Paris saldırısı ve ‘emperyalizm davası’

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Fransa, birkaç gün önce de Başûrê Kurdistan’ı bombaladıkları için, BM'den Türk devleti ve İran’a ceza uygunlanmasını istemişti. Kürtlerin gösterileri sırasında, Türk ırkçıların tahrikiyle çıkan olaylar ise bir talihsizlikti.

Lafı dolandırmanın gereği yok. Paris Katliamı, kanlı bir maskeli balodur. Bu tespit, boşluğa atış değildir. Yeminli Kürt katili, yıllar var ki, "Dünyanın her yerinde boyunlarına biniyoruz" diyor. Övünme adına, suç itirafıdır bu.

Dahası, MİT’in mafyavari cinayetler için, her türlü hava aracı ve füzelerle takviyeli bir özel ordu beslediği gerçektir. Rojava bunların cinayet bahçesidir.

 Öte yandan, dört bir yana terör ve terörist ihraç ettikleri, DAİŞ maskeli tetikçiler kullandıkları gizli, saklı değildir. Sakine Cansız ve arkadaşlarının kiralık katili bir Sivaslı ama Muhammed’in karikatürünü yayınlayan yayınevinin katliamcıları "İslamın yüce değerleri" diyen DAİŞ’lilerdi.  

Sesi, "zil u zengil" olarak yer yüzüne yayılan, kılamların Mir’lerinden Mîr Perwer ile Kurdistan davasının emektarları Evîn Goyî ve Abdurrahman Kızıl’ın katili William M. sabıkalı bir Fransız ırkçıydı. Megalomanyak ırkçılığı nedeniyle, kullanışlı biriydi. Mafya kontenjanınında "büyük Türk devlet adamı” Mehmet Ağar, yıllar önce mafyayı Kürtlerin üstüne salmasını soranlara şöyle demişti:

"Aradığımızı camide bulamayız ki…”

Irkçılıktan sabıkalı Paris katili, 10 gün önce hapishaneden çıkmıştı. Anlaşılıyor ki, hapishanede ayarlanmış bir kiralıktı. Polisten önce bir araştırmacının, onun içerde kimlerle ilişki kurduğunu tespit etmesi ve ardındaki gücün maskesini düşürmesi elbette mümkündür.

Küçük bir araştırmayla, maskenin ardındaki yüz ortaya çıkacaktır. Asıl katil belli çünkü. Yapılacak tek iş maskesini indirmek.

Bu vesile ile sırası gelmişken, Kürt platformlarının bazen düşmanlarını çoğaltma mekanizması gibi işlediğini belirtmek ve bu yaraya dokunmak istiyorum:

Doğrudan söze girmek gerekiyorsa eğer, barbarlar her gün Kurdistan’ın değişik köşelerinde yeni cinayetler işliyor. Kimyasal katliamlar, yangın, yıkım ve işkenceler, onların "insanlık”  faaliyetleridir.

 Dünyanın dört bir yanına dağılmış Kürtler de, vahşet sahnelerinden sonra bulundukları ülke sokaklarına çıkıyor, toplantı ve yürüyüşler düzenleyerek, yüzlerine tükürüp lanetliyor.

O arada, toplanan kitleyi aydınlatmak üzere yapılan konuşmalar bazan Kürtlerin düşmanlarını çoğaltma işi olarak uzuyor.  

Bu kertede bir parantez açmak gerekiyorsa, on milyonlarca kişinin yaşadığı bir coğrafyada, elbetteki adaletle bakan vicdanlar, insanca çarpan yürekler de vardır.

 Ancak Kürtler kırılırken, ana yurtları yangına verilip evleri başlarına yıkılırken, insanlar diri diri yakılırken, sokaklarda işkence tezgahları kurulurken, kitlesel olarak ortalıkta görünmeyenler vardır.

İşte, bunların sloganlarını ağızlarında taşıyanlar, Avrupa’daki kitlesel gösterilerin mikrofonu başında beliriveriyorlar.

İttihat ve Terakki’den miras Kemalist haykırışlarla, emperyalizme savaş açıyor, Batı dünyasına veryansın ediyor, günün, o arada Kürt’ün derdi unutuluyor, meydan emperyalizmle savaş havasıyla doluyor.  

