Pervin Chakar’ın “terörist aryaları...“
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Hiç bir şeye sahip olamayanlar, Kürt müziğini de terörist ilan ediyorlar... Bir opera müziği kalmıştı. Ve ona da el attılar… Soprano Pervin Çakar’ı ve dolayısıyla Kürtçe aryalarını da, magandan kalemlerin eliyle terörist ilan ettiler.
IŞİD ortağı olan bunların, derdi büyük. Kürtlerle yüz yıllık savaşlarında, kanlı elleri, yüzlerine sıvanmış kan kızıllığıyla kaldılar. Bitirip teslim alamadılar Kürtleri. Oysa, doğmamış bebekleri de anne karnında süngüleyerek, Geliyê Zilan‘ı cesetlerle doldurduklarında, “bittiler“ diyerek zafer ilan etmişlerdi.
Dersim soykırımı, katillerin ikinci zaferiydi. Atanmışlardan oluşan Parlemento’da atılan naralar, dışarıda yankılanıyordu:
“Çıban kökünden kazınmıştır!...“
Ama olmadı. Yalanları asılsız, sevinçleri yüzlerinde sıvalı, elleri koyunlarında kaldı. Kürtler kılamlarının melodisi gibi ölümsüzdü. Fırsatını buldukça yerden başlarını kaldırıyor ve katillerine nanik yaparcasına “Ben ölmedim“ diyor, Seid Rıza’nın deyimiyle “bu da onlara dert“ oluyordu.
Ancak, kötülükçüydü bunlar. Her defasında eli boş kalmaktan da ders almıyorlardı. O nedenle, her türlü kötülük bunlardaydı. Bu çağda bile, işledikleri cinayetlerle övünüyorlardı.
Cumhurbaşkanları en başka, yok edicilikle görevli bakanları, öldürülmüş Kürtlerin sayısını günü gününe açıklayarak, ırkçılık ve şovenizmle afyonlanıp insanlıktan çıplak edilmiş kalabalıkları sevindiriyor, sonra onları “Mısır eşeği“ niyetine kullanıyorlardı.
Öfkemi bağışlayın lütfen. Yamyama yamyam demek hakaret değildir. Kanla beslenenler de her dem ve dönemde katil, hem de yamyamdır.
Ancak, Kürtlerin önüne geçemeyeceklerdir. Kürtlerin devlet olmasını önledik diye övünmeleri de kursaklarında kalacaktır. Kürtler, ülkeleri paramparça işgal edilmiş, özgürlükleri postal altına alınmış, ama her şeye rağmen medeni dünyayla uyumlu halktır. Devlet sahibi hiç bir halktan aşağı da değillerdir. İlişki ağları, geleceklerini işaret ediyor...
Bugün Kürt’ün dilini, varlığı ve kültürünü yasaklayanlar, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu boyunca aşağılanıp, kısıtlanmış başlıca halktır. Bu yüzden hala, doğru dürüst bir dilleri yoktur. Kullandıkları kelimelerin, yüzde 70‘i başka halklara aittir. Örneğin, Arapça olan “Hareket“ kelimesini çıkarın, “trene“ verilecek komut bulamaz, dilsizleşirler...
Ve yer yüzündeki evrimi sağlayan buluş, keşif ve icatlarda da, iğnenin ucu kadar bile olsa katkıları yoktur, bunların. Bırakın her şeyi, bir folklorleri yoktur. Klasik Türk müziği dedikleri Ermeni müzisyenlerin düzenlemesidir. Onlardan alınmadır.
Oyunda (dans) Yunanlıların sirtakisine takla attırıp “Zeybek“ veya “çifte telli“ diye diye göbek sallıyor, Pontus Rumlarının “Horunu“ ile yeri tekmeliyorlar.
Ama hiç bir şeye sahip olamayanlar, Kürt müziğini de terörist ilan ediyorlar...
Bir opera müziği kalmıştı. Ve ona da el attılar. Opera sanatının kalbi olan İtalya’da öğrenim görmüş, dünyanın çeşitli sahnelerinde alkışlanmış ve Almanya’da yaşayıp sanatını icra eden Mardin’in Derik ilçesinin kızı Soprano Pervin Çakar’ı ve dolayısıyla Kürtçe aryalarını da, magandan kalemlerin eliyle terörist ilan ettiler. Bir bu eksikti. Bunu da giderdiler.
Bunlar IŞİD’ın, eğitimcileri ve lojistik gücü. IŞİD’den sonra Hamas’ın koruyucuları. IŞİD, meydanlarda törensellikle müzik aletlerini parçalıyordu. Kürtçe kılam söyleyen Kürtleri, koyun keser gibi boğazlıyorlardı. Bunlar, din kardeşlerinden geri duracak değillerdi ya...
Herkes kendine yakışanıyla insandır. Haydut da kendine yakışanıyla terörist...