‘Ölü Kürt’le yetinmiyorlar

❏

  • Diyanet İşleri Başkanlığı, El-Ezher Üniversitesi İslami Araştırma Kurumu ve Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne mektup gönderen sivil toplum örgütleri, tavır alınmasını istedi.

”Zulme karşı durmak ibadettir” diyen Mele Zeki Korkmaz, “Mezarlık saldırılarına kaşı sessiz kalan imamların, bu zulümde payı var. İmamlar sessiz kalamaz” eleştirisinde bulundu.

 Mezarlık ve cenaze dokunulmazlığına işaret eden Melese Nizamettin Kaplan ise  “En iyi Kürt ölü Kürt’tür” diyenlerin bugün “En iyi Kürt, mezarı olmayan Kürt’tür” dediğini belirtti.

Demokratik İslam Kongresi (DİK), Hak ve Adalet Platformu, Şeyh Said Derneği, İstanbul Din Alimleri Derneği (DİAYDER) ve Antikapitalist Müslümanlar, bölgede son dönemlerde artış gösteren mezarlıklara dönük saldırılara ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı, El-Ezher Üniversitesinin İslami Araştırmalar Kurumu ve Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne mektup gönderdi.

Mezarlıklara verilen tahribatın anlatıldığı mektupta, “Mezarlık saldırılarında dinin hükmü nedir? Ölen bir kişinin hakkı nedir” diye soruldu. Yine, mektupta bu saldırılara karşı İslam alimleri ve din insanlarının, dinin hüküm, esas ve usullerini göz önünde bulundurarak tavır sergilemeleri gerektiği çağrısı yapıldı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Misyonları hatırlatıldı

DİK üyesi Emin Ay, evinden alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan binlerce mezarsız insan varken, toprağa defnedilen ölülere yönelik bu saldırılara dikkat çekmek istediklerini söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bağımsız ve tarafsız olmadığını, ancak buna rağmen sorumluluklarını hatırlattıklarını belirten Ay, “Umarım bu saldırıları meşrulaştıran bir tavırları olmaz” dedi.

İslami hükümler veren El-Ezher Üniversitesinin İslami Araştırmalar Kurumu ve yine Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne ilettikleri mektupla burada yaşananları aktardıklarını ifade eden Ay, bu kurumlara sorumluluklarının hatırlatıldığını söyledi.

Ölüye bu kadar saygısızlık yapılmadı

 Tarihten bu yana sayısız savaş, soykırım ve katliamların yaşandığı, ancak ölüye bu denli saygısızlık yapıldığının görülmediğine dikkati çeken Ay, Kürt’ün canlısına tahammül edilmediği gibi ölüsüne de tahammül edilmediğini belirtti. “Konuşamayan, hareket edemeyen birinden ne istenilir? Onun cesedi neden istismar edilir? Neden ona bir mezar çok görülür? Mezarlıkta neyin mücadelesi veriliyor” diye soran Ay, yapılanların ”insanlık dışı” olduğunu kaydetti. Ay, mezarları tahrip edilen ailelerin telefonla aranarak, parçalanan mezar taşlarının kaldırılması istendiği, bu yapılmadığı halde ailelerin tehditlere maruz kaldığını hatırlattı.

 

Ailenin acısı katmerleştiriyor

 Ay, devletin bir ölüye “terörist” diyerek, onu bir anne ve babanın hayatını kaybetmiş çocuğu olmaktan çıkardığını ve ailenin acısını katmerleştirdiğini söyledi. Ay, “Bir annenin evladını mezarsız bıraktığınızda, cesedini çöplük olarak kullanılan derelere attığınızda, kimsesizler mezarlığına gömdüğünüzde, yayaların yürüdüğü kaldırımlara koyduğunuzda çocuğunun ölüsünü insanlıktan çıkararak aynı zamanda halkın içerisinde nifak tohumlarını da ekiyorsunuz. Bu ölüye ve topluma karşı yapılan en büyük kötülüktür” diye konuştu.

