Nudem Durak

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Botanlıydı Nudem. Daha doğarken suçluydu. Çünkü Kürttü. İkinci suçu, dengbêjler yetiştiren bir ailenin çocuğu olmasıydı. Dengbêjler tehlikeli, çünkü onlar, aynı zamanda ırkçıları yalanlayan Kürdistan tarihçileriydi. Çocukken fişlenen Botanlı Nudem, şimdi 19 yıl hapis cezalı. Yer yüzünün birçok yerinde sanatçı ve düşünürler, onun özgürlüğü için kampanya yürütüyorlar. En son, İngilizlerin efsanevi müzik  grubu Pink Fiyod’un üyesi Roger Waters, serbest bırakılması için Türk Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulundu.

Fetullahçılık, ırkçı (Faşist) bir hareketti. Devleti kutsayan ve tüm dinci çeteler gibi kitle tabanı edinme kurnazlığı ile dini ritüeller kullananan...

Bunlar, ilk defa "derin devletin yan örgütlenmesi" olan Komünizmle Mücadele derneğinde örgütlendiler. Fetullah Gülen, derneğin Erzurum şubesi kurucusuydu. Bu dernek, sola karşı birçok kanlı eylemden sonra, 12 Eylül 1980 darbesi arifesinde MHP ile bütünleşti.

Ancak Fetullahçılar, öteki dincilerin aksine Batı karşıtı değillerdi. "Çağcıl" görünümlü idiler. Mesela Fetullah Gülen sarıklı ve cübbeli olarak sokak ve meydanlara çıkmadı.

Kemalistleri dengeleyerek faaliyet yürüttüler. 'Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar da İslamdı’dı onlar. Yani Kıbleleri salt Araplar veya Taliban değildi. Toktamış Ateş ve benzeri Kemalistler ile kimi askerlerin onlara meyletmesi bundandı.

AKP de başlangıçta 'çağdaş' ışıltılı, Batı yanlısıydı. İkili, bu paydada buluştu ve AKP iktidarı okumuşlar yani Türk tipi entelektüel eksiğini, bunların kadrolarıyla giderdi.

Nazilerin de adapte edip kullandığı Engizisyon adaletini çok sonra, su başlarını tutup Kemalist yapıları ele geçirdikten sonra, 2009 yılından itibaren devreye soktular. Kürtlere uyguladılar.

Çağlar boyunca Hristiyan dünyasını terörize eden Kilise rejimi olan Engizisyon, Kral ve İmparatorların egemeniydi.

Toplumların hayat tarzını belirliyor, hayatla dini bağdaştırarak, kendince adalet sağlıyordu.

Engizisyon adaletinin temelini tıpkı AKP iktidarının Kürdistan uygulamalarında görüldüğü gibi muhbir ve gizli tanıklar teşkil ediyordu. Engizisyonun yargıç ve savcılarına "engizatör" deniyordu. AKP, adli personele yargıç ve savcı demeyi sürdürdü.

AKP rejiminde olduğu gibi, Engizisyon çarkı muhbirin ihbarı ile başlıyor, gizli tanığın ifadesiyle gelişiyordu. Suçlanan kişi, bir imkansızı gerçekleştirip muhbir ve gizli tanığın çoğu zaman iftiralarını, kanıtı olmayan suçlamalarını çürüterek, engizatörleri suçsuzluğuna inandırmak zorundaydı. Aksi halde işkence çarkına yatırılıp vücudundan parçalar koparılarak, yavaş yavaş ruhu teslim alınıyor; en hafif ceza ile afaroz edilip toplum dışına atılıyor veya ömür boyu zindanda çürütülüyordu. 

AKP‘nin Türk tipi engizisyonunda da muhbir ve gizli tanığın ifadesi belirleyici unsurdu. Sanıkların söyledikleri genelde kaale alınmıyordu.