Haberleri yok ama soğuk savaş çoktan bitti. Ama haykırdıkları soğuk savaş yıllarından kalma naralardır. O naralar şimdi Türk-islam faşistlerin de ağzında. Dünün Rusya ve Çin’i de bugün emperyal hamleler tazelemekte...

Öte yandan, herkesin "emperyalizmi kendine" derler, adama. Kürt’ün başındaki emperyalizm ise alabildiğine vahşi. Eski İngiliz, Portekiz, İspanyol Afrika’yı parselleyen öteki Avrupalılar bunların yanında pir u pak...

Türk’ün emperyalizmi, onlardan farklı olarak Kürt soyuna düşman. En büyük Türk bir seri katil övüngenliğiyle öldürdüğü Kürt sayısıyla keyfini buluyor, halkını mutlu etmeye çıkıyor.

Kürt’ün boynuna basan emperyalizm, onun dilini yasaklayacak kadar onursuz. Nağmelerini hapis cezasına çarptıracak derkede vahşi. Kürtlere ait diye, güneşin yedi rengine saldıracak kadar çürük karekterli.

Eski köleci çağda olduğu gibi Kürt öldürmek, tecavüz, işkence üniformalı Türk’e serbest. Kürt barınma, iş kurma, yaşama hakkından yoksun. Yakıp yıkmada alabildiğine özgür. Her Kürt doğarken teröristtir, ayrıca. Bazı belediyeler, Kürt çalıştırmaktan sanık.

Ve Kürt’ün miting ve yürüyüşlerinde konuşan "dostları”nın ağzında emperyalizmi oynayan Türk yok. Çünkü o Türk, vatana hizmet tertibinden ve emperyal amaçlar uğruna Afrika’da tuvalet temizliğinde. Arap kapılarında bekçi.

Paris Katliamı’nın akşamı, bir sosyal medya kanalında Kürtlerin toplantısı vardı. Ertesi gün Paris’te yapılacak gösteriye çağrı yapılıyordu. Konuşmacılar arasında Kürtler de vardı. Binlerce kişi dinliyordu. Ben de bir ara kulak verdim. Kendini solcu sanan Kemalist "Kürt dostu” konuşuyor, soğuk savaştan kalma "Yılmaz” bir ağızla Batı ve kurumlarını katil ilan ediyor, sözü Fransa’ya getirip aynısı ile şöyle haykırıyordu:

"Olay Fransa’nın onayı ile olmuştur!.."

"Bu dostun” dünyayı Kürtlere düşman etmesine kimse müdahale etmedi. Tersine, o kadar sevdiler ki, onu sonra tekrar mikrofonu verdiler. Bu kez, Cumhurbaşkanı Macron Kürtlere başsağlığı dilediği için, sahtekar olmuş oluyordu.

Oysa, Kürtlere düşman olarak lanse edilen Batı, barbarlardan kaçan Kürtleri barındırandı. Onlara yaşama ve kendilerini ifade etme olanağı sağlayandı.

Barbarların zulmü arttığında, Batıya dönüp "neden sesinizi çıkarmıyorsunuz?” diye seslerini yükseltiyorlardı. Kısacası tek dayanakları Batı dünyasıydı. Kürtlerin yüzü de Batıya dönüktü. Ama "dostları”, Batıyı Kürtlere kötülüklerin kaynağı olarak gösteriyorlardı. Niyetlerini gizleyerek tabii.

Fransa ülkesinde katliam düzenleyenlerden değildi. Ama öyle gösteriliyordu.

Ayrıca olay, Fransa’ya gözdağı idi. Fransa, Kürtlerin renklerine saygılı, bakışı olumluydu. Geçmişte Rojavalı temsilcileri, Cumhurbaşkanlığı sarayında ağırlayan Fransa, birkaç gün önce de Başûrê Kurdistan’ı bombaladıkları için, BM'den Türk devleti ve İran’a ceza uygulanmasını istemişti.

Mafya tarzı tehdit bundan sonra gelmişti.

Kürtlerin gösterileri sırasında, Türk ırkçıların tahrikiyle çıkan olaylar ise bir talihsizlikti. Çabalara rağmen önlenemedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.