Rant ve talan için çok hızlı

DİSK Dev Yapı İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut

DİSK Dev Yapı İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut

  • İktidar, deprem bölgesinde arama kurtarma, enkaz ve yardım için göstermediği hızı, yeni konutlar için ihale ve inşaatlar için göstererek, beslediği yandaş firmaları sahaya sürdü.
  • Sendikacı Özgür Karabulut, iktidarın, ne doğayı ne işçiyi ne de bölgedeki halkları düşündüğünü belirterek, "Kar, rant ve talandan başka bir şey umurlarında değil” dedi.

MIHEME PORGEBOL - İSTANBUL

Depremin yıktığı 11 il, Türkiye ekonomisi için başta tarım ve hayvancılık olmak üzere oldukça önemli bir üretim payına sahipti fakat depremler, buralarda üretim imkanlarını neredeyse sıfıra indirdi. Bu durum sadece deprem bölgesini değil, Türkiye’nin batısını ve hatta Avrupa’yı da etkileyecek. Depremin en çok etkileyeceği üretim alanlarından biri de tekstil sektörü. Türkiye’deki tekstil üretiminde en güçlü paya sahip illerden olan Antep, Maraş ve Adana’da bu alandaki üretim de neredeyse durdu. Göç ve geleceksizlik kaygılarının üstüne 126 numaralı kararnameyle her şeyi elinden alınan yurttaş, emek sömürüsü ve patron fırsatçılığına mahkum ediliyor.

Konuyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan DİSK Dev Yapı İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut da patron fırsatçılığına dikkat çekerek, “Patronlar emek ücretini düşürecekler ve ucuz iş gücü daha da yaygınlaşacak. Kira ve diğer temel girdilerde de bir pahalılaşma bekliyoruz. Yine ülkenin en önemli üretim tesislerinden biri olan İskenderun Demir Çelik Fabrikası kapatılmış durumda. Bunun da diğer sanayi kollarına ciddi yansımaları olacağını düşünüyoruz” dedi.

Ekonomik kriz katlanacak

Karabulut, iktidarın Allah’ın lütfuna dönüştürüp rant şebekesiyle paylaşıma açtığı inşa faaliyetleri için bile ham madde üretimi ve temininde aksama yaşanacağını ve ciddi bir pahalılaşma yaşanacağını vurguladı. “Açıklanan rakamlara göre deprem öncesindeki son dönemde enflasyon düşmeye başlamıştı. Resmi açıklamalara ne kadar güvenileceği herkesin kendince ele alabileceği bir konu ama yetkililer enflasyonun yüzde 85’lerden yüzde 65’lere düştüğünü söylüyorlardı. Depremle beraber enflasyon yükselişe geçecek” diyen Karabulut, bu durumun da ciddi bir ekonomik kriz yaratacağını söyledi.

İşten çıkarmalar durmalı

OHAL bölgesindeki fabrikalarda daha şimdiden işten çıkarma bilgileri aldıklarını kaydeden Karabulut, şöyle devam etti: “İnsanları işe gelmedi, devamsızlık yaptı gibi gerekçelerle işten çıkarıyorlar. İşçinin çalıştığı kentte evi barkı yıkılmış, can kayıpları var veya köyüne gitmiş, fabrikaya gelemiyor ama patronlar bunu bile geçerli sebep saymıyor. İşten çıkarmaların kesin bir şekilde durdurulması ve kısa çalışma ödeneğiyle işçilere bir gelir güvencesi verilmesi gerekiyor. İktidar bunu yapacağına günlük 130 liraya tekabül eden komik bir rakam vereceklerini söylüyor. Bunun için de çeşitli şartlar koşuyorlar ve işçilerin bu şartları ne kadar sağlayabileceğini bilemiyoruz.”

Devlet halka gelir yaratabilmeli

Hali hazırda bir işten çıkarma yasağı uygulandığını, ancak bu yasağın işe yaramadığını söyleyen Karabulut, şöyle devam etti: “Şu an patronları önceleyip koruyan, onlara teşvik veren bir durum söz konusu. Onu da bizim alın terimizden biriken işsizlik fonunu kullanarak yapacaklar. Oysa işsiz kalan işçilere ikinci kez mağdur olmamaları adına kısa çalışma ödeneğinin ödenmesi, onlara bir gelir güvencesinin verilmesi lazımdı. Birçok arkadaşımız pandemide kısa çalışma ödeneğinden faydalanmıştı fakat mevzuatta bu ödenekten faydalanan birinin üç yıl içinde tekrar faydalanamayacağına ilişkin bir madde var. Bu maddenin kaldırılıp tüm işçilere koşulsuz kısa çalışma ödeneğinin verilmesi gerekiyor. Eğer fabrikalar devreye girmeyecekse de işsizlik ödeneğinin verilmesi gerekir.”

