“Pepo” kuşu...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Erdoğan böyle böylece NATO yuvasına tünemiş pepo kuşu oldu. Zararını da görmedi. Bundan sonra sorgulanıp dışlanacağını yani zararını göreceğini de sanmıyorum. Çünkü çıkar uğruna kendisiyle yüz göz olmuş bir dünyada yaşıyoruz. Yaşananlar bu dünya için yeni değildir, hep vardı.

Keklik iriliğinde, kül rengi bir kuşudur o. Her bahar “Pepo“ diyen sesi, tüm dünyada yeniden yankılanıyor. Her kültürde ayrı bir hikayesi ve adı vardır. Kimileri “guguk Kuşu” diyorlar ona, Kürdistan’daki adı “Pepo”dur. Hüzünlü sesiyle kardeş katilliğini simgeliyor.

Kürdistan’da, dengbejlerin sedasıyla dilden dile dolaşan hikayesi bir yana, Pepo soyunu sürdürmek için, yuva oluşturmaktan aciz, yılda bir kere verdiği yumurtasını başka bir kuşun yuvasına bırakan, bu yüzden yavrusunu tanımayan talihsiz da değil, düşmüş bir yaratıktır.

Diyeceksiniz ki Ruslar, Ukrayna‘yı işgal ve yutma hamlesinde, Türk faşizmi de sefaletinin doruğundayken Pepo ne alaka...

 Haklısınız. Ama bu alakayı İngiliz Financial Times gazetesinin yazarı David Gardner geçenlerde kurdu. Gardner Rus işgalini irdelerken, Erdoğan’ın Putin saflarında geliştirdiği Batı düşmanlığı ile gele gele NATO yuvasında tünemiş guguk (Pepo) kuşuna dönüştüğünü yazıyordu. Bu durumu NATO için tehlikeli ama Batı’nın Rusya’ya karşı tarihte hiç olmadığı kadar birleşmesi nedeniyle  “iki ara, bir derede” kalan kendisi için de “hüsran” olduğunu vurguluyordu.

Gardner, Türk devletinin 70 yıllık NATO üyesi olduğunu hatırlatıyor. Erdoğan’ın gerektiğinde bu üyeliği de kullanarak, Rusya saflarında dünyanın gözlerinin içine baka baka Batı düşmanlığını geliştirdiğini anlatıyordu.

Gardner’in yazdıklarını zenginleştirerek anlatalım: Erdoğan NATO üyesi ama düşmanları IŞİD ile silah arkadaşıydı. IŞİD’in Halife ve liderleri Türk sınır boylarında inşa edilen malikanelerde yaşadılar. Kürtler Suriye’de NATO müttefiği ama NATO üyesi Türk devleti ve NATO silahlarını kullanan IŞİD’le savaştı. IŞİD’li kiralık katiller, tecavüzcülerden ordular kurup kuzey Afrika, Somali ve Kafkasya’ya ihraç etti. Bu berbat komikliği NATO anlamazlık, görmezlikten geldi. Türkler IŞİD’in karargahından ayrılıp bir koşu NATO karargahına yollandılar.

Ve Türkler, Batı ittifakında olmalarına rağmen Irak ve Suriye topraklarını, Rusyanın desteğiyle de Rojava’nın dört Kürt bölgesini işgal ettiler.

NATO belgesinin “amentüsü” insan hakları ve demokrasidir. Ve Erdoğan bu kavramları ortadan kaldırıp Kürt önder ve seçilmişlerini, Hitlerin toplama kamplarını andıran hapishanelere doldurarak NATO toplantılarında koltuklara kuruldu, sözünü söyledi. Başka bir deyişle, NATO‘da NATO’yu aşağıladı.

Yer yüzünde hiçbir ittifakta olmayan bir garabetti bu.

NATO’nun İran’a uyguladığı ambargo, NATO üyesi Türk devletince deliniyordu. Erdoğan Sarayı da bundan payını alıyordu. Delme işinde başka aktör olarak ortalıkta dolaşan çocuk yaşdaki mafya babası, Erdoğan’ın dilinde “hayırsever iş adamı“ydı. Erdoğan ve ailesinin bu süreçte alıp başını giden serveti, ABD tarafından tehdit unsuru olarak kullanıldı ama asla irdelenmedi.

Erdoğan, NATO silahlarıyla Kafkaslara girdi. Fukara Ermenileri vurdu. Putin’le işbirliği yaptı. Füzeler aldı. “Dostum Putin”e atom santralini ihale etti. Ama NATO’dan “Hey adamım nereye?” uyarısı bile almadı.

