Pia’nın ‘öfke’ atölyeleri

Kadın Haberleri —

Özsavunma / foto:AFP

Özsavunma / foto:AFP

  • Almanya’da kadına yönelik şiddet artarken, Offenbachlı Pia Wagner, istismardan kurtuluş hikâyesini kendini savunma kurslarıyla bir mücadele aracına dönüştürdü.
  • Sosyolog Elisabeth Tuider, “Kadınlara yönelik şiddet, başka ülkelerden ithal edilen bir sorun değil” diyerek şiddetin kökenine dikkat çekiyor.

Almanya’da kadına yönelik şiddet hızla artıyor. 2023’te aile içi şiddet vakaları yüzde 5,6, cinsel suçlar yüzde 6,2, dijital şiddet ise yüzde 25 oranında yükseldi. Federal Kriminal Polis Teşkilatı (BKA) verilerine göre, neredeyse her gün bir kadın (eski) partneri veya yakın bir erkek tarafından öldürülüyor. Bu yapısal soruna karşı Offenbach’tan 26 yaşındaki Pia Wagner, kendi deneyiminden yola çıkarak kadınları güçlendirmek için harekete geçti. İstismarcı bir ilişkiden kurtulan Wagner Pia, kendini savunma kursları, öfke atölyeleri ve destek gruplarıyla kadınların kendilerini ifade etmelerine ve sınırlarını savunmalarına yardımcı oluyor.

 

 

Güçlendiren bir mücadele

Hessenchau’tan Katharina Bruns’un haberine göre Pia Wagner, 19 yaşında lise mezuniyetinin ardından hayallerini gerçekleştirmek için Avustralya’ya gitti. Orada tanıştığı bir adamla başlayan ilişkisi, önce mutluluk vaat etse de kısa sürede bir kâbusa dönüştü. Pia yaşadıklarını, “Yavaş yavaş ilerledi. Bir noktada bana tükürmeye başladı. Sonra fiziksel bir hal aldı; yumruklarını kullandı ve giderek kötüleşti” diye anlatıyor. Kontrol ve korku sarmalı, vizesinin bitmesiyle sona erdi. Almanya’ya dönüşü zorlu bir yeni başlangıç olsa da, yaşadıkları onu durdurmadı. Boksa başlayarak kendi gücünü keşfetti ve uygun bir danışmanlık programı bulamayınca kendi destek grubunu kurdu. Şu anda Offenbach’ta bir kulüpte yönetici ve kickboks antrenörü olarak çalışıyor, spor bilimi okuyor ve kadınlara hem fiziksel hem duygusal olarak kendilerini savunmayı öğretiyor.

 

foto:AFP

 

‘Yeter’ demeye karar vermeli

Pia’nın ‘öfke’ atölyeleri, kadınların  güvenli bir alanda kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyor. “Özellikle kadınlara öfkelenmenin yanlış olduğu öğretiliyor. Giderek daha fazla kadın bana gelip benzer durumlarla karşılaştıklarını, zor zamanlar geçirdiklerini veya hâlâ yaşadıklarını ve başka birinden desteğe ihtiyaç duyduklarını anlatıyor” diyen Pia, şunu ekliyor: “Ama öfkeyi dışarı vurmanın bir yolunu bulmalısınız.” Atölyelerde kadınlar, minderlere yumruk atarak ve çığlık atarak duygularını özgürleştiriyor. Bu, yalnızca bir rahatlama değil, aynı zamanda özsaygı ve özgüven kazanımı anlamına geliyor. Pia, amacını şu sözlerle anlatıyor: “Kadınların dünyada daha özgüvenli hareket etmelerini ve kimsenin onlara ne zaman ‘yeter’ diyeceğine karar vermesine izin vermemelerini istiyorum.”

Hessen’de 11 bin 879 şiddet olayı

Federal Kriminal Polis Teşkilatı'na (BKA) göre, Almanya'da neredeyse her gün, yılın 360 günü bir kadın (eski) partneri veya yakın bir erkek aile üyesi tarafından katlediliyor. Hessen polisinin 2024 suç istatistiklerine göre, eyalette 11 bin 879 aile içi şiddet vakası kaydedildi;  şiddete uğrayanların yüzde 81’i kadın. Dijital şiddet, özellikle Instagram ve TikTok’ta nefret söylemi ve kışkırtma şeklinde, yüzde 25’lik bir artışla hızla yükseliyor. Ancak uzmanlar, bildirilmeyen vakaların bu rakamları katlayabileceğini söylüyor. Hessen Kadın Ceza Savunma Avukatları Derneği başkanı ve BM Kadın Birimi Almanya’da toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu Carolin Weyand, “Kadınlar için en tehlikeli yer karanlık bir park değil, kendi evleridir” diyerek sorunun ciddiyetine dikkat çekiyor. Tagesschau’a konuşan Carolin Weyand, kadınlara yönelik şiddet suçlarındaki artışın endişe verici olduğunu, ancak daha da endişe verici olanın her yıl yeni rakamların sunulmasının normalleşmesi ve kadınlara yönelik cinsiyete özgü suçların giderek yaygınlaşması olduğunu söylüyor.

