Oyun mu oynuyorsunuz?

Besê Hozat

Besê Hozat

  • Türk Adalet Bakanı'nın Kürt Halk Önderi'nin çağrısı için 'görüntülü mesaj mevzuata uygun değil' açıklamasına sert tepki gösteren ve bunun tüm iktidar bileşenlerin tavrı olup olmadığını sorgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, iktidara şunu sordu: Siz oyun mu oynuyorsunuz? 
  • Hozat, Türk tarafını ciddiyete davet ederek, şunları söyledi: "Önder Apo’yu görebilmeli, çağrısını kendi ağzından dinleyebilmeliyiz. Bu şekliyle inandırıcı olur. Basit yaklaşım kabul edilemez. Etkili olmaz, karşılık bulmaz. Daha nasıl açık söyleyelim? Böyle olmaz."

Türk tarafının 'İlla da yapsın çağrıyı ama görüntülü yapmasın. Yazılı yapsın, kendisi de okumasın, birileri alıp okusun' tavrının şiddetle reddettiklerini vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, "Hiçbir inandırıcılığı ve hiçbir etkisi olmaz. Böyle bir şey kabul edilemez. Önder Apo’yu işkence ve tecrit koşullarında tutacaksın, Önder Apo adına da birileri bir belge okuyacak, Hareket'ten ve halktan da bunun gereklerini yerine getirmesini bekleyeceksin. Kimse böyle hayallere kapılmasın, gayri ciddi yaklaşımları da ciddiye almayız" dedi. 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Medya Haber TV'nin özel programında Berîtan Semsûr'un sorularını yanıtladı. Söyleşinin bazı bölümleri özetle şöyle:

Gayri ciddi açıklama

Türk Adalet Bakanı bir-iki gün önce bir açıklama yaptı ve 'görüntülü açıklamanın mevzuata uygun olmadığını' söyledi. Bu, çok gayri ciddi bir açıklama. Bu yaklaşımı şiddetle reddediyoruz, eleştiriyoruz, hiçbir biçimde kabul etmiyoruz. Önder Apo üzerinde 26 yıldır bir tecrit ve izolasyon durumu var. Uluslararası hukuk, bunu işkence ve insanlık suçu olarak tanımlıyor ve bu devam ediyor. Tecrit koşullarında Ekim'den beri sürekli iktidar cenahından Önder Apo’ya çağrılar yapılıyor; Hareket'e seslenmesini istiyorlar. Devlet Bahçeli, 22 Ekim’deki  Grup Toplantısı konuşmasında Önder Apo’nun Meclis’e gelip DEM Parti Grup Toplantısı'nda çağrı yapmasını istedi. Önder Apo’yu açıkça Meclis’e davet etti. Aylardır bu yönlü yoğun ve açık çağrılar yapılırken şimdi Adalet Bakanı’nın çıkıp 'Bu mevzuata uygun değildir, görüntülü açıklama olmaz' demesi ne kadar gayri ciddi olduklarını ortaya koyuyor. Sürece, Önder Apo’ya, Kürt halkına, Türkiye halklarına, dünya halklarına ne kadar gayri ciddi yaklaştıklarını gösteriyor.

Ne yapmak istiyorsunuz?

O zaman soralım; siz oyun mu oynuyorsunuz, ne yapmak istiyorsunuz? Ekim'den beri yaptığınız açıklamaları nereye koyuyorsunuz? Onların adını nasıl koyuyorsunuz? Görüntülü açıklama mevzuata uygun değil de yazılı açıklama mevzuata uygun olacak mı? Nasıl oluyor bu? Tecrit koşullarında Önder Apo’nun açıklama yapması doğru mudur? Tecrit koşullarında yapılacak açıklamanın etkisi nasıl olur? Tecrit koşullarında Önder Apo’nun açıklama yapmasının mevzuatta ve hukuktaki yeri nedir? Bunlara cevap versinler.

Tecrit sistemini lağvedin

Zaten biz baştan itibaren söylüyoruz. Madem Önderlik'ten bir açıklama istiyorsunuz, çağrı yapıyorsunuz, o zaman İmralı tecrit-işkence sistemini ortadan kaldırın, bu sistemi lağvedin. Bu sistem ortadan kalkmalı, çünkü bu sistem suçtur. Tecritle hukuk ayaklar altına alınmış durumda. Tecridi ortadan kaldırın; Önder Apo’nun çalışır ve yaşar koşullarını oluşturun. Zaten Önder Apo koşullar değişirse rolünü oynayacağını, her türlü katkıyı sunacağını söyledi. Türkiye’nin demokratikleşmesi için süreci çatışma zemininden siyasi ve hukuki zemine çekeceğini söyledi ama şunu da ekledi: 'Tecrit devam ediyorken, koşullar değişmezse ben bunu yapamam.'