Tarım alanları talana açıldı

İşten çıkarma yasağının doğru bir şekilde uygulanmadığının altını çizen Dev Yapı İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, diğer yandan bölgedeki tarım işçilerinin durumuna da değindi. “Bunların hiçbirinin sosyal güvencesi yok, sigortası yok. Peki bu işçilere ne olacak? Oradaki tüm yurttaşlara olduğu gibi tarım işçilerine de bir güvence verilmesi lazım. Devlet patronlara teşvik vereceğine halka bir gelir yaratabilmeli” diyen Karabulut, 126 numaralı kararnameyle imar kapsamına alınan tarım alanlarının talana açıldığını söyledi.

Ekolojik yıkım uyarısı

Bölgenin en önemli geçim alanlarının başında tarım ve hayvancılığın geldiğini vurgulayan Karabulut, önümüzdeki süreçte ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya olunduğuna değindi. Karabulut, bilimsel ve toplumsal gerçeklerden uzaklaşılırsa yıkımın kaçınılmaz olduğu uyarısında bulundu: “İktidar her şeyi bir yılda yapacağını söylüyor. Kararnameyle öngördükleri şeylerin tamamını üretim baskısıyla, işçi sağlığı ve iş güvenliğini askıya alarak bir yılda yapabilirler. İş yetişsin diye üretim kalitesini düşürerek, dışarıdan göçmen işçi getirerek bir yılda bunları yapabilirler. Bir para bulur, fon bulur inşaatı gerçekleştirir. Bu devlet bir yılda 250 bin tane konutu zaten inşa edebiliyor aslında. Türkiye’nin tamamını düşününce bu anlamda bir inşa sanayi gücü var. Bu gücü dünyaya da yayılmış durumda. AKP’yle büyüyen yandaş firmalara her türlü destek ve teşvik verilerek afet bölgesinde hedefledikleri inşaatı yapabilirler ama bunun ham maddesini oluşturmak için başka bir ekolojik yıkımı beraberinde getirecekler. Bu inşaatlara yeterli zemin etütlerini yapamadan başlayacaklar. Dolayısıyla bambaşka bir yıkımla karşı karşıya kalacağız.”

Tek düşündükleri rant ve talan

“O kadar gözü dönmüş bir iktidarla karşı karşıyayız ki ne doğayı ne işçiyi ne de bölgedeki halkları düşünüyor” diyen Karabulut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Varları yokları ceplerine girecek olan para. Kar, rant ve talandan başka bir şey düşündükleri yok. Zaten bunu düşünen insan inşa sürecinde teknik gerekliliklere bakmaz. Bu onların umurlarında değil. Tek adam iktidarı bu iş bitecek diyor, onlar da her şeyi askıya alıp bitirmeye çalışacaklar. Bunu yapacak teknolojileri var ama kuralsız ve kapalı devre bir çalışma sistemiyle yapacaklar. İşçi hiçbir hak talep edemeyecek, örgütlenme hakkı olmayacak, belki maaşını bile alamayacak, belki düzenli çalışma saatleri bile olmayacak. Bunun sonuçları da iş kazaları ve iş cinayetleriyle gösterecek kendini.”

Doğayı ve insanı öncelemeli

Siyasi iktidarın depreme dayanıklı konutlar yapmak zorunda olduğunu söyleyen Karabulut, şunları ekledi: “Bölgedeki uzmanların ve meslek örgütlerinin önerilerini alarak katılımcı bir şekilde ekolojik konutlar ve şehirler inşa edilebilir. Bu mümkün. Sadece inşaat patronlarının sözlerini dinleyerek, onların doğrultusunda değil; emek meslek örgütlerinin katkı ve önerileri alınarak, o konutlarda oturacak olan halkların önerileri alınarak gerçekleşmelidir. Hem enkazların kaldırılmasında da hasarlı binaların yıkılmasında da bu kurallara azami özen gösterilmeli. Aksi takdirde hem üretim baskısı hem de bu şekilde bir kuralsız çalışma sistemi ölüm getirir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.