Recep Suriye'de tükrüğünü yerden yalıyor

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Recep’in, “Hadi dostum Putin beni Esad’la barıştırsana“ demeleri, dünyanın malumuydu. Recep‘in Esad’ı öpmesi bir ihtiyaçtı. Çünkü Rojava Kürtlerini öldürerek bitirmek, bölgeyi Kürtlerden arındırma histerisiyle yanıp tutuşan hallerdeydi.

Sabah masaya otururken, yazı için ikilemdeydim: Kurdistan’ın emektarlarından Dr. Yusuf Azizoğlu’nu da yetiştirmiş Bismil’li Azizoğlu ailesinin kızı, gerilla Delal’ın hikayesini mi yazsam, yoksa Alman Nazilerinin işgalindeki Paris’te oynanan futbol maçı, Türklerin işgalindeki Kurdistanda Newroz’u mu karşılaştırsam diye...

Öte yandan, YÖK’ün eski başkanı Yusuf Ziya Özcan Marmara Üniversitesi’nin kayıtlarını, yani arşivini, hallaça verilmiş pamuk gibi alt üst etmiş, Recep’e dair bir kayd u kuyta rastlamamıştı. Kısacası Recep’i, semtine uğramadığı bir üniversiteden mezun gösteriyordu. Üniversitenin verdiği söylenen bir mezuniyet belgesiyle, cumhurbaşkanı oluyor, elinde topladığı yetki ile komşu ülkeleri işgal ediyor, Kürt kırıyor, hayatlar söndürüyor ve daha neler...

Bu dünyada eşi görülmemiş bir kalpazanlık ve yetkilenen kalpazanın, resmen suç üstünde yakalanmasıydı.  

Bu konulardan hangisine dokunsam kararsızlığıyla ekranda dolaşırken, rejimin medyasından bir organın haber başlığı dikkatimi çekti: “Türkiye, Suriyedeki askerlerini çekmeye hazırlanıyor“ deniyordu.

Haberi yadırgamadım. Konu yeni değildi. Bir süreden beri, Moskova eksenli bölgesel “Astana“ projesinin masalarında da dolaşıyordu.

Recep’in, “Hadi dostum Putin beni Esad’la barıştırsana“ demeleri, dünyanın malumuydu.

Recep‘in Esad’ı öpmesi bir ihtiyaçtı. Çünkü Rojava Kürtlerini öldürerek bitirmek, bölgeyi Kürtlerden arındırma histerisiyle yanıp tutuşan hallerdeydi. Bu amaçla kuzeye adım adım işgal gücü yığmış, güneye girip onlarca üs kurmuş, Rojava’nın önemli bir bölümünü işgal etmişti. Ama bu yetmiyordu. Irkçılıkla zehirleyip afyonladığı, bırakın iki gram eti, doyasıya ekmek yemeye hasret aç Türklerin desteği, Sultanları aratan Sultanlığının sür-git olması için şarttı. Bunun için, açlara çok Kürt kanı, işgal ve talan toprakları gerekiydi.

Bu rüyasını gerçekleştirmek için, Alman Nazilerinin lideri Hitler gibi topları, tankları, füze kampaları, hava gücüyle Rojava’ya dalmak kolaydı. Ha, evrenin tükrüklü laneti mi! Lanet bir şey değildi. Onu “yüzümdeki ıslaklık yağmurdan“ deyip geçerdi.

Ama, Rojava’nın üstünde başka güçlerin de gölgesi vardı. Bu güçler, Kürt soykırımı atakları ardından, “kıyamet toplarını“ da  toparlayarak Kuveyt’e giren Saddam Hüseyin‘i saklandığı kuyudan çıkarıp bir Kürt yargıcın başkanlık ettiği mahkemeye teslim edendi.  

O halde, kelleyi sağlama almak için, en başta Esad’ın önünde bükülüp “Elini ver öpim abi, beni affet“ demesi, Esad’ın ona gülücük vermesi gerekirdi. Yani Esad’ın onu affetmesi, sonra da, Suriye sınırları içindeki Rojava’da “Kürt kanı kaşıklama sofrası“ kurmasına izin vermesi baş şarttı.

Recep’in Batı dünyası karşısında destek verdiği Putin, “el öpme seremonisini hazırlama“da arabulucuydu. Ancak, Esad’ın ödünsüz öne sürdüğü şartları vardı:

“Önce işgal ettiği topraklarımızdan çekilsin ve şemsiye olduğu katiller sürüsü, hırsızlar ve tecavüzcü çetelerden elini eteğini çeksin...“

Haber başlığı, işte bu “şartların“ ilk sonucunu bildiriyordu. Haber ise Lübnan‘ın önemli yayın organlarından Al-Akhbar gazetesi kaynaklıydı.

Türkler işgal ve gasp edip soyduğu topraklardan çekilecekti. Rojava ve Efrin elbette buna dahildi.

Ha, bundan sonra geri dönüp o topraklarda, Kürt kanına girip soygun, talan yapmak kolay mı? “Ben tartışılır“ diye yorum yapıyorum. Çünkü eski Rojava yok artık. Rojava’nın çocukları nöbette. Ayrıca, onların da dünyada müttefikleri var.

Özetlersek Rojava, “yolu geçenin yerleşip konakladığı han“ değildir.

Öte yanda, dünyanın koşulları gereği, yakın tarihe dek evrenin kanunları, hukukunu tanımadan yürüyen, Irak ve Suriye’ye işgalci olarak çöken Recep için, artık deniz bitti. Suriye’den, bir haklar, özgürlükler ve insan hayatı katili olarak, titrek bacakları üstünde başı öne eğik çıkmakla kalmayacak.

Kötülüklerin hesabını da verecek...

Kim bilir, belki eski ortağı Fetullah Gülen müritleri günün birinde güç olup diploma kalpazanlığı ve sonuçlarıyla, özgürlükler kıyımı, yok edilen insan hayatlarının hesabını da sorarlar.

Bilinmez ki!..

Ama bilinen bir gerçek var: Kötülüğe tapınan kötü adam zorda.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.