Adı resmen konmamış Türk tipi engizisyon ilk kez 2009 yılında, Fetullahçı adli personel eliyle, "KCK davası"ında uygulamaya konuldu. Bu Nazilerin, yani Hitler rejiminin de 'adalet dağıtma' şekliydi. Muhbirlerin ihbarı ile başlayan Kürt avı sonucunda, cezaevleri tutuklu ve mahkumlarla doldu.

Nudem Durak, kayıtlardaki söylemle Rahmetê Durak, bu dönemin kurbanlarındandır.

Botanlıydı Nudem. Daha doğarken suçluydu. Çünkü Kürttü. İkinci suçu, dengbêjler yetiştiren bir ailenin çocuğu olmasıydı. Dengbêjler tehlikeli, çünkü onlar, aynı zamanda ırkçıları yalanlayan Kürdistan tarihçileriydi.

Çocukken fişlenen Botanlı Nudem, şimdi 19 yıl hapis cezalı. Yer yüzünün birçok yerinde sanatçı ve düşünürler, onun özgürlüğü için kampanya yürütüyorlar. En son, İngilizlerin efsanevi müzik  grubu Pink Floyd’un üyesi Roger Waters, serbest bırakılması için Türk Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulundu.

Aslında, Taliban’ın törensellikle müzik aletlerini parçalayarak idam ettiği, IŞİD’in müzisyenleri boğazladığı günün dünyasında, onların dava yolcularının Nudem’i hapis tutması şaşırtıcı gelmedi bana. Çünkü Nudem sesiyle, kurda, kuşa, tüm yer yüzüne Kürtleri anlatıyordu. Sayısız "zîl û zengil"ın,  bir arada uyum içinde avazlandığı o sedayla, ahir zaman Dervişi misali ülkesinin hikayesini şarkılaştırıyordu. Öte yandan, katledilmişlerin yürek titreten ağıdını söylüyor; kanla sulanan dağları, yaralı Botanı anlatıyor, dışarda umudun sesi oluyordu Nudem.

Oysa insan olmak, insanca avazlanmak, engizisyon rejiminde suçtur. Onun ise daha doğarken adının başına "kertik" atılmıştı.

Sonra, arkadaşlarıyla müziği iş edinince, yakın takibe alındı.

İlk defa, 2010’da kısa süreli tutuklandı. Suçu Kürt olmak ve Kürtçe kelam söylemekti. 2013 Newroz’da, harelenen avazının peşine düştüler. 22 yaşında 7 ay hapiste tuttular. Ardından 10 yıl 5 aylık hapis cezası verdiler.

Cezanın gerekçesi, "Kürtçe kelam söylemek" değildi. Zoraki bir uydurma ile, 2009 yılında, bir arkadaşına yazdığı mesajı gerekçe yaptılar.

Nudem arkadaşına, yüreğinin sesiyle dağdaki aşkını anlatıyor ve "Sevmeseydim" deyip devam ediyordu:

"Aşık olmasaydım, niye acı çekecektim ki... Örgütün karşısına çıkıp ona aşığım demek, kolay mıdır?"

Mahkeme, genç kızın bu masumane telefon mesajını, örgüt üyeliğinin kanıtı kabul edip 10 yıl 5 ay hapis cezası biçti hayatına. Yargıtay da cezayı onayladı. Sonra, bir başka dava nedeniyle, bir başka hükümle cezası toplam, 19 yıla çıkarıldı.

Nudem, demir parmaklıklar ardında çürütülmek üzere, 2015 yılından beri mahpus. O şimdi Bayburt cezaevinde...

Ve evrenin özgürlük sedaları, bir kampanya yürütüyorlar. Kampanyayı, ilkin Angela Devis, düşünür Noam Chomsky, Ken Loach, David Graeber, Peter Gabriel başlatmıştı. Roger Waters de onlara katıldı.

Yeri gelmişken; Nudem çocuk gibi, binlerce masum Engizisyon mahkumu olarak beton duvarlar arasında tutuluyor. Onlara, her gün yenileri ekleniyor.

Tümünün suçu ortaktır: Kürt olmak...

Gerisi muhbir ve gizli şahitlerin uydurması, engizatörlerin onları onaylamasıdır. Hepsi bu...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.