Reizin yeni dayanağı CHP mi?
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Reiz’in CHP’ye ihtiyacı vardı. Çünkü geleceği karanlık görünüyordu. Ardında, onca Anayasal suç, yolsuzluk varken, ciddi bir muhalefetin hesap sorması halinde hapishaneyi boylamak bile vardı. CHP de dolandırılıp ötekiler gibi kullanılacak mı? Bilemiyoruz. Bekleyip göreceğiz...
Musa Peygamberin, “güneşin altındaki hiçbir şey yeni değildir” diye biz sözü var. Musa’nın sözüyle İslamo faşist Türk rejimi de yeni değildir. O, tarihin kör kuyusunda çürüyen Alman Nazizmi, İtalyan Faşizmi, İber yarım adası Falanjizminin bir karmasıdır.
Ayıca, İtalyan “Makyavel”in unutulmaz “başarı için her yol mubahtır” sözünün hayata geçmiş şeklidir, AKP fazişmi. Bu rejimin vatan, millet, din, iman, bayrak, ezan, cami diye pompalanan propagandası bir cila, İslam’da yalan, dolan düzeneğinin adı olan “takkiye”, bu rejimin gerçek yüzüdür. Devrana uygun at binip kılıç kuşanan...
Bu takiye yolları, bozduğu ortaklıkların enkazıyla doludur.
Irkçı rejimde, Türk-İslamcı Gülen tarikatıyla yola çıkmıştı, AKP. Yıllar yılı birlikte kazanç çayırlarını tırpanlayıp Kürtlere yumruk salladılar. Engel gördükleri Ergenekoncu Kemalistlere mezar kazdılar. AKP, sonra Gülen’i sırtında yük görünce, onu kenara attı. Ergenekoncularla saf tuttu. Kürtlerin gücünü yedeklemek için, “barış süreci”ni bile başlattı.
Ergenekon ve tekmil çetelerle anlaşınca, Kürtler bir anda yok edilmesi gereken düşman oldular. Irkçı, yayılmacı ruhlu Ergenekoncuların alkışları arasında, Kurdistan parçalarında fethe çıktılar.
“Askerler ayaklandı, darbe var” avazeli kargaşada, taka tukalı çatışmada çok insan öldü. Recep Erdoğan’ın kendini galip ilan etmesiyle “tak” sesleri kesildi. Recep bey, ertesi gün tek söz, tek kararın sahibi “Reiz”di. Bir zamanlar hapishanelere doldurduğu Ergenekoncu askerler, şimdi dost kuvvetti. “Reiz”in ağzından çıkan söz Anayasa ve yasaydı. Sözleri, mahkeme kararı hükmündeydi. İmzası ile insanlar işlerini, mesleklerini kaybedip zindanı boyluyor, mala mülke çökülüyordu.
Anayasa ve yasalar artık yoktu. Reiz’in ağzından çıkan söz Anayasa ve kanun hükmündeydi. Gazeteci Can Dündar, hoşlanmadığı bir haber yayımlamıştı. Reiz, “bunun yanına bırakmayacağım” diye naralanınca, Can yurt dışına kaçarak, canını kurtarabildi. Ama “terörist” dediği Kürt lider Selahattin Demirtaş ve arkladaşları ile ona teslim olmamış Türkler o kadar şanslı değildi. Onlar Reiz’in özel cezalandırılanları olarak sekiz yıldan beri mahpus...
Kürtler, yıllardır devam eden Türk İslam faşizminden, çok acı çekti. Yer yüzündeki "son teröriste kadar” yeminiyle saldıran rejim için, her Kürt teröristti. Bu sloganla öteki Kürt bölgelerine saldırdılar. İşgal topraklarındaki Kürtleri, yurtlarından sürdüler.
O arada çaldılar, bizim dedikleri ülkeyi yağmaladılar. İhaleler, bağışlarla besledikleri ayak takımından, kendi “çapul burjuva”larını yarattılar. Ülke bugün açlık yaşıyor. Açlar, ta Amerika kıtasında karaya çıktılar.
Rejim sıfırı tüketti. “Reiz”in hayalleri söndü. Korku ile çevrilmiş görünüyor ve anlaşıldığı kadarıyla, kurtuluşunu, CHP’ye sarılmakta arıyor.
Reiz, geçtiğimiz Perşembe günü amacına giden yolda, ilk hamlesini yaptı. CHP’nin çiçeği burnunda yeni başkanı Özgür Özel ile buluştu. Buluşmadan sonra CHP’liler, pek keyifli görünüyorlardı.
Reiz ise tipik faşist rol modeli olduğu için, gülücüklerle belli etmiyor, ama o da keyfini vericilikle ortaya koyuyordu. CHP’liler, görüşme odasında boş bırakılan sandalyeyi, “adam yerine konmamak” olarak yorumlayıp alındıkları için, Reiz fedakarca bir jest ile “iade-i ziyareti” atıveriyordu, ortaya.
Ona “Reiz” derlerdi. Kurnazca vericiliğiyle, Putin’i bile idare etmiş biriydi, o. CHP’nin lafı mı olurdu? Hele sıkışmış, kaybetmeye doğru sürüklenmişken...
Reiz’in CHP’ye ihtiyacı vardı. Çünkü geleceği karanlık görünüyordu. Ardında, onca Anayasal suç, yolsuzluk varken, ciddi bir muhalefetin hesap sorması halinde hapishaneyi boylamak bile vardı. Ama, eski Kasımpaşa günlerindeki gibi rakibini tavlarsa, güzel bir gelecek ışıldardı önünde...
CHP ile koalisyon, ona yeniden ve bir kere daha seçilme kapılarını açacaktı ki, bu ölünceye kadar “tahtta kalma şansı” demekti. İşlediği suçlardan sıyırma, hırsızlık, yolsuzluk ve talan dosyalarını temize havale, çalınmışları “kazanç” hanesine yazmak vardı...
CHP de dolandırılıp ötekiler gibi kullanılacak mı? Bilemiyoruz. Bekleyip göreceğiz...