Yasal ve hukuki düzenleme

'Öcalan niye çağrı yapmadı, niye gecikti, hani 15 Şubat’ta yapacaktı?' diyenler var. Kimse sormuyor ki; koşullar değişmiş mi? Kendi hukuklarını, uluslararası hukuku ayaklar altına almışlar. Her şeyden önce bunları uygulamak gerekiyor. O yüzden yasal ve hukuki düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Önder Apo’nun koşullarının değiştirilmesi, iyileştirilmesi; tecridin tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Önder Apo’nun özgür olması, serbest bırakılması lazım. Özgür, yaşar ve çalışır koşullara sahip olması gerekiyor ki rolünü oynayabilsin, çalışabilsin, demokratik dönüşüm sürecini yapılandırabilsin, yönetebilsin. Bunlar olmadan nasıl olacak?

Hiçbir etkisi olmaz

Şimdi de 'İlla da yapsın çağrıyı ama görüntülü yapmasın. Yazılı yapsın, kendisi de okumasın, birileri alıp okusun' diyorlar. Bunu şiddetle reddediyoruz. Hiçbir inandırıcılığı ve hiçbir etkisi olmaz. Böyle bir şey kabul edilemez. Sen Önder Apo’yu işkence ve tecrit koşullarında tutacaksın, Önder Apo adına da birileri bir belge okuyacak, Hareket'ten ve halktan da bunun gereklerini yerine getirmesini bekleyeceksin. Kimse böyle hayallere kapılmasın, gayri ciddi yaklaşımları da ciddiye almayız. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, 'Öcalan’ın yapacağı açıklama çok tarihi önemdedir' dedi. O zaman bu açıklama için de ciddi ve saygılı bir yaklaşım gerekir. Buna denk bir ciddiyet ortaya konmalıdır. Aksi hâlde kabul edilemez.

Daha nasıl açık söyleyelim?

Açıklamanın mutlaka görüntülü olması gerekiyor. Bizler, bu Hareket'in kadroları, militanları, savaşçıları, halkımız, dostlarımız, tüm demokratik kesimler, kamuoyu; Önder Apo’yu görebilmeli, çağrısını kendi ağzından dinleyebilmeli. Bu şekliyle inandırıcı olur. Bu kadar tarihi bir sürece böylesine gayri ciddi bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Tarihi önemde dedikleri bir açıklamaya böylesine gayri ciddi, basit yaklaşım kabul edilemez. Etkili olmaz, karşılık bulmaz. Daha nasıl açık söyleyelim? Böyle olmaz. Eğer Adalet Bakanı’nın sergilediği yaklaşım, bir devlet ve iktidar yaklaşımıysa gayri ciddidir. Bu, bir oyun oynadıklarını gösterir. Herkesin yaklaşımı buysa ve böyle yapmaya çalışıyorlarsa ortada bir ciddiyet yok demektir.

Kararlı ve iddialı

Önderlik, çok tarihi bir hamle başlatmaya hazırlanıyor. Hareket'i de büyük bir dönüşüm, köklü bir değişim sürecinden geçirmek istiyor. Demokratik bir değişim ve dönüşüm sürecine sokmak istiyor. Gelen mektupta da çok net bir biçimde gördük ki; Önder Apo, demokratik değişim ve dönüşüm ile yeniden yapılanma konusunda derinleşmiş, kararlı ve iddialı. Kürtlerin özgürlüğü kadar Türkiye’nin halklarının özgürlüğü, bölge halklarının özgürlüğü için de emek veren biridir. HABER MERKEZİ

 

* * *

İktidar çözülme yaşıyor

İktidar büyük bir çöküş yaşıyor. Yıllardır yürüttüğü soykırım politikaları, sonunu getirdi. Gelinen noktada büyük bir çözülme yaşıyor. Artık nefes alamaz duruma gelmiş ve sonuç alamadıkça daha fazla zora, baskıya başvuruyor. Şiddet kullanması, savaş yürütmesi bu yüzden. Şu anda toplumun her kesimiyle savaş içindedir; muhalefetle, sanatçıyla, gazeteciyle, kadınla, gençle, çevrecilerle, hatta TÜSİAD’la bile savaşıyor. Kavga etmediği kimse kalmadı. Kendi cemaati dışında herkesle büyük bir savaş içinde. Bu savaşı baskıyla, şiddetle, işkenceyle, zindanlarla, tankla, topla, İHA’yla, SİHA’yla her türlü yöntemle yürütüyor. Bu, iktidarın meşruiyetinin kalmadığını gösterir. Toplumda rızası tükenmiştir, ülkeyi yönetemiyor. Halk her yerde isyan hâlindedir. İşçiler, emekliler, kadınlar, gençler ayakta. İktidar tıkandıkça daha da şiddetle saldırıyor ama bu durumdan çıkış bulamıyor. 

