Ölmesini mi bekliyorlar?

Naime Çam
- Ağır hasta tutsak Emin Çam, doktorununun “beyin kanaması ya da inme risk var” uyarısına rağmen tahliye edilmiyor.
ASMİN BARAN / AMED
Üç yıldır hapiste tutulan Mehmet Emin Çam’ın çok sayıda hastalığı bulunuyor. Son olarak beyninde tümör tespit edilen ve tümörü günden güne büyüyen Çam’ın iki kulağı duymuyor, yürüyemiyor ve hatırlamıyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) ağır hasta tutsaklar listesinde yer alan 74 yaşındaki Mehmet Emin Çam, 14 Mart 2022’de tutuklandı. Tutuklandığı günden itibaren sürekli hastaneye gidip gelen Çam, bu süre zarfında bir kez kalp krizi geçirdi. Beyninde tümör tespit edilen Mehmet Emin Çam aynı zamanda böbrek hastası. Miyop ve astigmat hastalıkları da bulunan Çam iki kulağından da duyma yetisini kaybetti. Geçirdiği felç nedeniyle yürümekte zorluk çeken ve görüşe koğuş arkadaşlarının yardımıyla çıkan Çam, hafıza kaybı da yaşıyor.
Sürgün, gözaltı ve tutuklama!
Mehmet Emin Çam, Batman’ın Hasankeyf ilçesine bağlı Yolüstü (Kedil) köyünde dünyaya geldi. Köyü 1991'de koruculuğu kabul etmediği için askerler tarafından yakıldı. Köyün yakılmasının ardından Mehmet Emin Çam, ailesiyle beraber Siirt’e taşınmak zorunda kaldı. Mehmet Emin Çam, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Siirt İl Başkanı iken "KCK Kent Meclisi yapılanması" iddiasıyla 12 Aralık 2012'de tutuklandı. 10 ayın ardından tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Çam’a Siirt Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 9 yıl ceza verildi. Cezanın, Yargıtay tarafından onanması üzerine 14 Mart 2022’de tutuklanan Çam, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi’nde 17 gün boyunca tek kişilik hücrede tutuldu. Bu süreçte hastalıkları ağırlaşan Çam, cezaevi koşulları nedeniyle çok sayıda yeni hastalığa da yakalandı ve neredeyse her ay hastaneye gidiyor.
‘Beni köyüme götürün’
En son Ocak'ta gittiği hastanede doktor, tümörün büyümesi sebebiyle hastaneye yatırılması gerektiği yönünde rapor verdi. Çam, kelepçeli tedavi olmak istemediği için yatış talebini, “Koğuş arkadaşlarım burada daha iyi bakar bana” diyerek reddetti. Bu süreçte aile görüşlerine ancak kolunda iki koğuş arkadaşı ile çıkabilen Mehmet Emin Çam’ın sağlık durumunun daha da ağırlaşmaya başladığı ve duyma yetisini tamamen kaybettiği aktarıldı. İsim ve konulara dair hafıza kaybı başlangıcı da yaşayan Mehmet Emin Çam’ın son görüşte yakınlarına, “Ben köyümü özledim. Beni köyüme götürün oraya gitmek istiyorum” dediği öğrenildi.
Hep mücadele etti
Mehmet Emin Çam’ın eşi Naime Çam da aynı zorluk ve baskılara maruz kaldı. Siirt’te katıldığı eylemlerde birçok kez gözaltına alınan ve işkenceye maruz bırakılan Naime Çam, ailelerine dönük baskıların yıllardır sürdüğünü söyledi. Sistematik bir şekilde evlerinin basıldığını belirten Naime Çam, “Suçsuz insanlar cezaevine atılırken, dışarıda olanları da baskı altına alıyorlar. Eşim yaşamı boyunca hep zorluk ve engellerle mücadele etti ama asla kötülük karşısında susmadı. Kendi hakkı ve halkı için mücadele ediyordu” dedi.
Tümör çok zorluyor
Eşinin hukuksuz bir şekilde cezalandırıldığını söyleyen Naime Çam, telefon görüşmelerinde eşinin duyamaması nedeniyle hiç iletişim kuramadıklarını aktardı. Eşinin durumunun günden güne kötüye gittiğini belirten Naime Çam, “İlk cezaevine girdiğinde de hastalıkları vardı ama cezaevinden sonra durumu gittikçe kötüleşti. Bir defa kalp krizi geçirdi, 8 gün hastanede kaldı ve ameliyat oldu. Bu süre içerisinde onu görmemize dahi izin vermediler. Hastaneden çıktıktan sonra da direkt cezaevine gönderildi. İçeride koşulları çok kötü, ne ilaçları zamanında veriliyor ne de tedavileri zamanında yapılıyor. Son dönemde de başında ki kitle onu çok zorluyor” diye konuştu.
Beyin kanaması geçirebilir
Doktorun ‘her an beyin kanaması geçirebilir’ demesine rağmen ısrarla eşinin tahliye edilmediğini belirten Naime Çam, şunları ifade etti: “Cezaevinde hiçbir şey yapamıyor. Doktor 'her an beyin kanaması geçirebilir ya da inme inebilir’ demiş. Görüşte de sürekli donup kalıyordu. İlaçlarının miktarını da 50 ml’den 300 ml’e çıkarmışlar. Yine yemek yiyemiyor ve ayaklarını hissetmiyor. İki kulağı da duymuyor. 40 dakikalık görüşün hepsinde sadece 10 dakika birbirimizi anlıyoruz. Bir böbreği yok, ciğeri de sorunlu bu insanı cezaevinde ne yapacaklar artık? Cezaevindeki bütün hasta tutsakları bırakmaları lazım, illa tabut içerisinde mi çıkarmaları gerekiyor. Cezaevinde hasta olmayan tutsak yok. Ne ilaç veriyorlar ne de hastaneye götürüyorlar. Onların hepsi insan, artık yeter bu baskılara bir son versinler. Bütün hasta tutsakların serbest bırakılması gerekiyor. Bu işkence bir an önce son bulmalı.”