Ortak strateji beklentisi

  • Güney Kürdistan’ın Metîna, Zap ve Avaşîn bölgelerine Türk devletinin işgal saldırıları sürerken Kürdistan’ın dört parçasından parti, örgüt, aydın, sanatçı ve gazeteciler, ulusal bir tutumun belirlenmesi için Kürdistan Ulusal Kongresi’nin organize ettiği çalıştayda bir araya geldi.

 

200’den fazla ismi buluşturan online konferansta çalıştayda sadece Başûr değil, Bakûr ve Rojava’da da yürütülen işgal ve imha saldırılarının püskürülmesi için acilen ulusal-ortak bir Kürt tavrının oluşmasının önemine dikkat çekildi. Zaten bu tavrın nasıl olacağı çalıştayda yürütülen tartışmalarla taslağı belirlenen ve önümüzdeki günlerde Kürt kamuoyuna açıklanacak “Ortak Tutum Belgesi”nde ayrıntılı olarak yer alacak.

Goran’dan Komala’ya, Zahmetkêşan’dan İslamî Parti ve örgütlere hemen hemen Kürdistan’ın bütün birleşenlerini buluşturan bu çalıştayda öne çıkan tespit, öneri ve çağrıların özeti şöyle:

Ortak stratejinin önemi

Efrîn’den Serêkaniyê’ye, Şengal’den Avaşîn’e işgal ve imha saldırılarını bir konsept çerçevesinde yürüten Türk devletine karşı verilecek direniş de ancak ortak bir strateji içinde yürütülürse sonuç alabilir.

Direnişin sahiplenilmesi

Gerilla, Türk devletinin her türlü üstün teknolojik savaş aygıtlarıyla yürüttüğü saldırılara karşı yalnız bırakılmamalı, bu direnişin sahiplenmesi için dünyanın birçok kentinde gösteriler ile diplomatik görüşmeler yapılmalı.

Batılı devletlere çağrı

Şu ana kadar işgal saldırılarına karşı tek başına direnen PKK, Kürt halkının özgürlüğü için mücadele eden bir güçtür, krimanilize edilmemeli, başta ABD ve AB olmak üzere Batılı devletlerin “terörist örgütler” listesinden çıkarılmalı.

Ortak tutum alınmalı

Farklı ideolojiler ve parti programlarına sahip olmak Türk devletine karşı ortak bir tutum sergilemesine engel olmamalı. Nasıl ki daha önce Kobanê için Kürt halkı ayağa kalkıp kenetlenmişse şu anda da böyle bir tutumun alınması başlıca ulusal bir görevdir.

Sessiz kalanlar eleştirilmeli

Saldırılar karşısında sessiz kalan bazı Güney Kürdistanlı güçler ile medya organları açıkça herkes tarafından eleştirilmeli. Heyetler oluşturulup sessiz kalan kesimler ve özellikle de Güney Kürdistan yönetimiyle görüşmeler yapılmalı. Bu saldırılar amacına ulaşırsa işgalci güçlerin ilk olarak sessiz kalan kesimlere yöneleceği unutulmamalı.

Kürt halkı Türk devletinin saldırılarına karşı birlikte durursa uluslararası güçler de sessizliğini bozmak zorunda kalacaktır. Dünya sesimizi daha iyi duyacaktır. Özellikle dünya medyasına bu saldırıların asıl amacını anlatmak için çalışmalar yapılmalı.

Türk devletinin hedefi

­Türk devleti, Lozan Anlaşması’nın 100. yıldönümüde Ortadoğu’nun bu değişim sürecini fırsata çevirip Kürt halkının şu ana kadar elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmak istiyor. Geçen yüzyılın başında olduğu gibi Türk devleti bu yüzyılın başında da Kürtleri kıyımdan geçirmeyi hedefliyor.

Güney Kürdistan de tehlikede

“Bu saldırılar sadece PKK’yi hedefliyor” demek, büyük bir siyasi körlüktür, zira en başta Güney Kürdistan halkının kazanımları tehlikede. Zap, Avaşîn ve Metîna’daki saldırılar, Şengal ve Kerkük’e yönelik Türk devletinin devreye koyduğu planın parçasıdır.

Doğu Kürdistan’a da sıçrar

Şu anda Kürdistan’ın üç parçası; Kuzey, Güney ve Rojava’da yoğun şekilde devam eden imha konseptinin, Doğu Kürdistan’a da sıçrama tehlikesi var. Bundan dolayı da dört parçadaki mücadelenin ulusal birlik yolunda birleşmesi acil bir gerekliliktir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.