Mecbur kaldılar

Mecbur kaldıklarından İmralı işkence ve tecrit sisteminde bir nebze gedik açmak zorunda kaldılar. Devletin içindeki bu acziyeti, arayışları ve eğilimleri Önderlik de görüyor. Soykırımcı politikaların iflas ettiğini de görüyor. Halkın büyük özgürlük iradesini ve mücadelesini de görüyor. Dolayısıyla buradan hareketle Önder Apo, bir inisiyatif geliştirdi; demokratik dönüşüm inisiyatifi. Bir hamle başlatmak istiyor. Türkiye’yi demokratikleştirmek, dönüştürmek istiyor. Kürtlerin özgürlüğünü esas alan büyük bir demokratikleşmeyi Türkiye’de ve bölgede geliştirmek istiyor. Büyük ve tarihi bir hamledir bu.

Oyunu bozmak istiyor

İktidara bakıyorsunuz; her gün 'PKK silah bıraksın' diyorlar. Erdoğan ağzını açıp kapadığında bunu tekrar ediyor ama uygulamalarına baktığınızda aslında 'Savaş devam etsin' diyor. 100 yıllık devlet politikası var. Hep iç düşman yarattılar; Kürtleri böyle tanımladılar. Bu iç ve dış düşman mantığıyla toplum militarize ediliyor, şovenizm geliştiriliyor. Bu iktidarda kalmanın temel aracı haline getirilmiş. Önder Apo bu oyunu da bozmak istiyor.

 

* * *

Suriye'de uğursuz rol oynuyor

Türkiye, Suriye’de çözümün gelişmemesi, Suriye’nin demokratikleşmemesi, tıpkı Türkiye’deki gibi tekçi, soykırımcı ve faşist bir sistemin kurulması için elinden geleni yapıyor. Şam yönetimini de bu doğrultuda yönlendirmeye, etkilemeye çalışıyor. Suriye halklarına ve Kürtlere büyük bir düşmanlık yapıyor. Çok uğursuz bir rol oynuyor. Diğer taraftan da saldırılar; Kuzey ve Doğu Suriye alanlarına yönelik savaş sürüyor. Bunu başarır mı? Zannetmiyorum. 

Arapların tarihsel gerçekliklerini de iyi görmek lazım. Arap milliyetçiliği, duyarlılığı ve refleksleri var. Şam da bu hâliyle kalmaz. Suriye’de durum böyle gitmez. Uluslararası güçlerin de pek çok hesabı var. İsrail’in de bölgedeki gelişmelerde çıkarları var. Diğer yandan Kürtler ve Suriye demokratik güçleri ile Kuzey ve Doğu Suriye halklarının ciddi bir demokrasi mücadelesi var. Ortaya konan bir model var. Bu, büyük bir avantajdır. Merkeziyetçi olmayan bir Suriye, Suriye halkları ve Ortadoğu halkları için çok önemlidir. 

 

* * *

Dil olmazsa onur olmaz

Ana dil, halkın onurudur. Dil olmazsa onur da olmaz. Bu bir hakikattir. Kültürü oluşturan dildir. Aynı zamanda Kürt kültürünün temelidir. Şu anda 'Zimanê Kurdî' büyük bir saldırı altında. Halkımız, dili için çok emek verdi. Geçmişte büyük bedeller ödendi. Bu mücadele sürüyor. Özellikle lehçeler arasında yok olma tehlikesi yaşayanlar var. Örneğin Kirmanckî Kürtçenin kök hücresidir ve yok olma tehlikesiyle yüz yüze. Bir dilin edebiyatı gelişmediği takdirde daima yok olma tehlikesi vardır. Kürtçede edebiyat gelişiyor fakat bunu daha da güçlendirmek gerekiyor. Evde, dışarıda, her yerde Kürtçe konuşmalıyız, hayatımıza koymalıyız. Tüm lehçeleriyle yaşatmalıyız. Ana dilde eğitim hakkını kazanmak için de mücadele etmek zorundayız. Bu uğurda talepte bulunmak yetmez; mücadeleyle kazanılır. Her halk mücadeleyle kazanır. 

 

* * *

Avukatlardan görüşme başvurusu

Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Kürt Halk Önderi ile görüşmek için başvuruda bulundu.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatları, dün yeni bir başvuru yaptı. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, Rezan Sarıca, Mazlum Dinç ve Cengiz Yürekli, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne başvuruda bulundu. Avukatlar, ayrıca İmralı'daki diğer müvekkilleri Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş için de görüşme başvurusunda bulundu.

Avukatların Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş için yaptıkları görüşme başvurularının çoğuna yanıt verilmiyor. Bursa İnfaz Hakimliği tarafından verilen yanıtlarda ise "disiplin cezaları" gerekçe gösterilerek avukat görüşleri 6 aylık periyotlarla yasaklanıyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.