 

Sessiz kalan imamların payı var

 

Hakkari, Van, Muş, Diyarbakır, Bingöl ve Şırnak gibi kentlerde mezarlıklara yönelik saldırılar devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı sessizliğini koruyor. 30 yıl Diyanet’te imam olarak görev yapan, ancak 2012’de görevinden uzaklaştırılan Mele Zeki Korkmaz, “İnsanlar yaşadıkları zaman ne kadar şerefliyse, öldükten sonrada şereflidir. Ölmüş bir insanın mezarını kırmak, kemiklerini parçalamak, betona üst üste gömmenin hiçbir dinde yeri yok. İslam’da bunun yeri yok, bunu yapan ve yaptıranlar günahkardır. Günah değil diyen, sahip çıkanlarda, en az yapanlar kadar günahkardır” dedi.

Mezarlıklara yönelik saldırıların aileler için büyük bir zulüm olduğunu dile getiren Korkmaz, “Bu bize şunu gösteriyor, yaşayan Kürtlere yapılan zulüm yetmemiş, ölülerine de zulüm çektiriyorlar. O mezarlıklara saldırı olduğunda saldıran kişi kadar sessiz kalan, görüp karşı çıkmayan kişiler de günahkardır. Bu zulmün cezasını sadece yapanlar değil, sessiz kalanlar da ödeyecek” şeklinde konuştu.

 

Kürtler zulme karşı kenetlenmeli

Mezarlık saldırılarına karşı Kürtlerin birlik olması gerektiğinin altını çizen Korkmaz, şöyle devam etti: “Zulme karşı mücadele ederek, Kürtler birbirine kenetlenmeli. Mezarlık saldırılarına kaşı sessiz kalan imamların, bu zulümde çok payı var. İmamlar zulüm karşısında sessiz kalamaz, kalma gibi bir şansları yok. Özgürlük mücadelesinde Kürtler çok bedel ödedi. Evleri yakılıyor, çocuklarının mezarlarını yıllarca arıyorlar, mezarlıkları yıkılıp kaldırımlarda gömülüyor ama biz hala birlik olamıyoruz. Türk, Acem, Arap imamları zulüm çerçevesinde halklarına yardım ediyor ama bizim imamlarımız Kürtler mazlum bir halk olmasına rağmen zulme karşı çıkmayıp sessiz kalıyor. Mezarlıkların yıkılması başlı başına bir suç ama mezarlıkların yıkıldığı kentlerde sessiz kalan herkes onlar kadar günahkar. Zulme karşı durmak ibadettir.”

Hiçbir dinde yeri yok

Mele Nizamettin Kaplan ise saldırıların sadece İslam değil, hiçbir dinde yeri olmadığını anımsattı. Kaplan, 20 yıl önce “En iyi Kürt ölü Kürt’tür” diyenlerin, şimdi de “En iyi Kürt, mezarı olmayan Kürt’tür” dediklerini söyledi. Kaplan, “Ne olursa olsun cenazelere, mezarlara hürmet edilmesi gerekiyor. Siyasetçiler seçim zamanları ‘Kürt kardeşimizdir’ diyor. Bugün mezar taşlarının üzerinde isimleri var diye tahammülleri yok. Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazeler İstanbul’da kutularda, kaldırım kenarında, kanalizasyon sularının geçtiği bir bölüme konulmuş. Dersim’de cenaze posta ile annesine gönderiliyor. Yaşamını yitiren Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesi Ankara’da saldırı tehditlerinden dolayı mezardan çıkartıldı. Bunların İslam’da yeri olmadığını görmeleri gerekiyor” dedi.

 

Allah’ın emrine de karşılar

Sürekli, “Tek dil, tek din, tek devlet” anlayışıyla yaklaşıldığına dikkati çeken Kaplan, “İslam’da böyle bir şey yok. Tek dil, tek millet, tek din diyorsan Allah’ın emrine karşı geliyorsun demektir. Mezarlıklara yapılan bu saldırı, düşmanlıktan başka bir şey değil. Sadece Kürt oldukları için ‘mezarları olmasın, anneleri, babaları mezarlarına bile gitmesin’ diyorlar. Bin 400 yıldan bu yana hiçbir savaşta ölülerin cenazelerine, bedenlerine işkence yapılmadı, mezarlıkları tahrip edilip bozdurulmadı” şeklinde konuştu.

Müslümanlıkta mezarlıkların ve cenazelerin dokunulmaz olduğunu vurgulayan Kaplan, şunları ekledi: “Dokunulmazlığı vardır. Artık yeter. Bizim için kutsal olan bu değerleri tahrip etmekten vazgeçsinler. Zulüm, zorbalık ülkemizde, mezarlıkların üzerinden kalksın.”

AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.