Nükleer silahsız İran için
Dünya Haberleri —

İran Cumhurbaşkanı nükleer tesisleri denetliyor
- ABD ve İsrail, İran'ın nükleer altyapısını bombalamak için askeri kapasiteye sahip, ancak böyle bir operasyon riskli görünüyor.
İran ile ABD arasındaki gergin ilişkiler onlarca yıl öncesine dayanıyor. Tahran, ABD’nin işlerine karıştığını, 1956’daki bir başbakana karşı darbeden 2021’daki bir askeri komutanın ABD’nin insansız hava aracıyla öldürülmesine kadar çeşitli olayları örnek gösteriyor. Washington ise İran’ın Gazze’deki HAMAS, Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husi gibi grupları desteklediğini, bu nedenle İran’ın müttefiki İsrail ve ABD’nin bölgedeki çıkarları için tehdit oluşturduğunu. Bu gruplar, Ortadoğu’daki İsrail ve ABD etkisine karşı “Direniş Ekseni” olarak tanımlanıyor.
İran, nükleer programının yalnızca sivil amaçlar için sürdüğünü söylüyor. Nükleer silah geliştirmediğini iddia ediyor ama Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dahil aksini söylüyor. BM, ABD ve AB, nükleer programın bomba geliştirmek için kullanıldığına dair şüpheler nedeniyle 2010'dan itibaren İran'a kapsamlı ekonomik yaptırımlar uyguladı. Yaptırımlar, İran'ın uluslararası piyasalarda petrol satmasını engelledi ve ülkenin 100 milyar dolarlık dış varlıklarını dondurdu. Ekonomisi durgunluğa girdi ve para birimi rekor seviyelere geriledi, bu da enflasyonun yükselmesine neden oldu. 2015'te İran ve ABD, Çin, Fransa, Rusya, Almanya ve İngiltere olmak üzer altı güç uzun süren müzakerelerin ardından JCPOA'yı kabul etti. Anlaşma, IAEA'nın İran'ın tüm nükleer tesislerine erişmesine ve şüpheli sahalarda denetimler yapmasına izin veriyordu. Karşılığında, ülkeler yaptırımları kaldırmayı kabul etti. JCPOA'nın 15 yıla kadar geçerli olması planlanıyordu ve ardından kısıtlamalar sona erecekti.
ABD'yi çekti
Donald Trump, 2018'de göreve geldiğinde, kalıcı olmamasını ve İran'ın balistik füze programını ele almamasını gerekçe göstererek ABD'yi anlaşmadan çıkardı. Trump, İran'ı yeni ve genişletilmiş bir anlaşma müzakere etmeye zorlamak için "azami baskı" uygulamaya karar verdi. Bunun bir parçası olarak ABD yaptırımlarını yeniden uyguladı.
ABD'ni resmi adı Ortak Kapsamlı Eylem Planı veya JCPOA olan mevcut nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana İran, yaptırımları yeniden uygulama kararına misilleme olarak temel taahhütlerini ihlal etti. JCPOA tarafından yasaklanan uranyumu zenginleştirmek için binlerce gelişmiş santrifüj (arındırma makinesi) kurdu.
Nükleer silahlarda yüzde 90 saflıkta zenginleştirilmiş uranyum kullanılıyor. JCPOA uyarınca İran'ın yalnızca yüzde 3,67 oranında zenginleştirilmiş, 300 kg'a kadar uranyuma sahip olmasına izin veriliyor. Bu miktar nükleer santral ve araştırma amaçları için yeterli, ancak nükleer bombalar için daha fazlası gerekiyor. Ancak Mart 2025'te IAEA, İran'ın yüzde 60 saflıkta zenginleştirdiği yaklaşık 275 kg uranyuma sahip olduğunu söyledi. Bu, İran'ın uranyumu zenginleştirmeye devam etmesi durumunda, teoride yaklaşık yarım düzine silah üretebileceği anlamına geliyor.
ABD yetkilileri, İran'ın bu uranyumu bir hafta gibi kısa bir sürede bir bomba için yeterli malzemeye dönüştürebileceğine inandıklarını söylediler. İran'ın nükleer silah üretmesinin bir yıl ile 18 ay arasında süreceğini de belirttiler. Bazı uzmanlar, "ilkel" bir silahın 6 ay veya daha kısa sürede üretilebileceğini söylüyor.
Vurmanın riskleri
ABD Başkanı, İran yeni bir anlaşma yapmazsa "bombalama olacağı" konusunda uyarmıştı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, kabul edilebilir tek anlaşmanın İran'ın nükleer programını ortadan kaldırması olacağını belirterek, "Amerika gözetimi ve uygulaması altında içeri girip tesisleri havaya uçururuz ve tüm ekipmanı sökeriz" diyor. Hem ABD hem de İsrail, İran'ın nükleer altyapısını bombalamak için askeri kapasiteye sahip, ancak böyle bir operasyon hem karmaşık ve riskli görünüyor hem de sonucu belirsiz olacak. İran büyük ihtimalle kendini savunur; bölgedeki ABD askeri varlıklarına saldırabilir ya da İsrail'e füze yollayabilir. Bu tür bir operasyon için ABD'nin Körfez'deki üslerini ve uçak gemilerini kullanması gerekebilir.