 

Elisabeth Tuider / foto: Wikipedia

 

Başka ülkelerden ithal edilmedi

Kassel Üniversitesi Çeşitlilik Sosyolojisi Profesörü Elisabeth Tuider, “Kadınlara ve ikili cinsiyet sistemine dahil olmayan bireylere yönelik şiddet, başka ülkelerden ithal edilen bir sorun değil” diyerek şiddetin kökenine dikkat çekiyor. “Şiddet, kökleri ataerkil düzende bulunan ve toplumumuzun her alanına derinlemesine nüfuz etmiş yapısal bir sorundur” diyen Elisabeth Tuider’e göre, bu değerler nesilden nesile medya, okullar ve günlük yaşam yoluyla aktarılıyor. Örneğin, Almanya’da evlilik içi tecavüz ancak 1990’ların sonlarında suç sayıldı. Şiddet, fiziksel dayağın ötesine geçiyor; iş yerinde güç kullanımı, Oktoberfest gibi etkinliklerde cinsel taciz veya sokakta “ıslık çalma” gibi sözlü tacizler de bu yelpazede yer alıyor.

Cinsiyetçi hukuk sistemi mi?

Avukat Carolin Weyand, Almanya’nın cinsel suç yasalarını eleştirerek: “Kadın düşmanı bir cinsel suç yasamız var. Cinsel taciz yalnızca fiziksel temas durumlarında cezalandırılıyor. Bilet kaçırmak suçken, sözlü taciz suç değil. Bu bir dengesizlik” diye ifade ediyor. Belçika, Hollanda ve İspanya’da “ıslık çalma” cezai suçken, Almanya’da Federal Adalet Bakanlığı bu tür tacizler için cezai korumanın genişletilmesini henüz inceliyor. Hessen’de ise Frankfurt Cumhuriyet Savcılığı’na “laf atma” suçlarını kovuşturmak için bir komiser atandı.

 

Stefanie Hubig / foto:Wikimedia

 

Bu vahşete alışmamalıyız

Federal Adalet Bakanı Stefanie Hubig, “Bu vahşi şiddete alışmamalıyız” diyerek aile içi şiddetle mücadelede kararlılık vurgusu yapıyor. Hessen’de 2024’te kabul edilen “Kadın Güvenliği Paketi”, elektronik ayak bileği bileziklerini devreye soktu. Fail kadına yaklaşırsa, kadın bir cihazla uyarılıyor. Ayrıca, Hessen Güvenlik Portalı üzerinden tehlikeli alanlar bildirilebiliyor ve sağlık sigortaları artık delil toplama masraflarını karşılıyor.

Sosyolog Elisabeth Tuider, şiddetin bireysel bir kader değil, toplumsal bir sorun olarak ele alınması gerektiğini vurguluyor. Büyük Britanya, 2026’dan itibaren okullarda kadın düşmanlığına karşı dersler başlatacak; Almanya’da da benzer adımlar planlanıyor. Federal Eğitim Bakanlığı, okulların cinsiyete dayalı şiddeti önlemede önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Tuider, koruyucu önlemlerin tüm toplumsal kesimlerde geliştirilmesi gerektiğini savunuyor: “Risk analizleri yapılmalı, duygusal, psikolojik, sözlü, fiziksel ve dijital şiddete karşı duyarlılık yaratılmalı.”

Bugün çok daha güçlüyüm

Pia’nın atölyeleri, bu tepkilere karşı bir direniş örneği. Kadınların öfkelerini ifade etmeleri, “hayır” deme haklarını geri kazanmaları ve özsaygılarını inşa etmeleri için güvenli bir alan sunuyor. Elisabeth Tuider, güçlendirmeyi şöyle tanımlıyor: “Harekete geçme yeteneğini geri kazanmak; ‘evet’ ve ‘hayır’ deme hakkı, şiddetten uzak bir yaşam sürme hakkıdır.” Pia, bu vizyonu şu sözlerle anlatıyor:”Bugün çok daha güçlüyüm ve diğer kadınların kendilerine inanmalarını, kendi yollarını bulmalarını ve her şeyden önce kendi güçleri için ayağa kalkmalarını destekliyorum." HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.