler yaşadı, yaşattı. Nefertiti Mitanni sarayındaki sistem ile Mısır’daki bu sistemi karşılaştırmış olmalı. 4. Amenofis 1353 yılında tahta çıkınca Nefertiti de kraliçe konumuna yükselir.
4. Amenofis’in firavunluk yılları
4. Amenofis’in kral/firavun olmasının beşinci yılında Mısır’da devrim niteliğinde gelişmeler yaşanır. Bu gelişme tarihe “Akhenaton dini reformu“ ya da “tarihte ilk tek tanrılı din ilanı“ olarak geçmektedir. Resmi Mısır dini çoğunlukla ölüm merkezli, yarı-insan, yarı-hayvan tanrılar sisteminden oluşmaktadır. Onlar için sayısız tapınak, baş tanrısının Amon-Ra olduğu onlarca rahipleri bulunmaktadır. Bir önceki paragrafta da belirtildiği üzere tapınak iktidarın asıl gücü, vesayet unsurudur. Buna bir de firavunların tanrı olarak kabul edilmesi, anılarına yaptırılan onlarca alt mezar (piramit) dikkate alındığında köleciliğin dehşetini gözler önüne sermektedir. 4. Amenofis’in babası kral 3. Amonhotep anısına görkemli tapınaklar yapılmış olmasıyla ünlüdür. Tanrı Amon için diktiği heykellerin, anıtların haddi hesabı yoktur. Oğul Amenofis iktidara geldiğinde beş yıl boyunca babasının bu geleneğini sürdürdü. Ancak her ne hikmetse kral iktidarının beşinci yılında bir aydınlanma yaşamış gibi Amon-Ra dinsel inancına son verir. Onun yerine Güneş Yuvarlağı anlamına gelen Aten/Aton tanrı inancını ilan ederek diğer tüm tanrıları da yok sayar. Böylece Amon-Ra tapınak sistemiyle beraber rahiplerin hegemonyasına da son verir. Bununla da yetinmez “Amon-Ra’nın hizmetkârı“ anlamına gelen Amenofis yerine Akhenaten (Aten’in hizmetkarı) ismini kullanır. Mısır’ın başkenti ve Amon dini inancının merkezi olan Teb şehrini terk ederek yepyeni bir şehir inşa eder; Akhetaten. Sonradan Amarna adını alacaktır.
Güneş kültünün Mısır’a etkisi
Reform, yozlaşmış rahipler sınıfını oldukça rahatsız eder. Ancak tüm bu “olumsuzlukların“ sorumlusu olarak Nefertiti’yi görürler. Tepkinin, öfkenin, düşmanlığın Nefertiti’ye yönelmiş olması reform düşüncesinin mimarının kim olduğunu anlamamız açısından kilit önemdedir. Peki Nefertiti’nin bu gelişmedeki rolü neydi? Buna verilecek yanıt Nefertiti’nin içerisinde büyüyüp geldiği Hurri kültürüdür. Mısır’da karşılaştığı ve büyük oranda yozlaştığını gördüğü Mısır dinsel-siyasal sisteminin iç içeliğinin Hurri-Mitanni uygarlığında olmadığını fark eder. Bir takım karşılaştırma ve eşleşmelerde bulunur. Mitannilerde bir prenses olsa da iyi eğitimli ve bir tanrıça rahibesi olma ihtimali de göz önüne alındığında sistem değişikliği önerisi krala kendisinden gelmiş olmalı. Başka türlü yozlaşmış Amon rahipler sınıfından kurtulmak mümkün değildir. Güneş Yuvarlağı anlamına gelen Aton/Aten Mittanni-Hurri konfederasyonunun simgesi Güneş kültünün ta kendisidir. “Bin Tanrılı Halk“ olarak kayıtlara geçmiş olan Hititlerin yönetim simgesi olan Güneş kurgusunu kullanmaları da Aryan-Hurri geleneğidir. Kuzey Mezopotamya’da Uygarlığa karşı geliştirilen direnişin adı olan konfederalizmin simgesi güneş Hurri boylarının ve ittifaklarının birleşik gücünü temsil ediyordu. Kürt kültürünün en otantik halini temsil eden Êzîdîlerin güneşe olan bağlılıkları, onlar için dinsel anlamı Neolitikten beri devam eden kültürden ileri gelmektedir. Hitit-Hurri-Luvi kültüründe güneşe “güneşim“ denir, “ efendim“ denilmez. Bu sonradan erilleştirilmiştir. Tanrıça Tiamat’ın ölümüne yol açan Babil hegemonyasının simgesel ismi Marduk’un anlamı da “güneşin buzağısı“ ya da “güneşsel dana“dır. Bütün yetkileri kendinde cisimleştirir. Bir nevi tek tanrıdır kral. Ancak güneş kültü demokratik bir akla sahiptir. Yeryüzündeki tüm varlıklara eşit düzeyde ışığını verir.
Nefertiti: "Yardımcı hükümdar"
Mısır’da yürürlükten kaldırılan Amon-RA inancındaki RA’nın Hurri-Kürt kültüründeki RO/Roj (güneş) olma ihtimali de vardır. Ancak güneş Mısır’da bir başka tanrının uzantısı halindedir. Nefertiti burada bir kültürel hamlede bulunur. Heykellere tapınılması, Firavun’un yarı-tanrı olarak kabul edilmesi, çok sayıda anıt mezarın varlığı Nefertiti’yi şaşırtmış olmalıdır. Kendisi de Güneş Tanrıçası Hepat’ın hizmetkârıdır. Adı da Mitannilerde Taduhepa’dır. Dolayısıyla Firavun Amenofis de güneşin, güneş Yuvarlağı Aten’in hizmetkarı olmalı ve bu tanrı tek olmalıdır. Mısır kaynaklarının Nefertiti’yi “Yardımcı hükümdar “olarak tanımlaması da bize göstermektedir ki o sadece kralı etkilemiyor, aynı haklara sahip bir yönetici olarak yeni süreci geliştiriyor. Nefertiti‘nin eşi, yeni ismiyle Akhenaton yenişehir Akhetaten’de diktiği bir dikilitaşa şunları yazar: “Beni buna bir asil yönlendirmedi, yönlendiren tanrı Aton’dur.“ Bir başka dikilitaşta da: “Dikkatli bakın, burayı kuran Firavun’dur, bir tanrının malı değil, bir tanrıçanın malı değil, bir erkek hükümdarın malı değil, bir kadın hükümdarın malı değil, HİÇ KİMSENİN MALIDIR “ diye yazar başkent Akhetaten (Amarna ) için. Bu çabaları Nefertiti’ye karşı gelişen tepkileri dindirmek ve onu korumaya dönük olarak yorumlamaktayım. Mısır Sarayı’nda daha önceden kraliçe Hatşepsut’un barışçıl ve sanatsal kişiliğiyle öne çıktığını, bunun akabinde de öldürülmüş olabileceğini sonraki sert otokratik, kanlı süreçten fark etmek mümkündür. Haliyle yeni ve tek tanrılı dinsel reformun Akhenaton ismi ile anılması oldukça normaldir. Buna rağmen kral ve kraliçenin (Akhenaton ve Nefertiti’nin) kimi tasvirlerinde Aten/Aton’un ışıkları her ikisinin üzerine düşmüş şekilde gösterilir. Bu tasvir onların eşit haklara sahip olduklarını, yeni süreci de birlikte geliştirdiklerinin somut işaretidir.