Erdoğan böyle böylece NATO yuvasına tünemiş pepo kuşu oldu. Zararını da görmedi. Bundan sonra sorgulanıp dışlanacağını yani zararını göreceğini de sanmıyorum. Çünkü çıkar uğruna kendisiyle yüz göz olmuş bir dünyada yaşıyoruz. Yaşananlar bu dünya için yeni değildir, hep vardı. Türkler gün ışığına çıktıkları günden beri, güvercin yuvasında yumurtlayan Pepo (Guguk) kuşudur. Onları kullanılışlı gören Batı da yine taa başından beri kör, sağır, dilsiz rolünü oynadı.

1919’dan itibaren, Batıdan aldıkları (Fransa ve Britanya’dan silah, cephane) ile beslenirken  öbür yanda Celal Bayar ve Fevzi Çakmak gibi neyin ne olduğundan habersiz sol düşmanlarına kurdurulan TKP eli ve “devrimci” ayakları ile Rusya’nın yeni egemeni Lenin’e yanaştılar. Rus halkı açlıktan öledursun bunlar Lenin’in verdiği altınlarla beslendiler. Lenin’in silah ve cephanesiyle 1920’de Koçgîrî’de Kürt kırımı yaptılar. O silahlarla son Yunan kalıntılarına saldırdılar. Adına da “Ulusal kurtuluş savaşı” dediler. Aynı silahları Şeyh Said‘e karşı kullandı, Kürt soykırımı yapıldı. Stalin yönetimi 1930 yılında, Ararat’ta Kürtleri kuşattı...

Öte yandan 1921’de, Atatürk‘ün adamlarıyla buluşmaya gelen Lenin’in generalleri (mesela General Frozen), Karadeniz şeridi boyunca katledilmiş Rumların üstünden atlayıp kanlarına batarak buluşma yerine ulaştılar.

TKP suflörlüğü ile Türkler anti-emperyalistti. Onlar Kürt soykırımında feodalite ile savaş!…

 Hitler’in ortaya çıkışıyla guguk (Pepo) kuşu, bu kez  Almanların “yuvası”na  dadandı. Ruslar Kars’a, Ardahan’a da göz dikmiş “kahrol düşman“ oldu.

Bunu kullanarak Avrupa’dan geçindiler. Amerika‘ya yanaştılar. Amerika’ya yaranmak için haritada yerini bile bilmedikleri Kore’ye savaşmak üzere asker gönderdiler. Amerikancılık aşkına, kendi yurttaşlarına savaş ilan ettiler. Kemalist aydınları “Komünist“ diye damgalayıp insan avına çıktılar. Hapishaneleri solcu da olmayan “solcularla“ doldurular. Bugünkü ırkçı, Rusçu rejimin iki şefi Erdoğan ve Bahçeli 1970’lerde, NATO’ya, Amerika'ya yaranmak için Rus (Komünist) avcılarıydı.

Bahçeli silah tedarikçisi, teşkilat adamları tetikçi. Beş yılda 6 bin ölü...

O sıra Putin, en has Komünist olarak istihbarat şefiydi. Bugün Erdoğan’ın “Dostum Putin”idir...

Ve Erdoğan Putin ile “Dostum Putin” ama aynı zamanda, guguk kuşu olarak dostununun da dostudur. Damadı Rusları topluca öldürsün diye kırk ülkeden alıp monte ettiği Droneleri Ukrayna’ya satıyor. Kirliliğe bakın, Erdoğan damadının pazarlamacısı olarak Ukrayna kapılarında. Vay guguk kuşu ki pepo, ey pepo...

Flamenko folklorünü severim, dans ve müziği eşsizdir. Ama dansçı ve dansörleri bile bunlar kadar maharetli, bunlarla  kıyaslanınca yetenekli değildirler. Guguk kuşu ise zavallılığıyla masumdur...

VE SON SÖZÜM SANADIR, KÜRT KARDEŞİM:

Sen, yüz yıldır barbarlarla savaşıyorsun. Bu yüzden savaşların yıkımını en iyi bilensin kardeşim. Sana yakışanıyla her türlü savaşa karşı ol. Ama bu savaş, hiçte senin değildir. Baksana, sen Ukrayna'ya bakarken barbar öldürme havasına girip Rojava’da kan döküyor, can alıyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.