Nefrette birleştiler

Kadın Haberleri —

Göçmen kadınlar

Göçmen kadınlar

  • Mülteci Platformu üyesi Elif Yiğitalp, mültecilerin toplumda “öteki” konumunda olduğunu ve toplumun ezilme duygusunu, mültecileri hedef alarak tatmin ettiğini söyledi.  

Türkiye’deki mültecilerin yaşadığı zorluklar, 20 Haziran Dünya Mülteci Günü dolayısıyla bir kez daha gündeme geldi. Resmi rakamlara göre Türkiye’de 5 milyonun üzerinde mülteci bulunuyor ve bunların yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Son yıllarda mültecilerin yaşam koşulları daha da zorlaşırken, özellikle kadınlar hem temel haklara erişimde hem de günlük yaşamda çok yönlü ayrımcılık ve güvencesizlikle mücadele ediyor. Jinnews’e konuşan İzmir Mülteci Platformu üyesi Sosyal Hizmet Uzmanı Elif Yiğitalp, Türkiye’de toplumun mülteci nefretinde birleştiğini ifade etti. 

‘Sünnet' adı altında işkence

Mültecilerin zorluklar yaşadığını ama en çok da kadınların zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirten Elif Yiğitalp, kadınların sağlığa erişiminin daha zor olduğunu, özellikle Afrika’dan gelen kadınların “sünnet” adı altında cinsel işkenceye maruz kaldığı ve çoğunun üreme sağlığı sorunu yaşadığını söyledi. Yiğitalp, “7-8 yaşında sünnet geçirmiş birinin ilerleyen zamanlarda sağlıklı olmasını beklemiyoruz. Sağlık erişimi olmayan kadınlar, göçmen sağlığı merkezlerine gidiyorlar. Kimliği olmayanlara da hizmet veriyor” dedi.

 

 

‘En azından hayatta kalabiliyorum’

Partneri olmayan kadınların daha fazla baskı ve şiddete maruz kaldığını belirten Yiğitalp, bu kadınların ucuz iş gücü olarak görüldüğünü sözlerine ekledi. Yiğitalp, “İş yerlerinde sıklıkla tacize, tecavüze uğradıklarını ve bunlara işten atılmamak için sessiz kaldıklarını biliyoruz. Şikayette bulunmak istemiyorlar. Geldiği ülkeye gönderilirse tekrar aynı zulme maruz kalabilir, öldürülebilir. Burada ‘en azından hayatta kalabiliyorum’ düşüncesiyle yaşıyorlar” diye kaydetti.

Mülteci kadınlar unutuldu

Kişilerin güvenliğini sağlayan, hukuki süreçlerde destek olan kurumların yetersizliğine işaret eden Elif Yiğitalp, bu durumu şu sözlerle anlattı: “Türkiye’de kadın hareketinin mülteci kadınları unuttuğunu düşünüyorum. Göç etmeye zorlanmış bir kadın derdini anlattığında, ayrımcı bakış açısı yerine, ‘ne yapabiliriz?’ diye bir kere düşünsek bile çok şey başarmış oluruz.”

 

 

Herkesin ötekisi olmak

Mültecilerin toplumda “öteki” konumunda olduğunu ve toplumun ezilme duygusunu, mültecileri hedef alarak tatmin ettiğine dikkat çeken Elif Yiğitalp, “Herkesin ötekisi olmak kullanılabiliyor. Herkes o kadar aynı fikirde ki, nefret söyleminin nefret suçuna evrilmesinin gerçek nedeni bu. Ama kimse Suriye’de, Afganistan’da neler yaşanıyor bilmiyor. Angola’da nasıl yaşanıyor, kadın sünneti en çok nerede yaygın, kadın intiharı en çok nerede görülüyor, bunları sormuyor. 

Bir sınırı yok

Geri Gönderme Merkezleri’nde (GGM) mahremiyetin ve hijyenin olmadığını, ilaçlara erişimin zor olduğuna değinen Elif Yiğitalp, bazı yerlerde taciz vakaları duyduklarını aktardı: “Bunları anlatmak istemiyorlar ama anlatanlar oldu. Her türlü şeye maruz kalabiliyorlar. Bunun bir sınırı yok” dedi.

En büyük neden savaş

Göçlerin en büyük nedeninin savaş olduğunu vurgulayan Elif Yiğitalp son olarak şöyle konuştu: “Zulme maruz kalan, yerinden edilen insanlar istemeseler de göç etmek zorunda kalıyor. Kimse bugüne kadar oluşturduğu yaşam koşullarını bırakıp bir yere sığınmacı olarak gitmek istemez. Savaşı bitirip barışı sağlamadıkça bu böyle devam eder.” İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.