Rejime rağmen gazetecilik

  • Amed’de 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazeteci Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde, “Gazeteciliğimiz sürecek” mesajı verdi.

 

II. Abdülhamid’in Osmanlı’yı 30 yıl boyunca mutlak monarşiyle yönettiği dönemde çıkan haberlerde grev, suikast, ihtilal, anarşi, sosyalizm hatta burun kelimesinin kullanılması dahi yasaktı. Bu yüzden de gazeteleri elinde tutmak ve kendisine karşı bir isyan başlatılmasını önlemek isteyen Abdülhamit gazetelere sansür memurları atama kararı verdi. Uzun bir süre gazeteler memurların sansür süzgecinden geçtikten sonra yayınlanıyordu. Bu baskı ve sansüre dur diyen İstanbul’daki gazeteler, sansürcüleri içeri sokmama ve gazetelerini sansüre yollamadan basma kararı verdi. Bu olay, Türkiye’de 24 Temmuz’un “Basın Bayramı” olarak kutlanmasına vesile oldu. Üzerinden 114 yıl geçmesine rağmen basının üzerindeki sansür ablukası değişmedi. 1971 darbesinden sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, gazetecilere yönelik sıkıyönetim, sansür ve baskılar nedeniyle 24 Temmuz’u basın bayramı olmaktan çıkarıp “Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” olarak kabul ve ilan etti. 

Baskı ve sansür sürüyor

Bugün de gazeteciler üzerindeki baskı ve sansür gün geçtikçe şiddetini arttırıyor. Gazeteciler, sadece kamuoyunu bilgilendirdikleri için şiddete maruz kalıyor, hedef gösteriliyor, tehdit ediliyor, kısıtlanmaya çalışılıyor. Dördüncü güç olan basın, yargı karşısına çıkıyor. Suç delili olarak da kameralar, fotoğraf makinaları ve haberleri gösteriliyor. AKP ve MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele’ iddiasıyla gündeme getirdiği ve yeni yasama dönemine ertelenen “Sansür yasası” ile de gazetecilere yeni cezaların önünü açıyor.

Tutsak gazetecilerin mesajı

Amed’de hukuksuz ve keyfi bir şekilde tutuklanan Kürt gazeteciler, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nde, bianet’e mesaj yolladı: “Sansürün kaldırıldığı ve basın bayramı ilan edilen 24 Temmuz gününün bir asır önceki uygulama ve baskılar ile yeniden karşılaşması ve kutlama yerine mücadele gününe evrilmesi, basın özgürlüğünde geldiğimiz noktayı en iyi özetleyen gelişmelerden biridir. Türkiye her dönem basın özgürlüğünde baskı ve tartışmaların olduğu bir ülke olmuştur. Fakat hiçbir dönem bugün olduğu kadar gerekçesiz, dayanaksız , hukuksuz ve keyfi hareket eden bir baskı rejimi ile karşı karşıya kalmamıştır.

Yargı, yasama ve yürütmenin tek adam rejiminde toplandığı günümüz Türkiye’sinde, aynı rejim tarafından toplumun tek tipleştirilmesi için tek tip basın oluşturulacağı inancı ile alanlarda çalışan, gerçekleri topluma taşıyan  basın çalışanlarına yönelik baskının dozajının her geçen gün arttırmaktadır.

Biz özgür basın çalışanlarına yönelik tutuklamalar ile tüm basına yönelik yeni bir şiddet dalgasını olağan hale getirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu bağlamda ele alındığında Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını ifade etmek isteriz. Biz Kürt Gazeteciler olarak basının daha özgür olabilmesi için özgür basın geleneği ve ilkeleri çerçevesinde mesleki faaliyetlerimizi yürüterek mücadelemize devam edeceğiz. Bu kapsamda bizlerle dayanışan ve duyarlılık gösteren başta meslektaşlarımız olmak üzere tüm basın kurum ve kuruluşlarına selamlarımızı iletiyoruz.”

Ne olmuştu?

Amed’deki 8 Haziran 2022’de evleri ve çalıştıkları kurumlar basılarak 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. İki defa gözaltı süreleri uzatılan 22 kişi, bundan 8 gün sonra 15 Haziran’da sabah saatlerinde adliyeye çıkarıldı. Savcılık işlemleri 16 Haziran’a sarkan gazetecilerden 16’sı sabaha doğru saat 03.00 civarında “Örgüte üye olmak” iddiasıyla tutuklanarak Diyarbakır D Tipi ve Kadın Kapalı cezaevlerine gönderildi. Gazetecilere savcılık sorgularında yaptıkları programlar, sundukları haberler, haber kaynakları ile telefon görüşmeleri soruldu. Suç delili olarak gazetecilerin evlerinde ve çalıştıkları kurumlarda bulunan bilgisayar, kamera, fotoğraf makinası, ses ve ışık sistemleri, montaj-kurgu bilgisayarlarındaki hard diskler, kitap, gazete arşivleri, Türkiye’de yayınlanan dergiler gösterildi.

Tutuklanan gazetecilerin isimleri şöyle: Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews Haber Müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebun Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler.   BİA/İSTANBUL

 

Abdülhamit’e rahmet okutuyor

HDP Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Tayip Temel

HDP, AKP’nin sansür ve saldırılarının, Abdülhamit dönemi uygulamalarına rahmet okuttuğunu belirtti. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü nedeniyle yayınladığı açıklamada, basına yönelik baskılara dikkat çekti. HDP Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Tayip Temel imzalı açıklama özetle şöyle: “Bugün baskı, sansür ve saldırılar, Abdülhamit dönemine rahmet okutacak düzeydedir ve AKP-MHP rejimi tarafından katlanarak sürdürülmektedir. 

TGS verilerine göre en az 38 gazeteci cezaevinde bulunuyor. En son Amed merkezli yürütülen operasyonda 16 Kürt gazeteci sadece mesleki faaliyetlerinden dolayı tutuklandı. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi verilerine göre Türkiye 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer alıyor. Basın ve ifade özgürlüğü hiç olmadığı kadar ayaklar altına alınmış durumda. 

Gazetecilere ve basına yönelik saldırılar aynı zamanda halkın haber alma ve gerçeği öğrenme hakkını engelliyor, hakikat düşmanlığını bünyesinde barındırıyor. En son Meclis’e getirilen sansür yasasıyla toplumun sesinin tümüyle engellenmesi, eleştirel her türlü görüş ve düşüncenin tümüyle denetime alınması hedefleniyor. 

İktidar soruşturmalar, gözaltılar ve mesnetsiz suçlamalarla sosyal medya mecralarını büyük bir cendereye almış ve sosyal medyaya adeta savaş açmış durumda. Öyle ki hükümet yetkilileri pişkince çıkıp ‘Tweet attı diye hakkında soruşturma başlatılan bir Allah’ın kulu yok, soruşturma tweetin içeriği üzerine açılıyor’ açıklamasını yapabiliyor. 

Basın ve ifade özgürlüğü sağlanmadan, toplumun herhangi bir kesiminin özgürlüğü savunulmadan kimsenin özgürleşme şansının olmadığı her geçen gün daha fazla kanıtlanıyor. İktidarın bu pervasız saldırılarını ancak hep birlikte ve ortak bir mücadeleyle durdurabiliriz. Basın emekçilerinin ve rehin gazetecilerin yanında olmaya devam edeceğiz.”  ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.